Süryanice, MONO TAKSO-Vasıta Sistem: 1673: MEHDÎ DERVİŞ MUHAMMED… Süryanice, FRUS METODUS-Vasıta Sistem: 784: METHAFRONO-Süryanice, “Maden”… Süryanice, QARQAFTO MYAKRO QUTNUTO-Başyücelik Devleti. (Süryanice, Şabolo Mraymo Uhdono-Başyücelik Devleti: 672: Surto-Süryanice, “Suret”; cevheri aslına taşıyan. Surette tecelli eden mânâyı, aslına bağlayan; cevher, aslındır… Süryanice, Surto-Satır. “Süreç”: 672: Surto-Süryanice, “Yazı”. Nesre; Kamer menzillerinden biridir - Kef harfi, Allah’ın Şekür ismi, Kürsî mertebesi ile ilgili… “Abdülhakîm Koltuğunu hatırla… Süryanice, Surto-Surat. Yüz: 672: Utrimque-Lâtince, “Her iki yanda. Her iki taraftan”… Berzah, Allah’ın Zât Âlemi ile, içinde yaşadığımız Âlem arasında; ve “Başyücelik Devleti”, genişliğe doğru ahlâk sisteminin en büyük kuruluşu olarak, toplum sistemi, insan ve toplum meselelerine cevap verici genişlikten bâtına geçecek hususilere kadar hepsini kuşatıcı, bu âlemle Berzah arasında bir geçit nizâmı; ipuçlarını bâtından alıp, zâhirde tecelli etmesi gereken): 783: KRİJUST-Boşnak dilinde, “Balık Pulu. Fels”. Düşünce. (İbranice, Ets Pri-Meyve ağacı: 673: Şatranc-ı Urefa’nın Yüz Kabının Toplamı… Miv: Kıl. “Şiir idrakı. İlhâm. İntiba. Prensib. Zamanın maksatlılığı, ölüm gömleği. Havl, hayal, istikbal”… Mive: Meyve… Necb-Yontma, oyma. Gerekliyi ortaya çıkarma: 2055: Mehdi Salih Mirzabeyoğlu… Davud-Kendisinde “Vücudî Hikmet ve Fütuhî Hikmet” tecelli eden Peygamber: 15: Hud-Kendisinde, “Ehadiyet sırrı” tecelli eden Peygamber… Aynı ebcedle, BD-İBDA)… TECRİS-Doğru Fikirli Etmek: 673: NAVŞO ŞDO-İbranice, “Tabut Çalma”. Bâtına çaldırma, bâtından ipuçları ile alınanı eşya ve hâdiseye tatbik ile, onu doğrulama. Herşeyde “içyüz” iştiyakı, derinleşme, fikirleştirme.
*
Süryanice, FURSO METODUS-Vasıta Sistem: 869: MEKTUBAT-Vahdet-i Şühud yolunun ve Allah Sevgilisi’ne vasıta ve O’nu kendilerinden tanıdığımız Sahabîler vasıtasından sonra, Ümmet’in en üstün ferdi İmam-ı Rabbanî Hazretleri’nin baş eseri… MEHDÎ DERVİŞ MUHAMMED: 673: TAURUS-Lâtince, “Boğa”. Anadolu’da dağ ismi, “Toros Dağları”. (Mektubat: 1868= 869: Necib Fazıl Kısakürek + Salih Mirzabeyoğlu… Sevr-Boğa. Boğa Burcu: 706: Havk-Halka denilen yuvarlak. “Boş. Sıfır. Beş. On. Nokta”… Fikir Kahramanı: 706: Aktör… Süryanice, Furso Takso: 869: Şerşonoyo-Süryanice, Temel)
*
Süryanice, MLUO MTAKSONUTO-Vasıta Sistem: 1151: MEHDÎ MUHAMMED… Lâtince, SUMME-En yüksek derece. (Ahmed-i Farukî-İmâm-ı Rabbanî: 450: Abdülhakîm - Üçışık. “Büyük ebcedle”; Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram-Li küllî Emrin Fehîm; Keremli Pirlerin Nazarlarına görünen-Her işten anlayan, her işde parmağı olan… Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram: 2777: Derviş Muhammed Semerkandi, büyük ebcedle)… Süryanice, MEN KİL-O zamandan beri: 151: TEFERRUAT-Şuuru. (Derviş Muhammed-442 mührü: 1053: Ahmed-Necib Fazıl Kısakürek… Kısakürek-Yetiştiren: 1441= 442: Salih Mirzabeyoğlu… Mehdî Muhammed: 2154: D’lo Busoro Hşabto Ananqi-Süryanice, “Mutlak Fikir Gereklilik”… Bütün Fikrin Gerekliliği: 2154: Ninum-Sümer dilinde, Bir Dokuma Tezgâhı)… Süryanice, QOMES FRİŞO FULUTİYA-Başyücelik Devleti: 151: MEDICINA LEGAL-İspanyolca, “Adlî Tıbb”. (Şer’î, ilmî, fikrî tatbik)… Süryanice, ME-N-KİL-Şimdi: 1150: GAZYUNO QESO-Süryanice, “Ölüm Odası”
*
