Avrupa, Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük silahlanma hamlesini yaparken, savaşacak asker bulma konusunda derin bir kriz yaşıyor. Almanya başta olmak üzere birçok Batı Avrupa ülkesi, ordularını güçlendirmek için milyarlarca Euro harcıyor ancak genç nesil, orduya katılmaya yanaşmıyor. Almanya, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası Bundeswehr için 100 milyar Euro’luk dev bir yatırım yaparken, asker sayısını artırma hedefini yakalayamıyor. 2023 yılında orduya katılan 18.810 askerin dörtte biri, altı ay içinde istifa etti.
Bu tablo, Avrupa’nın yalnızca askeri açıdan değil, kültürel ve ahlâkî olarak da büyük bir kırılma yaşadığını gösteriyor. Almanya'da Z kuşağının orduya bakışı üzerine yapılan değerlendirmelerde, gençlerin "duygusal, çabuk yorulan ve iş-yaşam dengesi isteyen" bireyler olduğu belirtiliyor. Ancak bu durum, yalnızca bireysel tercihlerle açıklanabilecek bir mesele değil. Batı medeniyetinin son iki yüzyıldır ürettiği haz ve konfor odaklı yaşam tarzı, gençliği savaş gibi sert gerçeklerle yüzleşemez hâle getirdi.
BATI'NIN "RAHAT" NESLİ SAVAŞA NEDEN YANAŞMIYOR?
Batı’da gençlerin savaşa karşı isteksizliği, yüzeyde bireysel tercihlermiş gibi görünse de meselenin derininde Batı’nın ideolojik dönüşümü yatıyor. Avrupa, on yıllardır bireyselliği kutsallaştıran, maddi refahı merkeze alan, sorumluluk yerine özgürlüğü öne çıkaran bir düzen inşa etti. Bu düzenin ürettiği yeni nesil, ölüm korkusu ve savaş gerçeğiyle yüzleşmek istemiyor.
Almanya’da vicdani ret başvuruları 2021’de 200 iken, 2023’te 2.998’e yükseldi. Gençler, "ülkem için savaşmam" diyen yazar Ole Nymoen gibi düşünüyor. İşgal edilmek kötü olabilir ama ölmekten daha kötü olduğu fikri, Avrupa gençliğinde yaygınlaşmış durumda. Savaş fikri, yalnızca savaş meydanlarında değil, Batı’nın kültürel kodlarında da kaybolmuş görünüyor.
Polonya gibi ülkelerde "her yetişkin erkeğin büyük çaplı askeri eğitimden geçmesi" gerektiği savunulurken, Almanya ve Fransa gibi ülkelerde halkın çoğunluğu zorunlu askerliğin geri getirilmesine karşı çıkıyor. Batı’nın yeni nesli için savaş, Netflix dizilerinde veya video oyunlarında bir tema olmaktan öteye gitmiyor.
SİLAHLANAN AVRUPA'NIN ORDU KRİZİ
Avrupa orduları, hem asker bulma krizini hem de genç nesli savaşa ikna etme çabasını sürdürüyor. Almanya, 2031’e kadar aktif asker sayısını 203 bine çıkarmayı hedefliyor ancak mevcut gidişat, bu hedefin hayal olduğunu gösteriyor. NATO’nun beklentilerini karşılayabilmek için Bundeswehr’in 270 bin askere ulaşması gerekiyor ancak bu ivme yok.
Bu açmaz, yalnızca askeri alanda değil, politikada da kendini gösteriyor. ABD’nin NATO’daki rolünü sorgulaması ve Trump’ın yeniden seçilmesi ihtimali, Avrupa’yı kendi güvenliğini sağlamak zorunda bırakıyor. Ancak Batı, yüzyıllardır dayandığı Amerikan şemsiyesi olmadan kendi ordularını ayakta tutabilecek mi? Silah üretmek kolay; peki, o silahları kullanacak cesarette nesiller yetiştirebilmek de mümkün mü?