Myanmar'da Rohingya Müslümanlarına yönelik yeni bir zulüm dalgası başladı. Myanmar ordusu, vatandaşlık hakları tanınmayan Rohingya gençlerini zorla askere alarak onları cepheye sürüyor. Rohingyalar, temel insani haklardan yoksun bir şekilde yaşarken, şimdi de iç çatışmalarda hayatlarını tehlikeye atmak zorunda kalıyor. Bu politika, zaten etnik gerilimlerle sarsılan Arakan bölgesindeki durumu daha da karmaşık hale getiriyor.

Arakan Eyaleti, yüzyıllardır Budist Rakhineler ve Müslüman Rohingyaların bir arada yaşadığı karmaşık bir coğrafya. Rakhine halkı, kendi bağımsızlık ya da özerklik mücadelesini sürdürürken, Rohingyalar, Myanmar hükümeti tarafından "Bengalli göçmenler" olarak nitelendirilerek vatandaşlık haklarından mahrum bırakılıyor. 2017’de Myanmar ordusunun başlattığı saldırılar sonucunda yüzbinlerce Rohingya, Bangladeş’e sığınmak zorunda kalmıştı. O tarihten bu yana Rohingyalar, sistematik baskı ve zulümlere maruz kalmaya devam ediyor.

2024 itibarıyla Myanmar ordusunun kontrolü kaybetmesiyle Arakan Ordusu'nun (AA) bölgedeki etkisi arttı. Ancak bu durum, Rohingyaların maruz kaldığı zulmü hafifletmedi; aksine yeni saldırılar ve zorla yerinden etme olayları yaşandı. Arakan Ordusu, bağımsızlık mücadelesi verirken, Rohingya Müslümanlarına yönelik baskıları yoğunlaştırdı. Sivillere yönelik kitlesel saldırılar, özellikle Mayıs 2024'te ciddi boyutlara ulaştı ve binlerce Rohingya yeniden yerinden edildi.

Myanmar cuntasının zorla askerlik politikasına karşı uluslararası toplumun tepkisi ise oldukça sınırlı kaldı. Birleşmiş Milletler ve insan hakları kuruluşları, Rohingya halkının korunması ve Myanmar'daki şiddetin durdurulması için çağrıda bulunsa da, bu çağrılar büyük oranda sonuçsuz kaldı. ASEAN gibi bölgesel örgütler ise etkisiz kalmaya devam ediyor. Bangladeş'teki mülteci kamplarında yaşam koşulları da her geçen gün kötüleşiyor. Temel yaşam gereksinimlerine erişim zorluğu ve yiyecek kıtlığı, mültecilerin yaşamını daha da zorlaştırıyor.

Arakan'daki bu şiddet ortamında barışın sağlanabilmesi için, Myanmar'daki farklı etnik gruplar arasında güvenin yeniden tesis edilmesi ve Rohingyaların temel haklarının tanınması gerekiyor. Ancak bu süreç, askeri değil siyasi bir çözümle mümkün olabilir. Uluslararası toplumun daha etkin bir şekilde harekete geçmesi ve Rohingya halkına yönelik baskıların durdurulması için somut adımlar atılması şart.

BM, Filistin'in egemenlik hakkını kabul etti BM, Filistin'in egemenlik hakkını kabul etti

Kaynak: Cihad İslam Yılmaz/ Güvensam Genel Koordinatörü, Star Haber