VASITA SİSTEM. (Süryanice, Mşarro Ananqi-Mutlak Gereklilik. “Amelî: Duygu, düşünce ve iradî faaliyet. Mutlak’a bağlı, ona âitlik”: 964: Sultanuto-“Sistem”… Süryanice, Matqnonuto-Temel. “Büyük Doğu”: 964: İstibşar-Müjde alan. “İbda”… Tesniye-Vasıflandırma. Bir kelimenin iki şeye delâlet etmesi: 1964: Meşrutiyet-Bir hükümdarın başkanlığında, onu seçen meclisi ile idare edilen devlet): 651: QROBO D’HURONO-Kurtuluş Savaşı. “Sistem, mücadelenin maddî mânevî gaye ve hedefi olduğu kadar, vasıtasıdır da!”… HAYALÎ-Müsbet hayâl kabiliyeti, istikbâle sarkan zekânın özüdür: 651: MDARTO-Yeryüzü. Bütün Dünya. “Başyücelik Devleti / Yeni Dünya Düzeni”… HAN-Hükümdar: 651: HAN-Merhamet. “Allah’ın bütün isimlerini kuşatan Rahman ve Rahîm isimlerinin yansıması”… MÜTEHARİB-Harbeden, savaşan. “Gerektiği yerde gerekeni yapan”: 651: TİMAR-Bir şeyin devam ve intişarı için yapılan hizmet. “Osmanlı’da Sipahiye verilen öşrü alınacak arazi”. (Üstadım, Beklenen Nizâm hakkında: “Avrupalı’nın, ruh plânında taklide değer hiçbir kıymeti bulunmadığını meydana çıkaracak bir nizam!” dediği… Ruh plânında taklide değer hiçbir kıymeti bulunmadığı: Doğrudan ve derinden şâhidi olduğum dava… Herşey, ama herşey, “olmuş, olan ve olacak olan” keşif ve icâdlar, zamanın maksatlılığına tâbi, gerçekleşmeden önce “mümkün olma özelliğiyle var” olanlardır; neticede Allah Sevgilisi yoluna, O’na ve Yaratan’a bağlanacak olan… Hadîs: “Hikmet, müminin yitik malıdır; nerede bulursa alır!”; bütün keşif ve icâdlar, fayda anlayışı İslâm, ehl-i ile kapılacak olan… İstikbâlin, bir tasavvur ve gelecek hakkında oradan “kapma-çalma” olması, bunun Hâlihazır’a âit oluşu gibi, bir ganimet hakkı olarak anlaşılması gereken dava, yine Üstadım’ın “Beklenen nizam”ından: “Ve mevcut Garb bilgilerini maharetle çalacak ve ehliyetlilere mal edecek bir Nizâm!”; ehliyetlilerin tasarruf edecekleri… Batı’nın hayran kaldığı “İslâm’da Vakıf” müessesesi de, kıymetini bilmediğimiz değerin, oradan öğrenilişi gibi; ve Büyük Doğu’nun uyardığı… Bütün bir “İdeolocya” manzumesine sirayet eden mânâsının çerçevelenişi, “Adlî Tıbb”a yakışır olarak, Abdullah Kiracı’dan… Bir iktibasla başlıyor ve devam ediyor: “Osmanlı İmparatorluğu devrinde pek büyük bir inkişafa mazhar olan vakıflar sayesinde, bir adam vakıf bir evde doğar, vakıf bir beşikte uyur, vakıf mallarından yer-içer, vakıf kitablardan okur, vakıf bir mektebte hocalık eder, vakıf idâresinden ücretini alır, öldüğü zaman vakıf bir tabuta konur ve vakıf bir mezarlığa gömülür!”… Son dönemin en önemli vakıf tarihçilerinden olan Nazif Öztürk, bunları söylerken, Osmanlı şehir ve ziraî alanlarının kahir ekseriyetinin niçin devlette olduğuna ve o şekilde tutulduğuna, vakıfların önünün DEVLET tarafından niçin bu kadar açıldığına –Hukuk mevzuu!– girmemektedir. Veya sürekli söylenegelen TİMAR sistemi ve bu sistemdeki bozulmanın Osmanlı’yı büyük sıkıntıya soktuğu tesbitine derin bir neşter vurmamaktadır; zira tımar arazileri, bir çeşit “irsadî-Mükafat, gözetleme ve denetleme, hazır ve âmade kılma” vakıfları olduklarından, timar sistemi aslında vakıflardan ayrı düşünülemeyecek bir vakıadır. (…) Elbette vakıf meselesi, içtimaî gaye gözeterek, fertlerin Allah rızasını için kurdukları kurumlarla alâkalıdır. Yukarıdaki izâhımız ise, vakıfların sanıldığından çok daha geniş ve derin bir tesir sahasına sahib olduğunu göstermek için… Bir yazımızda da belirttiğimiz gibi, Resûlullah (S.A.V.) devrinde fethedilen Arabistan yarımadası hariç, bütün İslâm topraklarının “vakıf” kabul edildiğini hatırladığımızda, Müslüman idarecilerin Devlet ve Toprak ilişkisine nasıl baktığı daha iyi anlaşılır. “Din ü Devlet”in şahsında cisimleştiği Müslüman idareci –yâni son tahlilde Halife–, İslâm topraklarını kendi malı değil, vakıf malı gibi bir emanet görür ve bütün düzeni bu anlayış üzerine inşaya çalışır. Halifeden sonra Padişah, emir, sultan vesaire.)
