Malazgirt Savaşı bu topraklardaki varlığımız açısından büyük bir dönüm noktasını teşkil ediyor. Malazgirt’te, Hilal ile Haç, kozlarını bir kez daha paylaştılar. Bu büyük çarpışma Doğu Roma’yı temellerinden yıkarak Müslüman ordularına fasılalarla 700 yıl sürecek zaferler döneminin kapılarını açtı. Alparslan’ın Malazgirt’te vurduğu darbeyi Sultan 2. Mehmet İstanbul’da tamamlayarak Roma Devleti’ni kesin olarak ortadan kaldırdı.  

Milletimizin kaderinde mihenk taşı vazifesi gören böyle anlamlı bir tarih tabii ki daima hatırlanmalı. Ancak ruhuna, misyonuna, o zaferi kazanan şühedanın hatırasına uygun bir şekilde...  

Birkaç gün önce Ahlat’ta, Malazgirt Zaferi “kutlamaları” çerçevesinde bir konser düzenlendi. Konserde Hande Yener sahneye çıktı. Aynı konserde Belediye Başkanı da sahneye çıkıp şarkıcıya bir hediye verdi. Bu tablo bir süredir doğal olarak tartışılıyor. Fakat konserli kutlamalar konusunda Ahlat Belediyesi ne ilk ne son! 

**** 

Türkiye’de ülkeyi tepeden tırnağa esir alan bir eğlence diktatörlüğü yaratıldı. “Eğlendirerek eğitmek” gibi saçmalıklar konuşuluyor. Eğlenceyle dolu anma programları yapılıyor. İstanbul’un fethi, Zafer Bayramı danslarla, şarkılarla anılıyor.  

Bir toplumun ciddiye aldığı bazı değerler olur... Biz de hiçbir şeyin ciddiyeti kalmadı! Hiçbir şeyin ağırlığı kalmadı. İstanbul’da bir belediye Kutlu Doğum kutlamalarına Mustafa Ceceli’yi davet etmişti de, Hz. Peygamber’in adına yapılmış programa genç sevgililer el ele katılmıştı!   

Hiçbir şeyin ciddiyeti kalmayınca, eğlencesiz saat geçirmek mümkün olmaktan çıkınca, dans etmek, şarkı dinlemek için fırsat kollanınca ve idareciler bu kültürü baş tacı edince ortaya Malazgirt Zaferi’nin yıldönümünde Hande Yener ve ekibinin dans ettiği konser görüntüleri çıkıyor.   

Anadolu’nun müslümanlaşması için Hristiyan ordularına kılıç çalınan topraklarda, bu zaferi yad etmek için kadınlı erkekli dans gösterileri yapılıyor. Sarhoşcasına eğleniliyor.   

Neden?  

Batı sömürgeciliği şekil değiştirerek devam ediyor Batı sömürgeciliği şekil değiştirerek devam ediyor

Malazgirt Zaferi’ni kutlamak için!  

Bu kutlanan olsa olsa tersine bir zaferdir. Mağluba dönüşmenin utanç verici zaferi!  

Birileri böyle bir günde danslı, şarkılı, hoplamalı zıplamalı bir etkinlik yapsa onlara itiraz etmesi gereken güya muhafazakâr bir belediye başkanı, itiraz edilmesi gereken etkinliği kendisi düzenleyip bir de şarkıcıyı taltif ediyor. Alparslan’ı ve Hande’yi aynı tablonun içine yerleştiriyor.  Skandalın boyutuna, zihnin çarpıklığına, ezikliğin derinliğine bakın siz...  

Hiçbir şeyin ciddiyeti kalmadı dedik ya...  

Bunun en önemli nedenlerinden biri, kamunun belediyeler eliyle “eğlenceye” el atması, eğlence konusunda özel sektörle yarışmasıdır. Hani devlet kapitalizmi var ya, bu da devlet eğlencesi işte! Kamu, “eğlence benden sorulur” demek istiyor bu konserlerle!   

Bir işe devlet el attı mı o hemen yaygınlaşıyor. Daha da kötüsü olağanlaşıyor. Mesela bugün insanların bir kısmı belediyelerin konser düzenlemesinin; işçisinden, vatandaşından esirgediği milyonları şarkıcılara yedirmesinin normal olduğunu düşünüyor. Neden? Çünkü böyle bir gelenek oluştu.  

İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer Tarkan konseri için, “parayı sponsorlar ödedi” “Tarkan para almadı”, “aldı ama o parayla yardım yapacak” gibi çelişkili ifadeler kullanmıştı. Ortaya çıktı ki, o konsere belediyenin kasasından 23 buçuk milyon ödenmiş.   

