Avusturyalı hukukçu ve televizyon yorumcusu Dr. Astrid Wagner, ülke basınının ve iktidarın koşulsuz bir şekilde İsrail'i desteklediği Avusturya'da Gazze'de yaşanan insani drama kayıtsız kalmadığı için sosyal medyada lince maruz kaldığını, bazı arkadaş ve tanıdıklarının kendisiyle ilişkilerini sonlandırdığını söyledi.
Wagner, ülkede tanınmış bir kişi olarak Filistin halkının sesini duyurmak için çeşitli mecralarda yaptığı konuşma ve açıklamalar nedeniyle karşılaştığı sorunları AA muhabirine anlattı.
Avusturya’da ilkokul öğrencilerine yönelik başörtüsü yasağının getirilmek istendiği süreçte başörtüsü takarak dönemin hükümetine tepki gösteren Wagner, Gazze’de yaşananların büyük bir insani felaket olduğunu belirterek, halihazırda soykırıma ilişkin bir suç duyurusunun bulunduğunu, temkinli olmakla beraber mevcut veriler ışığında bunun gerçekleşmiş olabileceğini ifade etti.
"İsrail’i eleştirmek, hiçbir şekilde antisemitizm değildir"
İsrail’in kendisini eleştiren herkesi "antisemitizmle" damgalamasının kabul edilemez olduğunu kaydeden Wagner, "İsrail’i eleştirmek, hiçbir şekilde antisemitizmle bağdaştırılamaz. Şunu da belirtmek gerekir, çok sayıda Yahudi, Avusturya’da gösterilere katıldı. Museviler, Filistinlilerle beraber yürüyerek, 'bizim adımıza değil' sloganları atıyorlar. Yahudilik ve Siyonizm birbirinden çok farklı, kıyaslanamaz." dedi.
Wagner, ırkçı ve sömürgeci bir yaklaşım olan Siyonizm’in, bütün Yahudilerin aynı görüşü paylaştığı söylemini yaymaya çalıştığını, ancak bunun gerçeği yansıtmadığını anlattı.
Ülke kamuoyunun yakından tanıdığı bir kişi olarak Filistin halkının sesini duyurmak için çeşitli platformlarda yaptığı konuşmalar nedeniyle linç edildiğini ifade eden Wagner, "Bir yandan aleni bir şekilde saldırıya maruz kaldım. Ciddi bir şekilde teröristlerin görüşünde olduğum iftirasında bulunuldu. Bunu yapanlar tanınan Siyonistlerdi, X platformu üzerinden yaptılar. Ama üzülerek söylemem gerekirse, kendi çevremde de oldu. Lise arkadaşım benimle arasına mesafe koydu. Daha önce yanında çalıştığım işverenim, bir avukat hemen benimle arkadaşlık ilişkisini sonlandırdı." diye konuştu.
Wagner, bu süreçte ana akım basın ve yayıncıların kendisiyle çalışmak istemediğini belirtti.
İsrail'in propagandaları Avusturya'da kabul görüyor
Wagner, İsrail’in "Hamas’ın sivilleri kalkan olarak kullandığı" söyleminin Avusturya’da bir şekilde kabul görmesini anlamlandıramadığını dile getirerek, "Örneğin, yakın zamanda bir cenaze töreni esnasında çadır bombalandı, büyük ihtimalle bilinçli olarak yapıldı, orada hiçbir şekilde Hamas bulunmuyordu. Bu 'sivillerin kalkan olarak kullanılma hikayesi' benim için hiçbir şekilde inandırıcı değil. Burada aralıksız sivillere yönelik bir bombardıman söz konusu, İsrail’in kendisi de daha evvel tam hedefin tutturulamadığını, tabiri caizse kitlelere isabet ettiğini açıklamıştı." şeklinde konuştu.
İsrail tarafının kullandığı dilin yok etmeye yönelik olduğunu, tarihte benzerine az rastlanır bir kıyımın Gazze’de yaşandığını kaydeden Wagner, "Benim için bu anlaşılabilir bir durum değil. Bu görüntüleri gördükten sonra bir şekilde bunu kendini savunma ile haklı göstermeye çalışmak, bu akıl almaz bir durum." ifadesini kullandı.