*
Süryanice, FURSO ŞBİLO-Vasıta Sistem: 700: ZEL harfinin ebcedi; bu harf, Allah’ın “Müzill-Zelil kılan” ismi, Hayvanlar (Beden) mertebesi, Kamer menzillerinden Sa’du’l Suûd’a işaret eder; Derece almak. Mübarek. Mübarek yıldızlara. (Cilve-i Ehadiyet-Allah’ın isimlerinin ve birliğinin her bir şeyde, o şeyi benzersiz kılarak görünmesi. “Allah’ın Hayat sıfatı, suya işledi ve herşey sudan yaratıldı; bu mânâda, herşey, kendi derecesinde canlı. Hayvaniyet mertebesi, insanın ona erişinde, nefsi tam teslim ve iradesi Allah’ın iradesi olmuş insanın mertebesidir; bu mertebenin velâyeti, İdris Aleyhisselâm mizacı üzredir. Bu mertebenin Kamer menzilleri karşılığı, maddeyi de içine almakla, Ehadiyet tecellisi oluşunu gösteriyor: 467: Teseccüd-Secde hâli. “Namazda bitkiyi temsil”… Menazil-i Kamer-Kamer menzilleri: 467: Nevati-Gemiciler… Üsvet-Beraberlik. Halka reis olmak. Sadık arkadaş. Mânevî tabib. Numune ve örnek: 467: Vacib ve zorunlu olmak. Hak etmek… Hikmet-Bilgi içe doğru olursa hikmet, dışa doğru olursa ilim adını alır. Sır: 1467: Mektub-Yazı. Yazılı şey. Kurbanlık nefs. Kader. “Münşeat”… Tenciye-Kurtarma: 467: Netice-Son. Gaye. Döl, evlâd… Zel-Ezel ve zelil, zelil ve dünya hayatı. Allah’ı bilmek için, uzağa atıldık; O’nun marifetine erme esasiyle: 1732: Abdülhakîm Koltuğu. “Arş altı sema tabakası Kürsî”… Taht-Alt: 400: Te harfinin ebcedi; bu harf, Allah’ın “Kaabid-Kısıcı, sıkıcı, kısaltıcı” ismi, “Zıtlar denilen dört unsur: Ateş, toprak, hava ve su”nun kendisinden yapıldığı ilk madde nuru Esir mertebesi ve Kamer menzillerinden “Kalb” ile ilgilidir; zahiri “Hasse-Duyular” âlemine, bâtını mânevî âleme bakan… Kâinatta her şeyin kendisinden yapıldığı 4 unsurda “Ateş”, Esir’in temsilcisi; ve kırmızı renk, Yaradan’ın tuğra ismi Allah’ın nurundan… Üstad-Her işden anlayan. Her işde parmağı olan. “İslâma muhatab anlayışı billûrlaştıran: 1466: Mehdî Muhammed Mirzabeyoğlu)
*
Süryanice, FURSO TUKOS-Vasıta Sistem: 824: OTVOTO-Harfler arası. “Sızan. Ahenk. Anlayış ve Kâinat’ta hiçbir boşluk olmayışı” hatırlatmalı; Kürsî’den yansıyan ahenk hakikati ile, “vasıta sistem” arasındaki ilgiyi, tekrardan… Süryanice, DAFRONO MELTO-Fiil cini. Gizli fiil: 824: SARTON-Yengeç. Bir Kamer menzili; Hemze, Allah’ın “Mübdi’-Güzel Yaratan” ismi, İlk Kalem mertebesi ile ilgili… Arnavutça, Gaffure: Yengeç… Yengeç Burcu, unsuru Su, tabiatı Soğuk-Nemli, türü Önemli-Hareketli, yıldızı Ay, vücutta tesir yeri Göğüs-Batn, karın bölgesi, cinsiyeti Dişi, simya’da “Deberan-Tahavvül, değişme” safhası… Uhdiyye-Allah rızası için kesilen kurban: 824: DAHIYE-Nahiye - Hek’a da denilen Kamer menzili… “Hek’a-Atın göğsü üzerindeki etli kısım, daire”; bu menzil, Hı harfi, Allah’ın “Hakîm-Herşeyi yerli yerince eden” ismi ve “Şekil-Suret” mertebesiyle ilgilidir.
