Kültür, şayet bir toplumun orijinal mânevî değerleri ve bu ruh dokusunun meydana getirdiği orijinal maddî eserlerin bütünü olarak orijinal bir “hayat tarzı” ise, rahatlıkla söyleyebiliriz ki, sadece Anadolu insanı değil, tüm dünya “yabancı” bir kültürün, bir diğer ifâdeyle “kültür emperyalizmi”nin istilâsı altında. Tek tipleştirici bu ahtapotun kimliği de belli: Batı kültür emperyalizmi!
Öyle bir Batıcı hayat tarzı ki bu, inancımızdan fikrimize, sanatımızdan ilmimize, okulumuzdan işimize, ailemizden toplumumuza, basınımızdan sporumuza, elbisemizden müziğimize, artık ferdî veya içtimaî bakımdan hatırımıza ne geliyorsa, her sahada bu ahtapotun yoğurup biçimlendirdiği tarzda yaşıyoruz.
Peki tüm bunlar tesadüfî mi, yâni tarihin bir döneminde “kendiliğinden” mi oluştu? Elbette hayır. Her büyük cinayet gibi bunun da bir cânisi ve cinayetin plânlandığı bir yer ve zaman var. Son yüzyılda insanlığa dayatılan bu kültür emperyalizminin cânisi de dünya çapında teşkilâtlı siyonist (bir siyonistin yahudi olması gerekmiyorsa da kilit rollerde yine yahudiler var) bir şebeke olarak Tavistock, doğum yeri İngiltere’nin başkenti Londra, doğum yılı da (resmî kayıtlara göre) 1921.
İngiliz sarayı, Rockefeller ve Rotschild gibi dünya hâkimi siyonist yahudi aileler, özellikle psikoloji ve psikiyatride uzman Batılı ilim adamları ve doktorlar, üst seviye masonlar ve İngiliz ordusuyla istihbaratının beyinleri elbirliği yapıyor ve hem ferdî hem de kitlevî zihin kontrolü ve yönlendirmesi yapmak, yâni kendi belirledikleri çerçevede Batıcı şahsiyetler oluşturmak için Tavistock şebekesini kuruyor.
I. ve II. Dünya Savaşlarında “Psikolojik Savaş Örgütü” olarak perde gerisinden İngiliz ve bilâhare Amerikan merkezli siyasetlerin stratejik ve taktik çizgisinin belirlenmesinde öncü rol oynayan Tavistock, 1946’da Rockefeller Vakfı’nın finansörlüğüyle “enstitü” olarak yeniden organize ediliyor ve bir yandan ABD’nin, diğer yandan da Avrupa’nın tüm karar merkezlerine “bir şekilde” yerleşiyor. Artık Batılı siyasetçiler kadar, Batılı istihbarat servislerinin, akademinin ve basın dünyasının akıl hocasıdır Tavistock.
Bu şebekenin öncelikli uzmanlık sahası, gerek ferde, gerekse topluluklara yönelik zihin kontrolü ve yönlendirmesi. Bu çerçevede geliştirdiği stratejilerden ve elde ettiği tecrübeden ordu istihbaratları kadar, CIA ve MI6 özellikle yararlanıyor.
Ferdleri hedefleyen tüm o uyuşturuculu, halüsinojenli, hipnozlu, travmalı, elektroşoklu, elektrodlu, derken elektrodsuz ve uzaktan elektromanyetik TELEGRAM’lı zihin kontrolü projelerini kademe kademe ilerletip hayata geçiriyor.
Aynı zamanda, bugün dünyada hemen herkesin bizzat ve bilfiil hem yaşadığı hem de yaşattığı, bu kez toplumları hedefleyen “kültür emperyalizmi” silâhlarını cebhe cebhe geliştiriyor: “Modern” müzik, sinema, basın, moda, yemek, cinsiyet, spor, eğitim, bilim, sanat, edebiyat ve daha birçok şey, artık Tavistock uzmanlarının belirlediği çerçevede şekilleniyor.
