İbda Mimarının üstün müzik zevkini bilmeyen yoktur. Sanat üzerinde de dehasını göstermiş olan İbda Mimarı, resim, şiir ve roman üzerine eserler vermiştir. Çok kişinin şahitlik ettiği üstün müzik zevkinden dolayı keşke müzisyen de olsaydı, kim bilir ne besteler verirdi diyesi geliyor insanın.
Salih Mirzabeyoğlu'ndaki müzik zevkini tahlil etmeye kalkacak değilim. Onun ne tür müziği ve hangi müzisyenleri sevdiğine dair şahit olduğum örnekleri aktaracağım.
En başta söyleyeyim, yerli-yabancı ve eski-yeni tarzında bir seçiciliği yoktu. Metris’e yeni geldiği günlerde klasik Osmanlı müziği dinletmişti bize. Beraberinde Klasik Batı müziği de dinletmişti. Bununla bize bir tür terapi yapmaya çalıştığını zannediyorum. Herhalde zindan soğukluğuna hoş seda katmak istemişti. Koğuştaki teypte evinden getirttiği kasetlerden sürekli olarak bunları dinliyorduk, ama şahsen her iki müzik türüne de pek ısınamadığım için Kumandan’ın muradını anlayamadan kendimi dinlemeye zorladım. Neyse ki, bunları dinletmekte fazla ısrar etmeyerek Loreena McKennitt dinletmeye başladı. Tabi ki onu da evinden getirtti. Galiba reaksiyon göstermediğimiz için klasik müzikten vaz geçti.
Kültürü öldüğü için eski halk müziği tarzında yeni şeylerin çıkamayacağını ama eskilerin yeni enstrümanlarla tekrar yorumlanabileceğini söylemişti.
Azeri türkülerini çok samimi bulduğunu ve beğendiğini biliyorum. Zannederim bunu çok kişi de bilirdi.
Bir gün merhum besteci Kayahan’ı nasıl bulduğumu sormuştu. Ben şarkıcı olarak sesini pek beğenmezdim ama sormasından beğendiğini hissettim ve beğendiğimi söyledim. Tabii ki o her şeyi anladı. Yıllar sonra fark ettim ki, çok sevdiğim bazı şarkılar Kayahan’a aitmiş, özellikle “Yoksun Sen” isimli şarkı. Kumandan onu besteci olarak mı yoksa sesi yönünden mi beğenirdi bilmiyorum.
Yine bir gün Metris’te Barış Manço’nun “Gülpembe” isimli şarkısının lafını etmiştim. Gayet açık şekilde beğenmediğini belli edecek bir jestle geçiştirdi. Beğenmemek deyince Aşık Veysel için de benzer bir jest yapmıştı.
Bizim uzun havalarla cazın aynı şey olduğunu söylediğini hatırlıyorum. Sanıyorum İspanyol Flamenkoları için de bunu söylemişti. Eğer yanlış veya eksik söylemişsem yazımı gören arkadaşlardan bunu hatırlayanların düzeltme yapmasını isterim.
Salih Mirzabeyoğlu'nun hayatı
Meşhur İspanyol grup Gypsy Kings de Kumandan’ın favorilerindendi. Hatta spor yaparken onu dinletirdi bize.
İbrahim Tatlı
Yazının tamamı için TIKLA