*
Süryanice, FURSO SULTONUTO-Vasıta Sistem: 1316: BOĞAZ KÖPRÜSÜ-Karşı yakaya geçiren. (Abr-Sudan veya başka yerden geçmek. Söylemeden bir şeyi düşünmek. Yaş akıtmak. Gözyaşı. Rüyâ tâbir etmek: 272: Sahur-Gece uyanıklığı, uykusuzluk. Ayın etrafındaki hâle. Yeryüzünün gölgesi. “Gölge, aslın delilidir”… Engar-Sanma. Şübhelenme. Eksik kalan iş: 272: Seraya-Düşman üzerinde yollanan asker. “Veli sözü: Güzel söz, Allah’ın bir kısım askeridir ki, yardıma ihtiyacı olanların imdadına yetişir!”… Berf-Kar. Güzel söz. Asker: 1281: Naka-i Salih-Salih Aleyhisselâm’ın mucizesi. “Fütuhî hikmet”… Tabir-İz sürme. İfâde. Anlatma. Rüya yorma. Herhangi bir şeyden veya hâdiseden hak ve faydalı mânâya geçmek: 702: Esir-Te harfinin mertebesi, Kamer menzillerinden Kalb ile ilgilidir… Teber-Balta. Derin kesen, derinleşen: 602: Derviş Muhammed… Te’bir-Ağaçları aşılama. “İslâma muhatab anlayış”: 1612: Derviş Muhammed)… VERİK-Gür sakallı adam. Sık yapraklı ağaç: 316: MÜREVVA-Aklı, fikri yerinde kişi… MÜSAYERE-Birine yol arkadaşı olma: 316: NEVRES-Yeni yetişmiş, yeni yetişen, yeni biten. Genç, taze. “BD-İBDA”… VERAKÎ-Güvercinler. “Yakınlar, gözcülük edenler”: 317: HEBRAKÎ-Demirci. Yabanî öküz. (Zı harfi, Allah’ın Azîz ismi, “Madenler-Kan, maden ocağı, bir keyfiyetin bol olduğu yer, pîr” mertebesi, Kamer menzillerinden “Sa’du’z Zabih-Boğazlayan, kesen, kurban kesen, yakınlık” ile ilgili… “Deberan-Çözülme, değişim, tahavvül” menzili; Ayn harfi, Allah’ın Bâtın ismi, Heba mertebesi ile ilgilidir… Deberan: Boğa Burcu’nda yer alan 5 yıldız… Metalun-Maden: 3525: Şehîd Taha Cizro + Seyyid Fehim Arvasî + Seyyid Abdülhakîm Arvasî “Üçışık” + Necib Fazıl Kısakürek + Salih Mirzabeyoğlu… Süryanice, Hato Hfuğyo-Yeni Devir: 1525: Mcisuto-Süryanice, “Cin  Hastalığı-Gizli Hastalık”; doğumla başlayan ölüm gömleği… Veba-Sirayet eden, sarî, iyileşmez hastalık: 7: İbda’… Süryanice, Mzadqonuto-Beraet. Temize çıkma: 525: Ulethisi-Zulu kabilesi dili, “Marul-Yeşillik. Deniz. Karanlık. Hayal. Allah için, Allah aşkına”… Beraat-Benzerlerinden üstün. Yegane. Haşmet. Metanet. İlim ve irfanda, her işden anlayan: 673: Mehdî Derviş Muhammed… Yevmiye: Marulun göbek yapraklarından olmak isterdim!)
*
Süryanice, FRUS SULTANUTO-Vasıta Sistem: 1310: MANZUR-U Nazar-ı Piran-ı Kiram / Lİ Külli Emrin Fehîm… Kıpçak dilinde, DÜŞ-Rüyâ, hayâl: 310: DÜŞ-Kıpçak dilinde, “Düşmek. Tüş”… Kıpçak dilinde, DUŞ-Buluşmak. Tesadüf etmek. Rast gelme. “Doğru”: 310: DÜŞ-Kıpçak dilinde, “Halletmek. Gerçeklenmek. Suretini bulmak”… Süryanice, ŞDO-Nefyetmek. Reddetmek. Dışta bırakmak. “Salih Aleyhisselâm’da tecelli eden hikmet; başkasının nefsiyle ilgilenmekten rahat bulur!” Rahat, nefyederken davasını isbat ile, faydalı olan tarafını almak: 310: ŞDO-Süryanice, “Çalmak”; çalınan, galibine tâbi olan… Süryanice, MQARBONO-Takdim etme. “Kaptan Kusto Müslüman / Dünya Çapında Bir Hâdise”: 310: ŞDO-Süryanice, “Dökmek”… Lâtince, MATER-Anne: 1642: GRİMO SEBRO ANANQİ-Mutlak Fikir Gerekli.
