Ünlü analist Richard Haass bir keresinde şöyle yazmıştı: Dış politikada tutarlılık, politikacıların her zaman göze alamayacağı bir lükstür. Ancak, aynı şekilde, göze batan ikiyüzlülük, kaybedilen güvenilirlik, zedelenen küresel prestij ve azalan öz saygı açısından yüksek bir bedelle gelebilir. Dolayısıyla Joe Biden'ın, farklı bir bağlamda Rusya'nın Ukrayna'daki yöntemlerini kınadıktan kısa bir süre sonra İsrail'in Gazze'deki yöntemlerini savunma kararı, sadece liberallerin ve hukukçuların ellerini ovuşturması için bir fırsat değil. Daha şimdiden küresel kuzey ile güney ve batı ile doğu arasındaki ilişkiler üzerinde farklı bir etki yaratıyor ve on yıllar boyunca yankılanabilecek sonuçlar doğuruyor. 

Rotasını değiştirmekte isteksiz olan Biden yönetimi, Gazze ile Ukrayna arasındaki paralelliklerin birebir olmadığını söyleyebilir, ancak diplomatik desteğini giderek kaybettiğinin de farkında gibi görünüyor.
Bu ay Gazze için ateşkes kararını reddettiklerinde olduğu gibi, ABD ve İsrail'e BM genel kurulunda Mikronezya ve Nauru da dahil olmak üzere sadece sekiz ülke daha katıldığında, Amerika'nın vazgeçilmez ulus olmaya devam ettiğini iddia etmek zorlaşıyor.

"Batı'nın neye ihtiyacı varsa öyle uygulanıyor"

Buna karşın, Rusya konusunda uzmanlaşmış ABD'nin eski Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Fiona Hill'e göre, Vladimir Putin, kendi küresel izolasyon döneminden sonra, her şeyin kendi lehine geliştiğini hissediyor. Hill, şu an yükselen birçok ülkenin uluslararası kurallara dayalı düzene kuşkuyla baktığını söyledi. Rusya'nın deneyimli Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, senaryonun kendi kendini yazdığını düşünüyor. Bu ay Doha Forumu'nda konuşan Lavrov bu durumdan şikayet ederek, "Kurallar hiçbir zaman yayınlanmadı, hiç kimse tarafından hiç kimseye duyurulmadı ve modern tarihin belirli bir anında Batı'nın tam olarak neye ihtiyacı olduğuna bağlı olarak uygulanıyor" ifadelerini kullandı.

Hill'e göre Biden'ın Ekim ayında Kongre'yi Ukrayna'ya yönelik fonları serbest bırakmaya ikna etmek için Ukrayna ve İsrail'i birbirine bağlayan konuşması iyi bir kongre siyaseti olabilir ama iyi bir küresel siyaset değil. Hill'e göre tüm bunların kurbanı Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy olacak. Ancak Güney'in büyük bölümünde algılandığı üzere Amerika'nın seçiciliği daha geniş çaplı bir hesaplaşmaya neden olacak gibi görünüyor. Geçmişte Filistin, küresel siyasette çoğu zaman özel bir tarihi vaka ve ABD'nin himayesinde olduğu kabul edilen bir ülke olarak görüldü. Ancak şimdi, İsrailli uzman Daniel Levy'ye göre, mesele bazılarının çoklu kriz olarak adlandırdığı şeyin kalbine savruldu.

"Filistin Batı'nın ikiyüzlülüğüne karşı sembol oldu"

Gazze'nin kaderine ilişkin ABD'nin tekelci uygulamasının bugünkü dünya ile uyumsuz olduğunu aktaran Levy, "Bu bağlamda, önemli ve ilginç bir şey oldu ve hatta belki de bir umut kaynağı oldu: Küresel Güney olarak adlandırılan pek çok ülkede ve Batı'daki pek çok şehirde Filistin'in artık bu tür bir sembolik alanı işgal ettiğini gördük. Filistin, Batı'nın ikiyüzlülüğüne, kabul edilemez küresel düzene ve sömürge sonrası düzene karşı bir tür başkaldırı sembolü" dedi.