Tarkan boşuna Atatürkçü takılmıyor!  


Küçücük İskilip belediyesi Geleneksel Dolma (Evet yanlış duymadınız) Turşu, ve Çilek Festivali için dört şarkıcı davet etmiş.  

Kadıköy’de “Kalamış Yaz Festivali” var şu ara.  

 Beykoz’da “Çayır Festivali”.  

Kartal’da “Uluslararası Halk Oyunları Festivali”.  

İzmit’te “Pişmaniye, Müzik ve Dans Festivali”.  

Esenyurt’ta “Gençlik Festivali”.  

Evreşe ’de Müzik Festivali.  

Derince ’de “Gençlik Festivali”.  

Menemen’de “İncir Festivali”.  


Dikili’de “Kültür, Demokrasi ve Emek Festivali”.  

Çerkezköy’ün parası hepsinden fazla olacak ki, Kültür Sanat Festivali adı altında düzenlenecek eğlence tam sekiz gün sürecek! Tam 8 gün...  

Daha sayamadığım bir dünya festival var şu dönemde! 

Festival düzenlemeyenler de formaliteden isimlerle konser düzenliyorlar...  

**** 

AK Parti, CHP, MHP... Parti ayırmadan söylüyorum. Bütün belediyeler bu eğlence batağının içine batmışlar boğazlarına kadar. Halkı eğlendirmeyi hizmet olarak görüyorlar. Gidip baksanız, bu şehirlerde finansman ayrılması gereken yığınla hizmet vardır. İzmir’de 23 buçuk milyonun harcanacağı Tarkan konseri dışında başka bir iş yok mu? Farz edelim yok, peki depremde yıkılan on ilimiz var, oralara yapılabilecek hiç mi bir şey yok o parayla? 

Var elbette. Ama en kolayı, en karlısı bu! Eğlenceyi iş edinen belediyelerde bu konser ihalelerini alanlarla, belediye yönetimi ya da akrabaları arasındaki doğrudan veya dolaylı ilişkiyi müfettişler araştırmalılar. Şirketlerle ortaklık yapanlar var mı incelemeliler. O gri bölgeden çok kötü kokular geliyor burnuma.  

Ancak böyle kirli bir ilişki olmasa bile, kamu hizmeti yapan kurumlar, hele de hayat pahalılığının zirveye çıktığı, tasarrufun en sık zikredilen kelime olduğu şu dönemde eğlenceye bu kadar para harcayamamalı. Kamu her işi bitirmiş sıra eğlenceye gelmişse vatandaş neden ağır vergiler altında eziliyor. Neden vatandaştan ikinci MTV isteniyor? 

Bu belediyeler ya Türkiye’nin değil de Norveç’in falan belediyesi, ya da, Türkiye’de ekonomik kriz falan yok! Mehmet Şimşek de biz de kuruntu yapıyoruz!!! 

Eğer bunlar bizim belediyelerimizse neden bizim yaptığımız tasarrufu onlar da yapmıyor? Para, babalarının parası değil de kamunun parası olduğu için mi? Harcanan kendi paraları olsa kaçı 8 günlük eğlence düzenlerdi? Kaçı Turşu’ya, Çayır’a börtü böceğe festival düzenlerdi? Şarkıcı Hadise’nin bir konser fiyatı duyduğum kadarıyla üç milyonmuş. Sahnesi, ulaşımı, güvenliği, konaklaması, karavanı hariç! Kamunun vatandaşın sırtına yüklediği eğlence faturasına bakın siz!  

Böyle yüzlerce konser düzenleniyor sadece yaz aylarında. Kamu ısrarla eğlenceden tasarruf yapmıyor!  

Babanızın parasını harcıyorsanız, onunla istediğiniz eğlenceyi yapın, ona karışma hakkımız yok. Ama benim paramı harcıyorsanız, nereye harcadığınıza, gerekli olup olmadığına titizlikle bakmak zorundasınız.  

 Hem şöyle de bir şey var. Şurada 6 ay önce büyük bir deprem yaşadık. Şehirler yıkıldı. On binlerce insanımız öldü. Milyonlarca insanımız evsiz kaldı, en yakınlarını kaybetti. Yıkıntılar arasında dans, şarkı festivalleri düzenlemek, enkazın üstünde eğlenmek edebe, adaba sığar mı?  

Ali Osman Aydın, Yeni Akit