 
ANNE
(MUTLAK FİKRİN GEREKLİLİĞİ)
 
LEVHA: 20 Kasım 1988… NAZİF Keskin, benim “Bütün Fikrin Gerekliliği” isimli eserimi ilk çıktığında okuduğu gibi, ondan aldığı notları, parçaları ve fotokopileri, bugün hâlâ anlatmakta, yaymakta ve göstermekte imiş… Yine onu okuyormuş… Kendisi böyle dediği gibi, gıyabında da böyle deniyor!
*
NAZİF KESKİN. (Nazif: Temiz kimse. Nazik): 1205: SEFİNE-Gemi. Nefs. Çeşitli mevzuları içine alan kitab. Güney yarımküresinde “Şira-ül Yemanî” denilen, Semanın en parlak yıldızı. (Sefinet-ül Evliya-Evliyalar Gemisi: 1729: Direktif-Talimat vermek… Sefine-i Evliya-Evliyalar Gemisi: 1054: Cin-Gizli… Dünya Çapında Bir Hadise-Takdim yazımın alt başlığı: 1053: Ahmed-Allah Sevgilisi’nin, İmam-ı Rabbanî Hazretleri’nin, Üstadım’ın küçük ismi… Derviş Muhammed-442 mührü: 1054: Mehdî Salih Mirzabeyoğlu… Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram-Hüseyin Vassaf Halvetî isimli zamanın arifleri sırasında bir zâtın hazırladığı “Sefinetü’l Evliya” isimli eserinde, bizzat ona kendi konuşan Esseyyid Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin üç kaşlı ve mühür olarak da kullandığı yüzükteki yazı; Keremli Pirlerin Nazarlarına Görünen: 2777: Derviş Muhammed Semerkandî. “Büyük Ebcedle”… Keştî-i Evliya-Evliyalar Gemisi: 779: İzzet Mirzabeyoğlu… Esseyyid Abdülhakîm Arvasî “Üçışık” + Necib Fazıl Kısakürek: 1983: İzzet Mirzabeyoğlu… Süryanice, Mtahmo Masloronuto Ananqi-Mutlak Fikrin Gerekliliği: 1983: Osyuto Kindit-Süryanice, Adlî Tıbb)
*
MUHAMMED. (S.A.V.)-Allah Sevgilisi’nin tuğra ismi. “Vahye Muhatab”: 2092: MŞARRO HEGYONO ANANQİ-Mutlak Fikir Gereklilik. (Kur’an: Allah tarafından, Allah Resûlü’ne, melek Cebrail Aleyhisselâm vasıtası ile, –yâni Vahy ile– gönderilen kitab… Vahy-i Semavî: Beşer düşüncesinin yapmasına imkân olmayan, Allah tarafından melekle gönderilen vahy… Vahy-i Mahz: Kuvvetle sarih mertebede olan vahy olup, içinde Allah’ın bildirdiğinden başka bir şey katılmamış vahy… Vahy-i sarihi: Hem sözü, hem mânâsı, tam vahy olan; âyetler ve kudsî hadîsler gibi. Resûl-ü Ekrem, burada tam tebliğ edendir)… Süryanice, MŞARRO HEMŞO ANANQİ-Mutlak Fikir Gereklilik: 1076: SAHABÎ-Allah’a, Resûlü’nün bildirdiği, yaptığı ve gösterdiği yoldan, bizzat O’nu görerek ve ardından gelenlere Hadîs ve Sünnet vasıtasını nakledenler… Ümmetlik vasfa sahib Büyük Sahabîlerin İctihad Birliği: İcma-ı Ümmet… “Şeriat zahirî akıldır, Bâtın yolu dahilî Şeriat” hakikatiyle, “Bâtın hissesiyle zahirde” ve “Zâhir hissesiyle bâtında” görünenler: Mezheb imâmları ve Fakihler ile, Bâtın kahramanı veliler… Bâtın yolunun en büyük kahramanı İmam-ı Rabbanî Hazretleri: “Biz Sahabî’ye göre, ona yaklaşmak isteyen gölge mesabesindeyiz; çünkü onlar Nuru, Nurun sahibinden aldılar!”… Yine o: “En büyük veli, en küçük sahabinin atının ayağındaki toz olamaz!”… Bütün tarikatler Hazret-i Ali’ye, en hususisi de Hazret-i Ebubekir Sıddıyk’a (R.A.) çıkar… Dünya devam ettikçe, Şeriatteki gizlilikleri açık edecek yol, bâtından… Kur’an: 351: Rafî: Allah’ın “Yüksek derecelere erdiren” mânâsında 99 güzel isminden biri; Vav harfi, “Yüksek Dereceler” mertebesi ve Kamer menzillerinden “Rişâ-Balık karnı menzili. Kuyudan su çekmekte kullanılan urgan” ile ilgili… Süryanice, Taşi Lo Metmallono-Gizli Sır: 351: Rişo Romo Malkuto-Süryanice, Başyücelik Devleti)… ÜMMAN-Emin kimse, emniyetli kişi: 1092: SEYYİD ABDÜLHAKÎM ARVASÎ + SEYYİD FEHİM ARVASİ… Aynı ebcedle, BEK’: Karşılayıp İstikbâl etmek. Uzatmak; Allah Sevgilisi’nin Ahlâk ve işaretlerinin zenginliğini gösteren tecelliler zamanını.