Çok taraflı kurumların BM Genel Sekreteri António Guterres'in deyimiyle parçalanma güçleriyle mücadele ettiği bir dönemde, ABD'nin Gazze'yi nasıl ele alacağı sadece Gazze için değil, çok taraflılık için de önemli. ABD'nin İsrail'i savunması yanlış gitmeye devam ederse, birkaç farklı sonuç ortaya çıkması muhtemel. İdeolojik olmayan, işlemsel ittifaklara kayma eğilimi artacaktır. Alternatif olarak, Amerika kendisini daha büyük ve daha iddialı alternatif bloklarla karşı karşıya bulabilir: Bunlar bu yıl Putin liderliğinde genişleyen BRICS ya da Çin liderliğindeki diğer ittifaklar olabilir.

Saldırıların orantıları karşılaştırılıyor

Şimdi Gazze ile birlikte, gizli Amerikan karşıtı ruh hali daha da güçlendi. Rusya ve İsrail'in davranışları arasında herhangi bir yasal ya da ahlaki paralellik olduğu elbette Biden yönetimi tarafından reddedilmekte, bunun yerine gerçek paralelliğin Hamas ve Rus ordusunun savaş suçları arasında olduğu söyleniyor. Putin'in Ukrayna şehirlerini işgali ve yıkımı bir meşru müdafaa eylemi değildi. Ancak Gazze'nin bombalanmış binaları sosyal medyada Mariupol'unkilerle yan yana konulduğunda işler daha da karmaşık bir hal alıyor. Orantılılık meselesi devreye giriyor. İsrail'in tepkisi, Biden'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya özellikle karşı çıkmasını tavsiye ettiği 11 Eylül sonrası ABD intikamına daha yakın görünüyor.

"Dünya düzenini etkileyebilir"

Nelson Mandela'nın torunu Mandla Mandela, "ABD'li yetkililere İsrail ordusunun Gazze'deki orantısız güç kullanımı sorulduğunda verilen yanıt şu: 'Belirli saldırılar hakkında konuşmayacağız'. Ancak geçtiğimiz haftalar ve Gazze'deki geçmiş savaşlar ışığında bu bir ilke meselesi değil mi?" ifadelerini kullanarak saldırıları eleştirdi. 

Daha resmi düzeyde ise Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Shoukry de, "Küresel Güney bu çatışmanın gidişatına çok dikkatli bakıyor ve karşılaştırmalar yapıyor. Ve inanıyorum ki Küresel Kuzey tarafından yansıtılan değerlere olan güvenini kaybediyor. Bu çok tehlikeli bir durum çünkü dünya düzeninin değişmesine neden olabilir" ifadelerini kullandı.

Bundan sonra ne olacak?

Putin zaten bunu bildiğini düşünüyor. Kısa süre önce bir grup yeni diplomata, "Dünya köklü bir dönüşümden geçiyor. Bu değişimin temelinde eski tek kutuplu dünya sisteminin yerini yeni, daha adil, çok kutuplu bir dünya düzeninin alması yatıyor. Bunun artık herkes için aşikar hale geldiğine inanıyorum" dedi.

Dünya genelinde İsrail'in saldırıları protesto edilmeye devam ediyor Dünya genelinde İsrail'in saldırıları protesto edilmeye devam ediyor

Putin tek yapması gerekenin yaptırımların delinmesini teşvik etmek ve Donald Trump'ın yeniden seçilebileceği 5 Kasım 2024'ü beklemek olduğunu umuyor. Trump'ın savaşı 24 saat içinde sona erdirme vaadi, Ukrayna topraklarının önemli ölçüde Rusya'ya verilmesini gerektiriyor gibi görülüyor. Zelenskiy'nin neden açıkça İsrail yanlısı bir tutum takındığı anlaşılabilir ancak Tahrir Orta Doğu Politikaları Enstitüsü Direktör Yardımcısı Timothy Kaldas, "Eğer kurallara dayalı bir uluslararası düzeni savunuyorsanız, eğer güç kullanarak toprak ele geçiren ülkelere karşı çıkmak istiyorsanız, o zaman Ukrayna kendisini İsraillilerle aynı safta görmemelidir" diye konuştu.