Dün sabah saatlerinde Hamas’ın ilan ettiği Aksa Tufanı harekatının İsrail üzerinde ve dünyada olağanüstü bir şok dalgası oluşturduğuna şüphe yok. “Dünyanın en güçlü istihbaratı, en acayip ordusu, en güçlü devleti” denilerek pazarlanan ve bölgedeki korku hükümranlığını bu pazarlama taktiğiyle sürdüren İsrail’in bunca istihbarat zaafıyla, bunca korkaklıkla, bunca panikle şaşırıp kalması doğrusu bu ya, her algının en nihayet çökeceği konusundaki inancımı da tazelemiş oldu. İsrail de tıpkı diğer devletler gibi zaafları, korkuları, beceriksizlikleri ve başarısızlıkları olan bir devlet.

Diğer yandan, Filistin halkını kadın, çocuk, yaşlı, sivil diye ayırmaksızın onlara 80 senedir her türlü zulmü yaşatmalarına rağmen o halkı korkutamayan Siyonistlerin dillere destan bir korkaklıkları olduğu da açıkça görüldü. Görev yerini bırakıp kaçan askerlerden nereye kaçacağını bilemeyen işgalci Siyonist sivillere kadar o fanusun tuzla buz olduğunu görmek de çok öğretici bir deneyim oldu.

Aksa Tufanı’nın birinci başarısı hiç şüphe yok ki budur. Allah tamamına erdirsin. Filistinli kardeşlerimize zaferler ihsan etsin.

Şurası da var. Siz bu yazıyı okurken muhtemelen iki şey oluyor olacak. İlki, İsrail bütün gücüyle Gazze başta olmak üzere bütün Filistin’e amaçsızsa saldırarak çizilen, ezilen, yerle bir olan gururunu toparlamaya çalışacak. Korkunç bir “kan dökümü” bekliyorum İsrail’den. Hiçbir ahlaki kural ya da kaygı taşımaksızın önüne çıkan her şeyi yok etmeye çalışacaktır.

İkincisi, başta Amerika üretimi ya da desteklileri olmak üzere tüm medya Hamas’a, Gazzelilere, tüm Filistin halkına “terörist” diyecektir. Oysa büyük bir kesinlikle biliyoruz ki dünyada Siyonist İsrail’den daha büyük ve daha organize bir terörist topluluğu yoktur. Fakat dünyada cari kültürel iktidar “kime terörist denileceğini ve kime denilmeyeceğini” net şekilde belirleyen bir mekanizma olduğu için İsrail “kendisini savunan”, Filistin ise “terörist” olarak tanımlanacaktır. Sakın unutmayalım: Filistin halkı, toprakları bir terör çetesi tarafından işgale uğramış mazlum ve mağrur bir halktır ve Siyonist teröristlere karşı kendilerini her türlü şekilde savunmalarından daha doğal bir şey yoktur. Hiç akıldan çıkarmayalım bunu.

Bir şey daha var.

Her Filistin-İsrail gerginliği esnasında ortaya çıkan ve güya suret-i haktan görünerek “ne gerek vardı” cümlesini diline dolayan bazı bit yavruları yine çıktı ortaya.

Ebu Ubeyde'den İsrailli esirlerle ilgili açıklama Ebu Ubeyde'den İsrailli esirlerle ilgili açıklama

Bu bit yavrularının temel numaraları “efendim, zaten müzakereler sürüyordu, bir çözüm bulunuyordu, şimdi bu Hamas’ın yaptığı oldu mu?” diye sorup meşru, legal, caiz, hak olan Filistin savunması üzerinde istifham oluşturmaktır. Geneli de “muhafazakâr” geçinen tiplerdir.

Aman diyeyim böyle yorumlar görürseniz bu yorumların “bir merkezden yönetildiğini” aklınızdan çıkarmayın. Durum açıktır: İsrail isimli terörist organizasyon sadece güçten, silahtan, savaştan anlar. Sadece güçle, silahla, savaşla dize gelir.

Aylardır Mescid-i Aksa’ya her türlü baskını yapan ve asla laftan sözden anlamayan Siyonist teröristlerin ekmeğine yağ sürmenin derdiyle dertlenen bit yavrularına da sıra gelecektir nasılsa.

Açık yazayım. Belki Aksa Tufanı ile değil. Belki sıradaki beş savaşla da değil. Ama Filistin’de iki devletli çözüm de olacaksa, otonom Kudüs de olacaksa, özgür Filistin de olacaksa bu ancak savaşla, silahla, savunmayla olacak. Bunun bir başka yolu olduğunu düşünen ya saftır ya art niyetlidir.

Bir not da Türkiye’nin Filistin’in yeteri kadar yanında olmadığını söylemekten bıkmayan birtakım isimlere gelsin. Türkiye Filistin’in ve Filistin halkının tam yanındadır. Hem Türk halkı Filistin’in yanındadır, hem de Allah’a şükürler olsun ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti Filistin’in yanındadır.

Ve son dilek. İsrail’in yıkılıp gittiğini görmek hayatımın en büyük amaçlarından biridir. İnşallah tez vakitte görürüm. Aksa Tufanı nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, şunu unutmayalım: Aramızda “seferle kayıtlı olduğunu” düşünen insan ne kadar çok olursa zafer de o denli yakınlaşır: “Zafer Allah’tandır ve fetih yakındır.”

İsmail Kılıçaslan - Yeni Şafak