*
Süryanice, MTAHMO HEGYONO ANANQİ-Mutlak Fikir Gerekli: 1740: MÜTEFEKKİR-Hey’et-i umumiyesi  ile İslâm’a bağlı, tefekkür eden… SÜMR-Mal. (Ni’me: Mal. Sanat): 740: TE’SİR-Ateşi alevlendirme. Kıymet ve değer koyma. Narh koyma. (Narh: 259: Mescoyo Qonuno-Süryanice, Vasıta Sistem… Esseyyid Abdülhakîm-Arvasî: 259: Mihre-İbranice, “Maden Ocağı”. Maden kuyusu. Pîr)… TENASUR-Yardımlaşma. Haberler birbirini teyid etme: 1740: MUHAMMES-Beş. Beş katlı. Beşlenmiş. (Hamse-Beş. Sıfır. Bomboş: 705: Habnâme-Rüyâ kitabı… Hadîs: Rüyalar, Allah’ın insana uykuda söylediği kelimelerdir!)… TEFERRÜS-Ferasetle bir şeyi kestirmek. Bir şeyi isabetli olarak idrak etmek ve anlamak. Zannetmek. “Kulluk icâbı”. (İmâm-ı Rabbanî Hazretleri: “Akla âit işler “hasse-duyu organları” ile anlaşılamadığı gibi, Kur’an’ın hükümleri de yalnız akıl ile anlaşılamaz. Şeriat, bedahetlerdir, akıl kâfi gelmiyor. Bu yüzden ulema, en basit işde bile ihtilâfa düşüyor!”… İhtilâf ve şübhe, akıldan!): 740: TARTACESRO BCİRO YALDO NOS-O DMİRO FRUTATİS-Süryanice, “12 Sığır yavrusundan biri, mucize beyanıdır”; Rüyâ’da Said-i Nursî ismiyle okuduğum yazı, onun yazısı… İNSAN SURESİ, 11 âyeti. “Meâl: Allah da onları o günün kötülüğünden korur, parlaklığa ve sevince eriştirir”: 3740= 743: DERVİŞ MUHAMMED SEMERKANDİ-442 mührü.
*
KÜN-“Ol” emri. Arş’ta tecelli eden Allah’ın emri. “Göreni gördüren, isteyeni isteten O”: 1070: MŞARRO SİLO ANANQİ-Süryanice, “Mutlak Fikir Gereklilik”. Her nakışta bu mânâ… MÜEKKİD-Te’kid eden, sağlamlaştıran, tekrar eden, doğrulayan: 1069= 70: BÜYÜK DOĞU-İBDA… Süryanice, MTAHMO HAVNO ANANQİ: Mutlak Fikir Gerekli: 683: BİN DÖRTYÜZ-Hicrî sene.
*
Süryanice, MŞARRO MELTO ANANQİ-Mutlak Fikir Gereklilik: 1441: TAHATTÜM-Allah’ın ariflerin gönlüne koyduğu işaret. Hatem, yüzük takınmak… KIRNAS-Doğan kuşunun avının ardınca gitmesi: 441: MİRAR-Defalar, kerreler. “İd”… TELEBBÜT-Mustarib olmak, acı çekmek: 441: VİLADET-Doğmak, doğurmak… DAHM-İri, kocaman cüsseli: 1440= 441: NECİB Fazıl Kısakürek… TESLİS-Üçleme: 1441: SALİH Mirzabeyoğlu.
*
Süryanice, GRİMO YADUCTONUTO ANANQİ-Mutlak Fikir Gerekli… “Mutlaka: Mutlak’a âit olan”: 2265= 267: MUAVVEZETAN-Kur’an’ın son iki sûresi, Felâk ve Nas… Süryanice, RENYO-Düşünen: 1266: ŞERİF MUAMMER MİRZABEYOĞLU. (Levha: 11 Ekim 1988… “…” Babama fikrî birşey anlatıyorum ve muhtemel muhalefetini peşinen kırmak ister bir şekilde, “Yâni iş dönüp dolaşıp Bütün Fikrin Gerekliliği davasına çıkıyor, bunu anlıyor musun?” diyorum… Babam beklemediğim bir uysallık ve tâbiyet ile ve güleryüzlü bir şekilde cevab veriyor: “Tabiî oğlum! Bu baban öyle bir Rum ki; hep bunu anlatıyorum!”… Hep “Bütün Fikrin Gerekliliğini” anlatıyormuş!)… RUMÎ: ANADOLULU… ŞAMÎ, RUMÎ: Batı… Süryanice, D’LO BUSORO HŞABTO-Mutlak Fikrin Gerekliliği: 1154: MEHDÎ MUHAMMED.
