İsrail'in Batı Şeria'daki operasyonları, bölgedeki Filistinli nüfusa yönelik büyük bir baskı ve sistematik bir saldırı olarak nitelendiriliyor. İsrail ordusu, işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyindeki mülteci kamplarına ve kasabalara, savaş alanı silahları, komando tarzı helikopter inişleri, dronlar ve buldozerlerle saldırılar düzenliyor. Bu operasyonların amacı, İsrail hükümetinin, özellikle aşırı sağcı bakan Bezalel Smotrich'in yönetiminde, bölgedeki Filistin direnişini tamamen ezmek ve bölgeyi İsrail egemenliği altına almak.

Smotrich'in planı, Batı Şeria'nın büyük bir kısmını İsrail'e ilhak etmeyi ve bölgedeki Filistinli nüfusu A Bölgesi'ne veya Ürdün'e zorla göç ettirmeyi hedefliyor. Bu plan, İsrail hükümeti tarafından tam destek almış durumda. Operasyonlar sırasında hastaneler kuşatma altına alınıyor, sağlık görevlileri gözaltına alınıyor ve buldozerler, su boruları ve kanalizasyon sistemlerini tahrip ediyor, bu da gelecekte büyük salgınlara yol açabileceği endişesini doğuruyor.

Terörist yerleşimci Yahudiler ve İsrail ordusu, Filistinlilere ait evleri ve çiftlikleri yakarak, Filistinlileri yerlerinden etmeye çalışıyor. İsrailli insan hakları örgütü B’Tselem'e göre, sadece bir hafta içinde 87 aile, 472 kişi evlerinden zorla çıkarıldı. Bu saldırılar, Filistinlilerin geri dönüş hakkının son kalıntılarını da yok etmeyi amaçlayan etnik temizlik olarak görülüyor.

SDK, Ankara karşısında Washington ve Paris'in arabuluculuğuna güveniyor SDK, Ankara karşısında Washington ve Paris'in arabuluculuğuna güveniyor

Filistin Yönetimi'nin (PA) bu saldırılara karşı bir tepkisi olmadığı belirtiliyor. Fatah ve Hamas arasındaki bölünmenin sona erdirilmesi gerektiğini savunan uzmanlar, PA'nın bu konuda ciddi olmadığını ifade ediyor.

İsrail'in bu operasyonları, uluslararası toplumun ve Batı'nın sessizliği ve hareketsizliğiyle cesaretlenmiş durumda. Batı Şeria'da devam eden bu operasyonların ve Gazze'deki katliamların durdurulması için dünya çapında yeterli bir tepki gösterilmediği eleştiriliyor.

Middle East Eye