1990 yılında Salih Mirzabeyoğlu tarafından kaleme alınan “Bütün Fikrin Gerekliliği İktidar -Siyaset- Hareket” eserinin 4. baskısı çıktı!

Bu eser, Üstad Necip Fazıl Kısakürek bu eser için 1979’da "Mücerret fikir istidadı tamam!" dediği eserdir. 

Salih Mirzabeyoğlu'nun Bütün Fikrin Gerekliliği isimli eserinin önsözünden...

"Mücerret fikir istidadı tamam!"
1979
Necip Fazıl Kısakürek

“Her ilim bir marifettir, her marifet de bir ilim!”... Büyük İslâm velisi böyle buyuruyor!..

Mücerret mânâda “ilim”, “bilme” demektir... “Bilme”nin hakikati de, feraset ve anlayış, basiret ve kavrayışta... Bunun uç noktasında da, şiir idrakı var... Ve insanın bilgilenme süreciyle eşdeğer olan hürriyetin sonsuzluğunca sonsuz hayret!..

İnsan idrakının hedeflediği veya idraka kendini empoze eden her meselenin malzemesi, neticede idrak keyfiyetinin topladığıdır; ve maruf mânâsıyla ilim de, bu malzemenin sistematize edilmiş şeklidir... Umumiyetle bilinmeyen husus ise, ilmin gayesinin o mevzuda idrakı geliştirmek için olduğu!..

Bir ilimde sadece malûmattar olmakla kalınan nokta, Abdülhakîm Arvasî Hazretlerinin “ilim insanın cehlini alır, ahmaklığını almaz!” buyurduğu hikmetin içine girer; ve faydasız ilimden Allah’a sığınmak şuuru, imân ölçüsüdür!..

“Kuyruğu etrafında dönen kedi hayrette; Âlim ki, hayreti yok, ne boş gayrette!”... Üstadım’ın, ilmi nisbetinde ahmak yaradılışlara her dem hatırlatılması gereken “Hayret” isimli “Noktalama”sı!..

Gerçek oluş ve sahici buluş ifade etmek gereken her mevzuda ilk önce idrak ettirilmesi şart ölçülendirmelerden biri de, İmam-ı Gazalî Hazretlerinin: “Fıkıh için ne kdar hadis bilmeli?” sualine, “bilmeyi bilecek kadar!” cevabını veriyor... Bu ölçülendirmeyi, bütün mevzulara tatbik ediniz!..

En nihayet, kitaplık çapta ele alınabilecek olan bu hususu, Hazret-i Ebubekir’in sonsuz oluşu remzedercesine belirttiği bir hikmetle noktalayalım:
-“İdrakı idrak etmek, bir ilimdir!”

Belli başlı ipuçlarını verdiğimize göre, “idraki idrak”ın hakikati ile mücerret mânâda “İslâma muhatab anlayış” davasının birbirinin aynı olduğunu bildirelim... Daha “ilim nedir?” suâlinin bile cevabını düşünmemişken; kabuk ve ezbere bilgiyle “ilim” kavramının itibar kalkanı arkasından bu meseleye yan bakanlar, meselenin hasrına aldığı mevzularla billûrlaşmasına nazaran bunun da bir ilim olduğunu anlasınlar... Ve bizim, zamanın ihtiyaçlarına nisbetle bu davanın kurucusu olduğumuzu!..

“İslâma muhatap anlayış” davasının saf fikir ve tecrit buudunu, derinliğine ve genişliğine doğru meseleler içinde ilk defa misâllendiren ben, yetişmelerinde büyük pay sahibi olduğum ham yobaz ve kaba softa tipinden ayrı ve “ilk” mânâsının verimi hâlinde benzersiz yeni idrak nesline, bu eserin mânâsını hikâye etmek borcundayım!..

İster mümin olsun, ister kâfir; el atılan her meselede, kesiksiz bir tecrit tavrıyla yürüyen her fetih ehli, büyüdükçe kendini yiyen ve ruhun önünde dize gelen aklın son takatiyle haykıracaktır: “Mutlak Fikir gerekli!”... Bu vasıflandırmanın karşılığı olan imân, fikir ve sistem mihrakının ne olduğu, ona nasıl yanaşılacağının usul ve adabı meselesi, sonrak iş!..

20 yaş ötesinde için için olgunlaşan ve günün ihtiyaçlarına nisbetle Gölge I. dönemin sesini temellendirmeye yönelerek, 1978’de Gölge II. dönemin mânâsını ifade eden bu , Akıncı Güç patlamasının başında, 1979’da bir kitapçık çapında basıldı ve Büyük Doğu Mimarı’nın tetkikine sunuldu... Ve “dünya çapında fikir” çapının kurbağa çapına nazaran henüz “larva” safhasını temsil etmesine rağmen, Büyük Doğu Mimarı’nın şu hükmüne muhatap oldu: -“Mücerret fikir istidadı tam!”

“Bütün dehâlar gençliklerinde parladılar ve bütün davalar gençler elinde yürüdü!..” Demek ki, ezbere bilgi ile fikrini hüviyetinin makyaj malzemesi gibi yanında gezdiren ve malik olmadıkları mânânın sahibi görünmeye bayılan soytarılarla gerçek bir fikir adamı arasındaki fark, en küçük çaplarda bile belli oluyor!..

Mutlak fikrin gerekliliği; “bütün fikrin gerekliliği”... Fikir, usul ve metod cihetiyle, el atılan her meselede onun özelliğine nazaran görünen “bütün fikrin gerekliliği” davası, bütün İbda külliyatına şamil mânâsıyla ve İslâm’ın vasıflandırılışını göstermesine nazaran, özelleştirilmiş ve tekele alınmış bir oluş prensibi ve esasına yükselmiştir: Bütün Fikrin Gerekliliği!..

Dikkat: “Bütün Fikrin Gerekliliği”, insan ve toplum meselelerine İslâm’ı tatbik edebilmenin, yani “İslâma muhatab anlayış”ın tüttürülmesi söz konusu olan her yerde, temel bir oluş prensibi ve temel bir esastır!..

İlk baskısı 4 ayda tükenmişken, ardından gelen eserlerde ışığı artarak kemâl hâline eren bu eserin keyfiyeti, işte bu yüzden, şu kadar sene gecikmiş olarak 2. baskıya giriyor... Şu farkla: Günün ihtiyaçlarına nisbetle ve aksiyonu temellendirme ve yönlendirme niyetine göre “İktidar- Siyaset- Eylem” mevzuunun ağırlığı içinde ele alınan ilk baskının durumuna pek ellemeyerek, 2. baskıda onu “Birinci Kısım” diye vermekte, “İkinci Kısım”da ise işin derinlik buuduna ait mücerret meseleleri ve İbda’nın diğer eserlerinde işlenen mevzularla bağlantı noktalarını göstermekteyiz!..