MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhuriyet Meydanı'nda "Cumhur Bizim, Türkiye Hepimizin" sloganıyla düzenlenen açık hava toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Teröristler, suç örgütleri, bozguncular, casuslar, iç ve dış ihanet cephesi, yeminli Türkiye düşmanları, fitne ve fesat üretimi yapan namus yoksunları kara propagandalarına hız kesmeden devam etseler de birbirimize güvenmekten, birbirimize sarılmaktan, birbirimizin can evi olmaktan vazgeçmeyeceğiz. Kötülüğe, kötülere, köhneliğe, köksüzlüğe, kötümserliğe teslim olmayacağız. Milli birlik ve kardeşliğimizden asla taviz vermeyeceğiz. Suça ve suçluya hoşgörü olamaz. Teröre ve teröriste acımak diye bir şeyden bahsedilemez. Masum insanlarımızın hayatına kasteden hainlerin en ağır şekilde cezalandırılması, bir daha güneş ışığı görmemeleri, beklentim ve temennimdir. Taksi şoförümüzü katleden alçağın cezasını çekmekle birlikte vatandaşlıktan çıkartılması, hayat boyunca rezil rüsva şekilde yaşaması adalet ve hakkaniyet mecburiyetidir."
Suçu ortadan kaldıracak nizam nerede?
Allah’ın emirleri yasak edilip Allah’ın yasak ettiği ne varsa alenen çiğnenirken ve çiğnenmesi teşvik edilirken asıl istenmesi ve yapılması gereken şey, caniyi vatandaşlıktan çıkarmak mı, yoksa caninin işlediği fiil, bir daha kimse tarafından yapılmamak üzere ortadan kaldırmak mı?
İslam hükümlerinin uygulanmadığı yerde İslam ahlakı da kaybolur ve insanların ruhu tahrib olur. “Bataklıkta gül bitmez” demişler; böyle bir zeminde nasıl bir insan türü meydana gelebilirdi? İslam hükümleri altında yaşamayan, İslam ahlakıyla terbiye edilmemiş insanların bu hali karşısında evvela buna sebep olan iklimin ortadan kaldırılması gerekir. Bu da inkılap çapında bir iştir. Bunun yerine daha sert ve ağır cezalara yönelmek ve vatandaşlıktan çıkarmak hiçbir işe yaramayacaktır. Bu durumda asayiş, kapalı rejimlerdeki gibi sıkıyönetim tarzı düzenle sağlanabilir ve sonuçta toplum, sürekli baskı altında, inanmadığı bir dünyada zorla tutulan mahkûm sürüsüne dönüşerek tükenir.
Öte yandan İslam terbiyesiyle insanımızın ruhunun ihya edilmesi sayesinde suça giden yollar kesilmiş olacaktır.
Adaletiyle meşhur Hz Ömer zamanında bir beldede suç işlendiğinde Hz Ömer öncelikle o suça giden yolun devlet tarafından kesilmiş olup olmadığını denetlerdi ve eksik görürse o beldenin valisini sorumlu tutardı. Adaleti bir ekmeği ortadan ikiye bölerek iki kişiye paylaştırmaktan ibaret zannedenlerin fark edemediği gerçek adalet davası... İbda Mimarı Salih Mirzabeyoğlu bu doğrultuda “insanın vicdanından kelepçelenmesi” gerekliliğini ifade etmiştir. Vicdanından kelepçelenmek ancak Mutlak Fikir İslam hükümlerini tatbiki ve onun ahlakını kuşanmakla olabilir. Bunu kabul ederek Mutlak olanın hükümlerine uymak da Tek Mutlak olan Allah karşısında en adil davranıştır.
Üstad Necip Fazıl'ın deyimiyle, "Adam öldüreni hemen öldürecek, hırsızlık edeni bir daha edemez hale getirecek; ve bütün içtimaî ihtilâtlarında ferde öz evinden daha emin sığınaklar gösterecek bir nizam.” Bu nizam olmadan toplum da düzelmeyecektir.
Baran Dergisi