İsrail, Gazze'de saldırılara başladığı 7 Ekim 2023'ten bu yana hapishanelerdeki Filistinlilere yönelik baskı ve işkencenin dozunu artırırken, işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze'den de binlerce kişiyi gözaltına aldı ya da alıkoydu.
Gazze'den alıkonarak İsrail hapishanelerine götürülen aralarında sağlık çalışanları, kadın ve çocukların da olduğu binlerce Filistinliden bazıları ara ara salıverildi. Salıverilen bu kişilerin gördükleri işkence sonucu hem psikolojik hem de fiziksel birçok sorunla karşı karşıya olduğu ortaya çıktı. Ayrıca çok sayıda Filistinli İsrail hapishanelerinde tıbbi ihmal nedeniyle hayatını kaybetti.
Her ay 3 mahkum ölüyor
Kaddura, esir ve tutukluların durumunun trajik ve benzeri görülmemiş boyutta kötü olduğunu söyledi.
İsrail'in, uluslararası hukuk örgütlerinin, hapishanelerdeki Filistinlileri ziyaret etmesine izin vermediğini dile getiren Faris, esir ve tutukluların, ağır darp ve saldırıya maruz kaldığını ve hayatlarını kaybettiğini aktardı.
Tutukluların; yorgunluk, stres ve kaygı durumunun yanı sıra temiz kıyafet, su ve hijyen malzemesi eksikliği çektiğine vurgu yapan Faris, "Her ay en az 3 Filistinli ölüyor. Bu, tarihte ve dünya üzerindeki hiçbir hapishanede görülmüş bir şey değil. Ölüm oranının yüksek olması, kasten öldürme olduğunu ortaya koyuyor." dedi.
Tutuklular arasında cilt hastalıklarının yaygınlaştığını, bunun basit görülse de tutuklunun hayati organlarını etkileyebilecek tehlikede olduğunu, ayrıca ağır dayak ve işkence ile tıbbi ihmale maruz kaldıklarını anlatan Faris, İsrail'in Filistinli tutuklular aleyhindeki ihlallerini, "Tel Aviv, 14 bin Filistinli tutukluyu toptan öldürmeye çalışıyor." diyerek özetledi.
İsrail'in uluslararası toplumu ciddiye almayışına da değinen Faris, "Tel Aviv artık verileri gizli tutmakla uğraşmıyor. Aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in sabah saatlerinde hapishaneleri basarken çekilen görüntülerini dünya gördü." diye konuştu.
Faris, İsrail'de siyasetten, emniyet teşkilatına ve hatta yargıya kadar tüm organların tutuklulara karşı işlenen bu suçların ortağı olduğunu kaydetti.
Binlerce kişiye suç isnadı yapılmadı
İsrail hapishanelerindeki tutukluların mahkumiyetleriyle ilgili de bilgi veren Faris, 1500 tutuklunun 5 yıl ve üzeri hapis cezasına çarptırıldığını, 290'ının çocuk, 3 bin 500'ünün ise idari tutuklu olduğunu söyledi.
Faris, geriye kalan binlerce kişinin ise devlet güvenliğine tehdit oluşturmadıkları için aslında serbest bırakılmaları gerekirken İsrail'in, "sosyal medyada yorum yapmak ve görüş beyan etmek" gibi suçlamalarla bu kişileri alıkoyduğunu belirtti.
Gazze'den alıkonan esirlerle ilgili de konuşan Faris, "Ziyaret ettiklerimiz, zorunlu göç sırasında askeri kontrol noktalarında alıkonan kişilerdi. Aralarında 10 aydır hapiste olan, darbedilen ve işkence gören ama sorgu hakimlerinin bu süre zarfında kendilerine tek bir soru bile yöneltmediği kişiler vardı." dedi.
Nefretlerinin hududu yok
Filistinli esirlerin "intikam savaşına" maruz kaldığını kaydeden Faris, "Tutuklanan kaç direnişçi olduğunu bilmiyoruz. Belki de tutuklandılar ve zorla kaybetme politikası kapsamında öldürüldüler." diye konuştu.
İsrail'in Filistinli esir ve tutukluları canlı kalkan olarak kullandığını ve bunun birinci derecede ahlak dışı bir fiil olduğunu dile getiren Faris, şöyle devam etti:
"Demokrasi iddiasında bulunan İsrail, Filistinlilerin öldürülmesini meşrulaştırmak için 5 bin yıl önceki dini metinlere başvuruyor. Bunların nefret ve kinlerinin hududu yok."
AA