Selâm ile…

Bu hafta Ayasofya’da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı hafızlık öğrencilerinin icazet töreninde, emekli İmam Mustafa Demirkan, Bakara Sûresi’nin cami ve mescidleri kapatanlar ile alakalı 114. âyetinin meâlini okumasının ardından İslâm düşmanlarının taarruzuna uğradı. Başta CHP olmak üzere İslâm düşmanı Kemalistler Hoca hakkında M. Kemal’e hakaretten suç duyurusunda bulundu.

1071’den 20. yüzyılın başına kadar İslâm’ın hâkim olduğu bu topraklarda, 1920’li yıllar itibariyle Batıcı Kemalist rejim eliyle Müslümanlar zulme maruz bırakılmış, imanlarına tasallut edilmiştir. Bu süreçte İslâm âlimleri darağaçlarına gönderilmiş, camiler-mescitler kapatılmış, hatta Anadolu’nun İslâm yurdu olduğunun remzi olan Ayasofya’nın kapısına kilit vurulmuş, İslâm harfleri yasaklanmış, Allah ve ahlâktan bahsetmek engellenmiş; hülasa Müslümanları inançlarına saldırmak suretiyle tahkir edici türlü uygulamalar hayata geçirilmiştir. Bunlar, tarihî kayıtlarda bulunan ve inkârı mümkün olmayan kaskatı vakıalardır.

Kimi inançsızlara göre M. Kemal öncülüğünde Kemalist rejimin kuruluş devresinde yaptıkları doğru olabilir. İşin absürt bir vaziyet almasının sebebi ise, o kimilerinin mevzu süreçte Müslümanlara yapılanlara hak verirken, İslâm’a da açıktan saldıramadıkları için yine Müslüman oldukları iddiasıyla bu görüşlerini savunmalarıdır. Buradan sesleniyoruz, biraz mert olun, İslâm’a ve Müslümanlara düşmanlığınızı açıktan yapın; zira Kemalist zulmün başka hiçbir türlü savunulacak bir tarafı yoktur. Nitekim İslâm düşmanı Kemalistlerin, Ayasofya’da ayet-i kerime okuyan Mustafa Demirkan üzerinden saldırdığı doğrudan Allah kelâmı, bulundukları suç duyurusunun hedefi ise Kur’ân-ı Kerim’dir!

Ve böyle bir mesele, hiçbir Müslüman için siyaset, şu, bu, mevzuu değil, doğrudan imân meselesidir. Bu meselede siyaset güden, düşmana şirin gözükmek için salvolar yapanlar, dünyalık işlerini imânının önünde tutan, imân öfkesini kaybedenlerden başkaları değildir.

Kapağımızda bu meseleyi işlerken “İslâm ve insan düşmanı Kemalistlerden Kur’ân-ı Kerim âyetine suç duyurusu” manşetini attık. Kapak mevzuumuzu “Onlardan Daha Zalim, Daha Kâfir Kim Olabilir” başlıklı yazısında Ömer Emre Akcebe işledi.

Yavuz Beyoğlu, “Ayet-i Kerime Hakkında Suç Duyurusu ve Yobaz Kemalist Yalakası AKP’li” başlıklı yazısında Kemalistlerin suç duyurusunun mahiyetinden ve Kemalistlere yaranmak için yapmayacak şey bırakmayanların ahvalinden bahsediyor.

Kapak mevzuumuzla alâkalı olarak Hak-Bir Sen Başkanı Nail Sarıkaya ile bir mülâkat yaptık. Sarıkaya, “Hak ile batılı tefrik etmezsek; hem hak, hem batıla zulmetmiş oluruz!” ifadelerini kullandı.

Meselenin hukukî boyutunu ise Av. Kerami Özdemir ile konuştuk. Özdemir, suç duyurusunun davaya dönüşme ihtimalinin zayıf olduğunu söylerken tüm bu yaşananların esasında Batıcıların Ayasofya hezimetini sindirememesinden kaynaklı olduğunu söyledi.

Malûm olduğu üzere Üstad Necip Fazıl, meşhur Ayasofya hitabesinde keramet çapında bir tesbit yaparak, bu mukaddes mabetin açılışının ardından bu millete iyilik etmiş sanılan kötüler ile kötülük etmiş sanılan iyilerin açığa çıkacağını belirtiyor. O günlerin içerisinde olduğumuzu düşünüyoruz. Bu vesileyle dergimizin orta sayfasında Yalçın Turgut Balaban Ağabey’in Ayasofya çalışmasını poster hâlinde paylaşıyoruz.

Carlos (S. Muhammed), “yoldaşım” dediği Bruno Breguet ve Mavi Marmara saldırısından bahsediyor.

Kâzım Albay, “Necip Fazıl ve Malatya Dâvası” başlıklı yazısında Büyük Doğu dergileri ve yakın tarihe ışık tutuyor.

Ramazan Sevinç sinir sistemi ve kanserin yayılması gibi birçok şeye faydası olan “Equisetum Arvense” yâni öbür adıyla adıyla Kırk Kilit isimli bitkiyi ele alıyor.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri bulabileceksiniz.

Aylık Baran Dergisi 30. sayı çıktı Aylık Baran Dergisi 30. sayı çıktı

Allah’a emanet olunuz.