Siyonist İsrail rejiminin Müslümanların ilk kıblesine, mübarek Ramazan ayını bile dinlemeden vahşice saldırması, Yahudileştirmesi ve ibadete izin vermemesi, başta Filistinliler olmak üzere İslam aleminin kanayan bir yarası haline geldi. İslam ülkeleri liderlerinin ortak bir tavır sergilemekten aciz kalması ise bu amansız acının farklı bir boyutu... Mescid-i Aksa'nın korunması ile alakalı Mardin Artuklu Üniversitesi İslâmi İlimler Fakültesi İslam Şeriatı Mekasıdı Hocası Prof. Dr. Vasfî Aşur Ebu Zeyd bir fetva yayınladı.
Ebu Zeyd'in fetvasının tamamı şu şekilde;
Hamd Allah’a, salat ve selam Rasulullaha, ehl-i beyt ve ashabının ve O’nu dost edinenlerin üzerine olsun;
Mescid-i Aksa, Müslümanların inancında iki kıbleden ilki, iki kutsal mescitten sonra gelen üçüncü ve Mescid-i Haram'dan sonra inşa edilen ikinci mescit olup Resûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem efendimizin İsrâ yolculuğunun sonudur ve miraç yolculuğunun da başlangıcıdır. Oraya seyahat etmek normal şartlarda dahi Şeriatın gerektirdiği hususlardan biridir. Nitekim Buhâri ve Müslim’in Ebû Hureyre’den rivayet ettiğine göre Rasulullah Sallalahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: (İbadet için) sadece (şu) üç mescide yolculuk yapılır: Mescid-i Haram, Mescid-i Nebî ve Mescîd-i Aksa. (Sahîh-i Buhârî,1189; Sahîh-i Müslim,1397)
Mescid-i Aksa'nın onlarca yıldır durumu, Siyonist işgali altında Yahudileştirmeye, zamansal ve mekansal bölünmeye maruz kalması ve özellikle mübarek Ramazan ayında yaygın saygısızlıklarla karşı karşıya kalmasıdır. Bu da oraya yolculuk etmeyi bu gelişmelerle uyumlu olarak özel bir şer’î hüküm haline getirmektedir.
Her yıl ramazan ayında Siyonist çeteler, din otoritesi olarak dinleyicilerinin kendilerine uymasını sağlamak için hahamların önderliğinde kendi Tevrat ritüellerini uyguluyor ve bu ritüellerle Mescid-i Aksa’nın avlusunda Müslümanlara yönelik çeşitli saldırılar gerçekleştiriyorlar. Erkek olsun kadın olsun murabıtlar, bir Müslümanın Müslüman kardeşi için asla razı olamayacağı aşağılamalara ve saldırılara maruz kalıyor. Önceki Ramazanlarda bu saldırılar artarak devam etti. Bu durum Aksa Tufanı’na kadar irtifasını korudu. Bu Ramazan’da da Siyonistler Mescid-i Aksa’nın kapılarını kapatacaklarını duyurdular.
Dolayısıyla, Filistin dışından veya içinden Mescid-i Aksa'ya gitmek, oraya gidebilen her Müslüman için şer’î bir zorunluluktur. Bu saldırılara karşı koymak ve önlemek için Filistin içinden gitmek bu sorumluluk noktasında daha kuvvetlidir. Mübarek Mescid-i Aksa da dahil olmak üzere, kutsallarını korumak, savunmak ve onlar için vâki olan veya beklenen, yakın veya gelecekteki her türlü zararı defetmek Müslümanların görevidir. Buradaki şer’î yükümlülük kurumlar, hükümetler ve bireyler için aynı şekilde ortaya çıkmaktadır.
Müslümanların Kudüs-ü Şerif ve Mescid-i Aksa'daki kardeşlerine destek olmalarının şer’î zorunluluğu, Kur'an ve Sünnet'te onlarca şer’î nassla teyit edilmiştir. Buna, mekânın bir özelliği yani kutsal şeylerin varlığı da eklenirse, bunun farziyetinin şer’î hükmü açık, kesin ve kaçınılmaz hale gelir. Dolayısıyla Mescid-i Aksa'yı saldırılardan korumak ve ona yapılan saldırıları önlemek için özellikle günümüzde oraya yolculuk etmek, Kudüs-ü Şerif halkı ve onlara yakınlıkları nispetinde diğer müslümanlar için en farz şer’î görevlerden biridir. Allah en iyisini bilendir.