Bu kadar “büyük işler”e imza atan Tavistock’u nasıl olur da hiç duymadık diyenlerimiz olabilir. Zaten bu yüzden de “tek dünya devleti” için “tek dünya kültürü” oluşturmak isteyen SİYONİST ELİT ve SİYONİST BATI’nın “en iyi korunan sırrı” deniyor Tavistock hakkında.
Sadece “biz” değil, bakalım “başkaları” ne diyor Tavistock için; birkaç iktibasla yazımızı sonlandırıyor, gerisini okuyucunun takibine bırakıyoruz:
Emekli binbaşı Erol Bilbilik, kitabında Tavistock’a sayfalarca yer ayırıyor:
- “Enstitü çalışmalarının ilham kaynağı o dönemde Londra’ya gelerek Prenses Bonapart’ın verdiği bir malikâneye yerleşen Sigmund Freud’un davranış bilimi doğrultusunda İNSAN DAVRANIŞLARININ KONTROLÜ konusundaki çalışmaları olmuştur. Enstitü bu ideolojinin dünyadaki merkezi olması amacıyla kurulmuştur.
Enstitü bugün, Sussex Üniversitesi’nden, Stanford Araştırma Enstitüsü, Esalen, Massachusetts Institute of Technology (MIT), Hudson Enstitüsü, Herigate Vakfı, Georgetown Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Araştırma Merkezi (CSIS), ABD Dışişleri kadrolarının eğitildiği Hava Kuvvetleri İstihbaratı, Rand ve Mitre Corparation Şirketler kadrolarının doktrinasyonu, The Mont Pelerin Society, Trilateral Komisyon, Ditchley Vakfı, Roma Kulübü gibi gizli gruplara kadar uzanan bir ilişkiler ağı geliştirmiştir.
Tavistock, Kore Savaşı’nda ilk defa denenen kitlesel BEYİN YIKAMA TEKNİKLERİNİ GELİŞTİRMİŞTİR. (...)
Tüm OSS ve CIA programları Tavistock’un rehberliğinde oluşturuldu.
Roosevelt ve Churchill’in hava saldırılarının tümü, Tavistock laboratuar şartlarında kitlesel terörden elde edilen deneyimlere göre gerçekleştirildi.
Tavistock ve ABD vakıflarının tüm teknikleri bir tek hedefe kilitlendirildi. Halkın psikolojik gücünü kırmak ve Dünya Düzeni diktatörlerine çaresiz kalarak muhalefet etmemesi, aile bağını zayıflatan, aile, din, onur, milliyetçilik, seksüel davranışları çökerten tüm teknikler Tavistock bilim adamlarınca kalabalıkların kontrolü için kullanılan silahlar oldu. (...)
Günümüzde Tavistock, ABD’deki vakıflar ağını 6 milyar dolarlık bir bütçe ile faaliyette bulundurmaktadır [kitabın yazıldığı dönemdeki rakam; şimdi kat kat fazla]. Vakıfların tümü de Amerikan mükelleflerinin ödediği paralarla fonlanmaktadır.
ABD’nin Dünya Düzeni üzerindeki kontrolünü artırmaya yönelik programlar üreten 10 büyük vakıf ve bu vakıflara bağlı olan 400 kuruluş, 3000 araştırma grubu ve düşünce kuruluşu Tavistock’un doğrudan kontrolü altındadır. (...)
Tavistock, stratejik misyonu’nu, "endüstriyel ulus-devletlerden post-endüstriyel küresel Dünya Devleti’ne dönüş ve yönetimin az sayıda oligark’a devredilmesi" olarak belirlemiştir.