"Ukrayna'ya başka Filistin'e bambaşka"
Wagner, Avusturya başta olmak üzere Batılı ülkelerin Ukrayna’ya yaklaşımıyla Filistin’e yönelik tutumu arasındaki farka dikkati çekerek, Ukrayna’ya yönelik art arda dayanışma açıklamaları yapıldığını, ancak halihazırda Viyana Belediye Sarayı’nda Ukrayna bayrağının yanı sıra İsrail bayrağının dalgalandığını söyledi.
"Filistin halkı, Yahudi soykırımıyla uzaktan yakından alakası olmayan bir halk, yakınından geçmemiş. Aksine o dönemde Avrupa’dan gelen Yahudileri kurtarmış, onları kabul etmiş. Şimdi Avrupalılar kolayca sırtlarındaki ağır yükün bedelini bir başka halkın ödemesini istiyorlar. Bundan farklı bir durum söz konusu değil." değerlendirmesinde bulunan Wagner, Yahudi soykırımının bir başka kitlesel katliam, soykırım için kötüye kullanılmasının kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
Wagner, Nazilerin uyguladığı Yahudi soykırımı sonrasında Batı'da kullanılan "bir daha asla" sloganının herkes için geçerli olması gerektiğini söyledi.
"Avrupa'da iktidarın görüşü halkı yansıtmıyor"
Gazze’deki duruma ilişkin Avrupa’da iktidarlarla halk arasında ciddi görüş farklılığının olduğuna işaret eden Wagner, "Ben avukatım ve birçok kişiyle görüşüyorum. Ve Çoğu insan benim gibi düşünüyor. Kesinlikle (iktidarın) paylaştığı görüşle, halkın görüşü aynı değil. Çünkü insanlar gerçekten korkuyorlar. Çoğunlukla düşüncelerini dile getirmeye cesaret edemiyorlar. Çünkü baskılardan korkuyorlar." ifadelerini kullandı.
Wagner, ülkedeki bu hususa yönelik baskılardan ötürü göçmen kökenli, henüz vatandaşlığı bulunmayan kişilerin oturum izinlerini kaybetme korkusuyla düşüncelerini dile getiremediğini, yapılan gösterilere katılamadığını kaydetti.
Wagner, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda Gazze’ye acil insani ateşkes karar tasarısına yönelik her iki oylamada da "hayır" oyu veren iktidarın yaklaşımını "utanç verici" olarak nitelendirdiğini, hükümetin bu kararı alırken konunun parlamentoda görüşülmediğini aktardı.
İktidarın bu tek taraflı tutumuna rağmen eski Cumhurbaşkanı Heinz Fischer örneğinde olduğu gibi artık kamuoyunun tanıdığı isimler tarafından İsrail’in kendisini savunma hakkının bir sınırı olması gerektiğine yönelik eleştirilerin yapılmaya başladığını kaydeden Wagner, Gazze’de yaşananların savunmayla alakasının olmadığını, gözü, kulağı olan herkesin ne yaşandığını gayet iyi görebildiğini söyledi.
"Öldürülen gazeteciler gerçekleri aktarıyordu"
Wagner, İsrail’in saldırıları sonucunda hayatını kaybeden gazetecilere de değinerek, şöyle konuştu:
"Bu gazetecilerin paylaştığı görüntüler, hakikaten saldırgan taraf İsrail için çok tehlikeli. Çünkü gerçekleri gösteriyorlar. Çünkü bu görüntüler efsaneleştirilen kendini savunma yaklaşımını ve her yerde Hamas’ın saklandığı algısını çürütüyor. Onlar doğal olarak görünen şahitler, bu şahitler, bu gazeteciler, bu idealist genç insanlar büyük bir tehlike içerisindeler. 100 gazetecinin ölmesi, bu alışılmışın çok üstünde bir sayı."
Güney Afrika’nın İsrail’e yönelik soykırım şüphesiyle dava açtığını anımsatan Wagner, bu ülkede çok üst düzey hukukçunun bulunduğunu ve suçlamaya ilişkin çok sayıda kanıtın mahkemeye sunulduğunu anlattı.
Wagner, bu davanın her şeyden evvel sembolik bir hukuki süreç olduğunu belirterek, "Eğer bağımsız mahkeme burada soykırım yapıldığını söylerse, o zaman tabi ki (bu karar) siyasi bir rol oynar. O zaman İsrail’in (Gazze’ye yönelik) eylemleri (Batı'da) koşulsuz bir şekilde olumlu değerlendirilemez. Bu nedenle, Uluslararası Adalet Divanı’nın soykırım yapıldığına ilişkin karar alması çok önemli." şeklinde konuştu.