 
ÜMİD
(ŞATRANC-I UREFA’DAN)
 
Şatranc-ı Urefa’nın 42. Kabı, ÜMİD-Emel. Arzu. Dilek. Rica: 55: BLOQU-Süryanice, “Buluşma”. İstikbâl’den kat’ edilen. (Bek’: İstikbâl edilen, karşılanan, hâlihazır)… Boşnak dilinde, MUHA-Sinek. “Anter”. (Süryanice, Antar-Kıl dökmek. “Meyve toplamak”: 652: A’sa el-Mehdiyye-Arabça, “Mehdiye âit ve müteallik”… Musa Anter-Rüya’da gördüğüm bir sahabînin ismi: 874: İbda-Birisine kâr tamamen kendisine kalmak üzere sermaye vermek): 55: MUCİB: İcâbet eden. Cevab veren. Sebeb kabul eden. “Duaları kabul eden mânâsında Allah’ın 99 güzel isminden biri”…
*
İtalyanca, SPERANZA-Ümid. (İtalyanca, Morale-Ümid: 282: Morale-Ahlâkî. Ruhî. Manevî. An’anevî… Şair, gözü açık rüya gören; düşünerek bulan ve hissederek söyleyen… Avrupa’nın buhranını 1800’lü yıllarda haber veren büyük Fransız şairi Baudelaire, melankolik bir dille şöyle der: “Ey her engelde tökezleyen ihtiyar at!”… Hayâl kuvveti zayıflamış… Üstadım’ın hülâsa hâlinde aktardığı İngiliz tarihçi Toynbee’nin sözü: “İstikbâl İslâmındır, denenmemiş bir o var!”… Fransızca, Melancolie-Melankoli. Hüzün. Karamsarlık. Karamsar düşünce ve davranış. “Burçlar ilgisinde orta yaş, Melankoli ve rengi siyah: Siyah, İstikbâl”. Hüzün ve keder, dünyayı bir gurbetlik olarak gören için, İstikbâli ümidle ifadelendirir; yâni İslâm nazarında: 1175= 176: Derviş Muhammed-332 mührü. “Büyük Ebced”… İstikbâl İslamındır” tezimin senedi… Boşnak dilinde, Melanholija-Hüzün: 184: Abdülhakîm… Ümid-İstikbâl. “Mâzi ve İstikbâl, içyüzde ândadır; bir ânda yaşıyoruz, devam eden o ân da, halihazırdadır; Varise ısmarlanan. Allah’tan ümid kesilmez sözü, her ân O’nun huzurunda olan için başka, avamın sırasında savsaklama ve zordan kaçma bahanesi için kullanması başkadır”: 55: Necb: Üstadım. Yontan, oyan… Dünya Çapında Bir Hadise-Üstadım’ın “İstikbâl İslâmındır” tezim için verdiği Takdim ediliş yazımın alt başlığı: 1054: Derviş Muhammed-442 mührü… Derviş Muhammed-Üstadım’ın rüyası: 612: Sehel Yaşar-İbranice, “Ortak Akıl”. Onun rüyayı tâbiri ona, benim tâbirim bana… Fransızca, Esprit-Espri’den; ruhî, akıl, düşünce, düşünce tarzı, seciye, karakter, nükte, incelik, cin: 673: Rüyâ Tabir Etmek... Tecris-Doğru fikirli etmek: 673: Mehdî Derviş Muhammed): 322: SFİQO ZABNO-Süryanice, “Bomboş Devir”. Fırsat ve fetih devri… İZZET-Gözbebeği. Allah’ın, zelil iken kavi ve kuvvetli kıldığı. (El-Muiz: Allah’ın “İzzet verici” mânâsında 99 güzel isminden biridir): 322: ARD HSJME-Arnavutça, “Gelecek”. İstikbâl.
