Selâm ile…
Bu hafta, Müslüman Anadolu halkının yüz senelik badireyi atlatma arzusunu ortaya koyduğu 15 Temmuz destanının beşinci sene-i devriyesi…
Müslüman Anadolu halkı 15 Temmuz’da Siyonist-Haçlı destekli tüm Batıcılara bu ülkenin kimin olduğunu hatırlatmak için sokaklara dökülmüştü. Mermilere, tanklara, jetlere göğsünü siper etmiş, topyekûn bir millet olarak gazi olma şerefine nail olmuş, şehitler vererek yeri geldiğinde bedel ödemekten asla çekinmeyeceğini Batı’ya ve Batıcılara göstermişti.
15 Temmuz’un ardından geçen beş senede menfi ve müsbet birçok hadise yaşandı. Türkiye Kemalist rejim gömleğini yırtıp dışarıya doğru dal vermeye çalışırken, içeride de idarî sistem değişikliği yapıldı, Ayasofya Camii ibadete açıldı. Elbette Batı ajanlarına karşı da bir mücadeleye girişildi. Bu mücadelenin akamete uğramasını isteyenler de 15 Temmuz ruhunu pörsütmek için elinden geleni yaptı.
Batıcı muhalefet FETÖ’yü aklamak ve 15 Temmuz’un değerini düşürmek için elinden geleni yaparken FETÖ’cülerin devlet kadrolarından tasfiye edilmesi esnasında “at izi, it izine karıştı!” FETÖ’den boşalan koltuklara yine FETÖ’nün tasfiye ettiği Kemalist terör örgütü mensupları yahut da madden olmasa bile ruhen FETÖ’cü olanlar getirildi. Ak Parti içindeki mamacı ve parsacı AKP’liler menfaatlerine zarar gelmesin diye kulağının üstüne yatmayı, düzen değişir biz de elimizdekini kaybederiz korkusuyla statükoyu muhafaza etmek için çalışmayı uygun gördü.
Devlet içerisinde yaşanan tüm absürtlüklere mukabil Müslüman Anadolu halkı o gün bugündür tetikte durması gerektiğinin idrakinde, 15 Temmuz ruhuyla dişlerini sıkarak rejim değişikliğini beklemekte… O sabır taşmadan Batıcı rejimin tarihin çöplüğündeki yerini alması ümidiyle tüm şehidlerimizi yâd ediyor, kapağımızda “Batının Uşaklarına ve Ak Parti İçindeki AKP’lilere Rağmen 15 Temmuz Ruhu Dimdik Ayakta!” manşetini atıyoruz. Kapak mevzumuzu Ömer Emre Akcebe “15 Temmuz Ruhu Dimdik Ayakta” başlıklı yazısında işledi.
15 Temmuz 2016’dan bu yana yaşananları, menfi ve müsbet yönleriyle Ak Parti Milletvekili Hulusi Şentürk, Gazeteci-Yazarlar Hakkı Öcal ve Merve Şebnem Oruç’a sorduk. Çok ehemmiyetli tesbitlerin yer aldığı bu röportajları alakayla okuyacağınızı düşünüyoruz.
Faruk Hanedar “Üç Savcının Sohbeti Vesilesiyle Memleketin Hukuk Manzarası” başlıklı yazısında, Türkiye’nin hukuk sisteminin adaleti tesis etmemek üzere kurgulandığından ve yozlaşmadan bahsediyor.
Sinami Orhan, “Tehdit Etme Ahmaklığı!” başlıklı yazısında 15 Temmuz’un gizli kalan yönlerine temas ediyor.
Kâzım Albay, “Necip Fazıl’da Sünnet Edebi” başlıklı yazısında “Birçok hadisçinin halletmekte zorlandığı ve ihtilafu’l hadis gibi hadis ilimlerine ihtiyaç duyulan noktaları Necip Fazıl’ın hiçbir zâhîrî ölçüyü de feda etmeksizin hikmet ve maslahat ile harmanlayarak süratle ve edeplice hallettiğini” belirtiyor.
İbrahim Tatlı, “Türkiye Afganistan’da Nereye?..” başlıklı yazısında Kabil havaalanı mesele etrafında Türkiye’nin Afganistan politikasını tüm yönleriyle masaya yatırıyor.
Oğuz Can Şahin, “Aşı Diktatörlüğüne Selâm: Heil Yüksel Aytuğ!” başlıklı yazısında aşı olmayanların uzaktan iğneyle vurulmasını teklif eden Yüksel Aytuğ’u tenkid ediyor.
Abdulkerim Kiracı “Molla Fenârî”den bahsediyor.
Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.
Gelecek sayımızda görüşmek üzere…
İntikam hissiniz dâim olsun.