Gazze’de devam eden soykırım, uluslararası hukuk sisteminin Batı'nın çıkarlarına göre hareket ettiğini gözler önüne seriyor.
Uluslararası toplum, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkını desteklemesi gerekirken, şu ana kadar bu yönde somut adımlar atılmadı. Bu durum, uluslararası hukukun etkinliğini ve tarafsızlığını ciddi şekilde sorgulanır hale getirdi.
İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen "Gazze Sonrası Uluslararası Hukuku Yeniden Düşünmek" başlıklı konferansta, uluslararası hukukun sömürgeci kökenleri ve Batı merkezli ön yargıları masaya yatırıldı. Konferansta konuşan uzmanlar, uluslararası hukukun adalet sağlamak yerine, Batı’nın çıkarlarını korumak için kullanıldığını belirtti.
Özellikle İsrail’in Gazze’ye yönelik son saldırıları, uluslararası hukukun çifte standartlarla dolu olduğunu bir kez daha gösterdi. Batı, Rusya’nın uluslararası hukuka uymaması nedeniyle sert eleştirilerde ve yaptırımlarda bulunurken, İsrail’e karşı aynı sertlikte bir tavır sergilemiyor. Bu durum, küresel adalet arayışında büyük bir engel olarak karşımıza çıkıyor.
Uluslararası hukuk sisteminin sömürgeci kökenleri, özellikle Güney Yarımküre’deki ülkeler için eşitsizlik oluşturuyor. BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesine tanınan veto hakkı, küresel siyaseti derinden etkileyen bir güç dengesizliği oluşturuyor. Bu durum, İsrail’in işgaline karşı uluslararası hukukun etkisiz kalmasına sebep oluyor.
Uzmanlar, uluslararası hukukun dekolonize edilmesi gerektiğini savunarak, Gazze krizinin bu dönüşüm için bir fırsat olabileceğini belirtiyor. Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı tanınmalı ve uluslararası topluluk tarafından desteklenmelidir. BM’nin bu konuda kapsamlı bir reforma gitmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda, Filistin’in bağımsız bir devlet olarak tanınması ve Filistin halkının geri dönüş hakkının garanti altına alınması, gelecekteki barış çabalarının temelini oluşturabilir. Ancak, şu ana kadar Batı’nın çifte standartlarla dolu tutumu, bu yönde somut adımlar atılmasını engelliyor.
Gazze’deki savaş, uluslararası hukukun yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Adaletin sağlanması için küresel hukukun yeniden yapılandırılması ve Batı’nın sömürgeci mirasından arındırılması gerekiyor. Filistin halkının hakları tanınmalı ve uluslararası hukuk, bu hakları koruyacak şekilde yeniden şekillendirilmelidir.
Middle East Eye