Tavistock Enstitüsü psikiyatrlarının tanımlamasıyla sürekli ve kitlesel "BEYİN YIKAMA", insanların gerilim, korku ve endişe seli karşısında bırakılarak beynin sinirsel durumunun değiştirilmesi olarak tanımlanmaktadır. BEYİN YIKAMA operasyonlarına tâbi tutulmuş insanlar da istenen amaca yönelik olarak programlanabilmektedir. Nitekim Tavistock, Küba füze krizi, birbiri peşi sıra dünyanın birçok yerinde politik liderlerin öldürülmeleri ve televizyonlarda her gün defalarca yinelenen kanlı ve vahşi Vietnam Savaşı görüntüleri ile sarsılan ve bunalan 1960’lar Amerikan ve dünya gençliğini, zihinlerini sürekli meşgul eden milliyetçilik, kamu yararı ve etik değerler dünyasından alıp, "kendi bedeni", "kendi duygularını" öne çıkaran rock müzik, çeşitli uyuşturucular ve seksin hedonizm dünyasında teselli bulur hâle getirmeyi ABD’ye önermiştir. (...)
Başkan Roosevelt ve Churchill: Roosevelt, Churchill ile Tavistock’un özel operasyonlar yapması karşılığı gizli anlaşma imzalamıştır. (1)
Şu sıralar Tavistock üzerine bir eser kaleme aldığını açıklayan Aytunç Altındal, bir röportajında Tavistock’un az bilinen müthiş gücünü anlatıyor:
- “İlluminati nasıl bir örgüt, kısaca anlatır mısınız?
Nasıl bir örgüt, çok uzun bir hikaye. Artık her tarafta var. İlluminati denilen hadise sadece ve sadece bugün bir zihniyet olarak var. Bunlar geçmişte cumhuriyetçilik ve laikliği savunmuş bir grup. Dolayısıyla kralları yıkıp yerine cumhuriyet kurmak ve din konusunda da laikliği getirmek meselesiydi. Bugün artık ortada krallar var ama esamisi okunmuyor kralların, dolayısıyla hedeflerine ulaştılar. Günümüzde İlluminati’den çok daha güçlü olan, çok daha etkin olan, dünya siyasetine yön veren başka örgütler var. Bunların arasında en önemlisi Tavistock. Bilinen bir örgüttür.
Bunlar İlluminati’nin uzantıları anlamında olan örgütler mi?
Uzantıları… Ve zihniyet olarak yeni tip insan yaratmak, yeni insan yaratmak istiyorlar. Meseleleri bu.” (2)
Küba’nın efsanevî lideri Fidel Castro, kaleme aldığı makalede yazar Daniel Estulin’den Tavistock iktibasları yapıyor:
- “Aslında faşist yönetimlerinin bir parçası olarak Naziler, radyo programlarını BEYİN YIKAMA aracı olarak yoğunlukla kullanıyorlardı. Bu metodlar TAVISTOCK kanalı tarafından izlenmiş ve takib edilmiş, ‘tecrübelerde-deneylerde’ kullanılmıştı. Projenin amacı, Adorno’nun ‘Müzik Sosyolojisi’ adlı eserinde bahsettiği gibi ‘KİTLELERİN SOSYAL KONTROLÜNÜ SAĞLAMAK İÇİN KİTLEVÎ BİR MÜZİK KÜLTÜRÜ oluşturmaktı.’ (...)
BİLDERBERG ve TAVISTOCK’lar tarafından yürütülen bu saldırı sonucu, koca bir nesil LSD ve marihuananın pençesine kurban edildi. (...)
BİLDERBERG’lerle ilişkisi olan Montreal Kanada’daki McGill Üniversitesi 1960’lı yıllarda MK-ULTRA kapsamındaki deneylerde yer aldı ve [Tavistock Kurucusu Doktor, Psikiyatrist, General] JOHN RAWLINGS REES adlı dejenere bir FAŞİST yönetimindeki uygulamada, yetimhanedeki kimsesiz çocuklar üzerinde ölümcül dozlarda LSD tecrübeleri yapıldı. Gizliliği kalktığı için yeni yayınlanan CIA belgelerinde, Allen Dulles’in 100 milyon doz LSD temin ettiği görülüyor. Bunun neredeyse tamamının ABD sokaklarına sürüldüğü anlaşılıyor. (...)