*
Arabça, MİN NAFİZETİ VECDİ-Vecdimin Penceresinden. (Üstadım’ın, “Uykusuz İnsan” ve “Pırıltı” isimli küçük çerçeveler içinde neşrettiği hikmetlerin genel çerçevesi de hatırda!): 1344: GRİMO HAVNO ANANQİ-Süryanice, “Mutlak Fikir Gerekli”… İMÂM-I RABBANÎ. (Ahmedî Farukî: 450: Abdülhakîm-Arvasî “Üçışık”, büyük ebcedle… Mehdi’yi Hamil 10 Süvari’nin, birinci ve onuncusu): 345: MÜFEKKİRE-Düşünce gücü ve kuvveti… Arnavutça, SHAPRESRESOJ-Ümid etmek. “Üstadım”: 345 AŞMAC, Süryanice, “Haber Vermek”… BİN DOKUZYÜZ ELLİ-Doğum tarihim: 1345: METHAŞBONUTO GABRO-Süryanice, “Fikir Kahramanı”
*
Fransızca, ESPOIR-Ümid: 279: CERISE-Fransızca, “Kiraz”. (Levha: 20 Mart 1986… Üstad’ı görüyorum… Sonra biri bana, “Senin yatağın çekirdek dolu!” diyor… Yataktan kalkmışım ve çekirdek de kabak çekirdeği… Sonra, “Üstad da öyle dedi!” diyor… Levha: 4 Eylül 1989… Bostancı’daki ev… Geniş bir salon… Beton zemin, kiraz çekirdekleri ve kiraz lekeleriyle kirlenmiş… Kiraz-Kırmızı renkli küçük meyve. “Kırmızı renk”, Merih yıldızının sembolü ve ism-i Celâl olan Allah isminin nurundandır; bu bakımdan kırmızıya, celâliye denir”: 238: Râble-Fransızca, “Sırt. Arka”. İstikbâl… Süryanice, Lebo D’zarco-Çekirdek: 260: Sıddikûn-Rüyâ Meleği… Kerrubî-Meleklerin büyüğü: 238: İstiaze-“Euzu Besmele” okuyarak Allah’a sığınmak… Levha: 24 Şubat 1988… Parmaklarımla saya saya “Bismillah” çekiyorum ve 240’a tamamlıyorum… Kürk-Kızıl, kırmızı, ahmer: 240: K.K.M-Kaptan Kusto Müslüman. Noktalı harflerle, Kaptan Kusto Müslüman: 302: Derviş Muhammed. “Noktalı Harflerle”… Arnavutça, Forcoj-Pekiştirmek, sağlamlaştırmak, sabitlemek: 1302: Mirzabeyoğlu
*
Boşnak dilinde, NADA-Ümid: 56: WHO AM I?-İngilizce, “Ben Kimim?”. (Duayı Fiili: İstenilen şeyin sebeblerini yerine getirmeye çalışmak. Duayı icrada aramak… Dua: 1076: Mşarro Hemso Ananqi-Süryanice, “Mutlak Fikir Gerekli”… Süryanice, Sukoyo-Ümid: 188: Muhsan-Akıl. Rüşde ermek. İslâm. Hürriyet… Yakub-Kendisinde “Ruhî” hikmet tecelli eden Peygamber: 188: Besase-Göz. “İdrak”… Hısas-Hisseler. Paylar. Nasibler. Kıssadan alınan paylar: 188: Hıkf-Kumun bir yere toplanıp yığılması… Kumî-Kalkmak: 2154: Bütün Fikrin Gerekliliği… Ruhî hikmet: Bu âlemin aslı olan fiiller, işler, oluşlar, Allah’ın fiillerinin gölgesidir ve gölge, galibine tâbidir. İtaat, fiilin aynı olduğuna göre, “din-amel-yol”, insanın yaptığı, yapılan, onda Allah’ın yarattığıdır. Rahmanî hikmeti hatırla: Ayetle sabit olduğu üzere, Allah kulunun kendisine ulaşan duasını, nefsine vacib kılar ve yaratır. Allah, Kur’ân’da, “Biz Meryem’in oğlu İsâ’yı geçen peygamberlere halef kıldık ve ona İncil’i verdik. Ona uyanların kalblerinde şefkat ve merhameti ve üzerlerine farz kılmadığımız hâlde ancak Allah rızasını istedikleri için kendileri tarafından uygunlaştırılan Rahbaniyeti yarattık. Böyle olunca, onlardan imân edenlere karşılıklarını verdik” buyuruyor… Muhyiddin-i Arabî Hazretleri: “Halkın uygunlaştırdığı bu dinler-yollar, öyle hüküm ve usullerdir ki, Resûlün gizlisidir; ve onlarla olan hikmet ve açık maslahat, Dinler’de aranan İlâhi maksada uygun düştü. Allah, bu usulleri ve işleri, onların üzerlerine farz kılmadığı hâlde, kendi tarafından konulan hükümlere itibar ettiği gibi, onları da muteber kıldı. Kendisiyle onların kalbleri arasında Rahmet ve inayet kapısını açtı!”… Süryanice, Grimo Hemso Ananqi-Mutlak Fikir Gerekli: 1485: Tevsit: Birini araya koyma, vasıta etmek… Hetf-Fısıldamak. Bir şeyi gizlice hatırlamak. Seslenmek: 485: Ebu Bekir Muhammed bin Ali-Muhyiddin-i Arabî. “İhya eden tâbirci”… Tazî-Arablar. “Tabirciler, iz sürenler” demek: 1417: Necib Fazıl Kısakürek… Kaptan Gusto Müslüman-Üstadım’ın takdimi: 485: Kaptan Mirzabeyoğlu… Süryanice, Hdonoit-Müstesna olarak: 486: Derviş Muhammed-442 mührü.)
 

Baran Dergisi 514. Sayı