Selâm ile…

Her zaman olduğu gibi bu hafta da memleketimizde esaslı bir mevzu konuşulmadı. Sedat Peker’in gündeme getirdiği ve ilgililerinin de karşılık verdiği mevzular ise Türkiye’de sistemin tartışmaya açılması yerine dedikodu zaviyesinden ele alınmaya devam edildi. Ne yazık ki bir süre daha memleketin kısır gündemi böyle devam edeceğe benziyor.

Mevzuun esasına dair bir şeyler söylemenin bir mesuliyet üstlenme mânâsına da geleceğinden olsa gerek, memleket bu manzaraya mahkûm edilirken biz söylenmesi gerekeni söylemekten geri durmayalım.

İçeride üretilen katma değerin elit tabakanın cebine, oradan da dışarıya aktarılması üzerine kurulu Türkiye ekonomisinin zayıflığının bedelini devletin kuruluşundan beri millet ödüyor. Sistem problemi olan bu meseleye el atıp değiştirme kabiliyetine sahip olanların elini taşın altına koymaktan çekinmesi yahut zaten bu makinenin bir çarkı hâline gelmiş olması hasebiyle bu düzen devam ediyor. Hatta değiştirmek için hareket etmek şöyle dursun, bir sorun yokmuş gibi yapılarak konuşulmasının ve tartışılmasının da önü dolaylı yoldan kapatılıyor.

Üretimin ara mal ve montaja dayalı olduğu, dolayısıyla ihracat yaparken neredeyse ihraç edilen meblağa yakın maliyetlerde ürün ithal edilmek zorunda kalındığı, yurtiçinde üretilen değerden elde edilen tasarrufların ise bir şekilde yurtdışına aktarıldığı ve milletimizin sömürüldüğü bu düzende, Türk lirasının vaziyeti de sömürünün en önemli araçlarından biri olarak kullanılıyor. Türkiye ekonomisinin ne vaziyette olduğunu da ortaya koyan, Türk lirasının içinde bulunduğu hâlden kurtarılması adına bir emtiaya nisbet edilebilmesi gerektiğini, bunun da altın olabileceğini müteaddit kere dergimizde işledik.

Bu sayımızın kapağında da bu meseleyi ele alarak “Bu Fırtınalı Denizlerde Liraya Sağlam Liman: Altın Standardı” manşetini attık. Kapak mevzuumuzu Ömer Emre Akcebe “Sağlam Kazığa Bağlamak” başlıklı yazısında işledi.

Talat Duman, son günlerde kamuoyunu bir hâyli tedirgin eden “Müsilaj” ile alâkalı bir yazı kaleme aldı. Duman’ın tenkidini alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz…

İbrahim Tatlı, “Rejim Değişikliği Zarurettir” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Kapak mevzuumuzla alâkalı olarak Doç. Dr. Yusuf Dinç ile bir mülâkat yaptık.

Faruk Hanedar, 15 Temmuz’dan sonra “moda” alışkanlıklardan biri olan “FETÖ”cü yaftalamasının zararlarından bahsediyor. Yazısının başlığı “Memleket Düşmanlarını FETÖ Suçlamasıyla Aklama” olan Hanedar, asıl azılı düşmanların “FETÖ’cü” perdelemesiyle “aklandığını” ifade ediyor.

İsmail Kılıçarslan’ın Yeni Şafak’ta yayımlanan “Türkiye’nin Adresi” başlıklı yazısını ehemmiyetine binaen iktibas ettik.

Efsane mücahid Carlos (S. Muhammed), “Emperyalistler Türkiye’den Korkuyor” başlıklı yazısında İran’daki seçimler, Ortadoğu ve Körfez’deki hâdiseleri ele alıyor.

Muhammed Ata “Kudüs'ün Yolu Şam'dan Geçer” başlıklı yazısıyla dergimizde.

Ramazan Sevinç bu hafta “Isırgan Otu”nun üç ehemmiyetli türünden ve şifâlarından bahsediyor.

Aylık Baran Dergisi 29. sayı çıktı! Aylık Baran Dergisi 29. sayı çıktı!

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip-yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Nice sayılarımızda görüşmek ümidiyle…

Allah’a emanet olunuz.