Savaş karşıtı eylemcilerin çoğu, Vietnam’da ortaya çıkan korkunç durum sonucunda Demokratik Toplum İçin Öğrenciler (SDS) adlı örgüte girdi. Ancak TAVISTOCK ENSTİTÜSÜNÜN PSİKOLOJİK SAVAŞININ ETKİSİYLE, ahlâksız olarak adlandırılan savaşa karşı HEDONİZM adı verilen hazcı akımı takib ettiler. Gençliğin bütün değerleri ve doğurucu potansiyeli, HAŞHAŞ dumanlarıyla beraber uçup gitti. (...)
MTV için örnek, Nazi dönemi öncesi Richard Wagner tarzı tiyatro olmuştur. Burada izleyici bir tür kendinden geçme hâline getiriliyor ve coşturuluyordu. Naziler özellikle Nuremberg Mitinglerinde bunu yapıyorlardı. MTV’Yİ KURAN BEYİN YIKAMA UZMANLARI bu etkinin farkındaydı. Televizyon kanalı ile ilgili yazılan ‘Rocking Around The Clock’ adlı eserde, MTV’nin diğer televizyon kanallarına göre daha bağımlılık yaparak etkilediği belirtilirken, buna sebeb olarak, kısa ve öz metinlerin coşkuyu ve beklentiyi artırdığı anlatılıyor. Bir sonraki müzik-videonun artık beklentilerimizi karşılayacağını bekleyerek, çakılıp kalıyoruz ekranın karşısına. Hemen tatmin olma beklentisi ve umudu içinde, sonsuza kadar kısa metinleri yutmaya devam ediyoruz. (...)
Bir müzik-videonun sürdüğü ortalama süre olan 4 dakika boyunca (Tavistock bilim adamları, kobayların bir mesajı alabilecekleri süre olarak 4 dakikayı bulmuşlar) insanın beynine gerçekliğe dışlayacak şekilde sanal gerçekler yüklenmekte. (...)
Karamsar ve çökmüş hâldeki toplumlara fanatik bir grub azınlığın iktidarının güzellenmesi, bu kişilerin kimseye karşı hesab verme sorumluluklarının olmaması, insanlık haysiyetine karşı tüm aşağılamaların yapılması, BİLDERBERG-CFR-TAVİSTOCK ORTAK MANİPÜLASYONLARI HÂLİNDE BEYİN YIKAMA ÇALIŞMALARI VE FEN ADAMLARI, PSİKOLOGLARI, SOSYOLOGLARI VE ANTROPOLOGLARIYLA BİRLİKTE İLERİ SÜRDÜKLERİ YENİ BİLİM ANLAYIŞI VE MİSTİSİZM, NEW AGE TÜRÜ CEREYANLARLA BERABER FAŞİZM UYGULAMALARI, akla yeni bir Roma İmparatorluğunu getiriyor.” (3)
DİPNOTLAR:
1) Erol Bilbilik, İşgal Örgütleri, CIA, NATO, AB, 2. Basım, Asya Şafak Yayınları, İstanbul 2008, s. 17-29. Büyük harfle yapılan vurgular bize aittir.
2) http://www.on5yirmi5.com/genc/haber.84444/bonomo-klibinde-illuminati-sembolu-var-mi.html (3 Aralık 2012)
3) Prensa Latina Türkçe, http://www.plturkce.org/kuba/fidel-castro-dunya-hukumeti (9 Nisan 2012). Büyük harfle yapılan vurgular bize aittir.
Trend Haberler
Türk solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Kassam'dan şehadet operasyonu: İsrailli teröristlerin arasına sızıp pimi çekti!
Kemalistler putlarına sahip çıkıyor! Yine 5816, yine hukuksuzluk, yine ceza
15. Dergi Günleri "Bi' Dünya Dergi" Taksim'de düzenlendi
“Türkiye’nin Kobani’ye operasyonu yakın”
Abdullah Çiftçi: Türkiye birçok bölgede önemli bir aktör haline geldi