Haberleri takib ederken Suriye’de bir İran insansız hava aracının, İsrail savunma kuvvetleri tarafından vurularak düşürüldüğünü gördüm. İsrail, bununla da kalmadı, Suriye topraklarına saldırılarını devam ettirerek rejim bölgelerini bombaladı. Sanıyorum ki, vurdukları yerler yüksek oranda askerî hedefler. Tüm bunlar yaşanırken Suriye savunma kuvvetleri de bir İsrail savaş uçağını düşürdü.

İsrail Suriye’de ABD’yi takip ediyor. En yakın dostu ve müttefiki ABD ile birlikte hareket ediyor. Saldırıları ise kendi topraklarının ihlal edildiği ve kendisine saldırılar yapıldığı bahanesiyle yapıyor. Biliyorsunuz ki Suriye hükümeti İsrail’e ne insansız hava aracıyla ne de başka bir enstrümanla herhangi bir saldırı gerçekleştirmemiştir. İsrail bunu sadece bahane olarak kullanıyor.

ABD uzun yıllardır bölgeye müdahalelerde bulunuyor. Suriye’de de yıllardır hemen hemen her gün bombalama yapıyor ve insanları öldürüyor. Suriye ise emperyalist ve Siyonistlerin bu saldırılarına karşı kendisini müdafaa etmeye çalışıyor. Şartlar her geçen gün daha da zorlaşıyor ve ortalık daha da karışıyor.

Suriye’de hadiseler, muhaliflerin, haklarını aramak, Esad rejimine son vermek ve demokrasi için gösteriler yapmak için sokaklara çıkmasıyla başlamıştı. Eylemler uzadıkça dış müdahaleye açık bir ortam oluştu. İlk olarak Suudi Arabistan, ardından ise Amerika ve İsrail ajanları ülkeye girdi. Cennete gitmek için cihad eden Müslümanları manipüle etmeye başladılar. Ne yazık ki, birçoğu samimi olan bu Müslümanlar yanlış hedeflere yönlendirilerek kurban edildiler. Oysaki Müslümanların gerçek düşmanının kim olduğu apaçık ortadaydı ve bu düşmanlar hedef alınabilirdi. Kimden bahsettiğim malûm; İslâm’ın ve Müslümanların gerçek düşmanı Siyonistler ve emperyalistlerdir.

Bundan sonra çatışmalar daha da artarak devam mı edecek? Irkçı kriminal terörist devletler, şimdi de Kürtleri himayeleri altına almak vasıtasıyla bir takım planlar yapıyorlar. Uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Suriye’ye yerleşiyor, toprakları işgal ediyorlar. Bölgenin sivil insanlarını silahlandırıp provoke ediyorlar ve haklı olan mücadeleleri de haksız hâle getiriyorlar.

Bölge insanının Amerikan emperyalizmini destekleyici her türlü şeyin karşısında; Amerikan emperyalizminin ve saldırganlığının karşısında durması gerekiyor. İslâm toprakları Siyonist, emperyalist, İslâm düşmanı unsurlardan temizlenmeli. Bu unsurlar gücünü, Müslüman dünyadaki ajanları ve müttefikleri vasıtasıyla muhafaza ediyor.

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan bu hainlerden değil; o M. Kemal’den sonra Türkiye’nin bugüne kadarki en güçlü devlet başkanı ve siyasî figürü. Kararlarını siyasî realiteye uygun bir şekilde alabiliyor. Şu anda Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde, Amerika tarafından manipüle edilmiş Kürtlere karşı bir tavır sergiliyor. Emperyalistler, Kürtlerin bağımsızlık ve hak taleplerini kullanıyor. Kürtlerin asırlardır o topraklarda yaşadığını inkâr edemeyiz. Türkiye emperyalist Amerika ve İsrail’in manipülasyonlarına ve saldırılarına karşı onları muhafaza etme konumunda olmalı. Gerçek vatansever Kürtler yanlış tarafta durmuyor.

Putin de bölge halklarıyla mutabık bir şekilde hareket etmeye çalışıyor; çünkü yeni bir cephe oluşmasını istiyor, öte yandan da dengeleri gözeten bir politika izliyor. Sürekli Amerika ve İsrail’den bahsediyoruz; şunu da belirtmemiz gerekiyor: İsrail lokal bir güç değildir; İsrail global bir güçtür. Putin’in bir Siyonist olduğunu söylemiyorum. Gorbaçov’un yeteneksizliği sebebiyle yaptığı bazı hatalar Sovyetler Birliği’nin dağılmasına sebep oldu. Ardından birçok sahtekâr ve rüşvetçi Siyonist eski Sovyetler Birliği’ne geri geldi. Putin, ekonomik olarak çok güçlü olan bu Yahudi Siyonistleri temizlemek için çok çalıştı. Birçoğunu da temizledi; bu süreçte mali açıdan çok sıkıntı çekti ve bu durum devam ediyor. Dolayısıyla Putin de, reel şartlara uygun bir politika izlemeye çalışıyor.

Rusya, yapılan saldırılara ve manipülasyonlara karşı Venezüella hükümetine de destek verdi. Her ne kadar hükümet içerisinde rüşvet ve çürüme baş göstermiş olsa da, mevcut Venezüella hükümeti, ülkenin bugüne kadarki en iyi idarelerinden birisidir ve Rusya bu Bolivarcı idareyi desteklemiştir. Türkiye’nin olduğu gibi Rusya’nın desteği de Venezüella için önemliydi.

Tekrar Suriye’ye dönersek; hadiselere kötümser yaklaşmıyorum. Umuyorum ki, Suriye devlet başkanı Beşar Esad, ülkesinin yeniden yapılanması, gelişmesi ve Suriye’nin yeniden topraklarında hâkim bir devlet olması için gerekeni yapacaktır. Bu cesarete ve dürüstlüğe sahip olduğunu düşünüyorum.
İsrail, tutumunu her geçen gün daha da agresifleştiriyor. Halkları manipüle ediyor, saldırılar gerçekleştiriyor ve toprakları işgal ediyorlar. Çünkü hadiselerin hiç arzu etmedikleri bir yere doğru kıvrılmasını, köşeye sıkışmayı istemiyorlar. Bölgedeki diğer güçlerin İsrail’e karşı bir araya gelmesinden hâlâ korkuyorlar. Zamanında Erdoğan’ı Esad’a karşı manipüle ettiler, bugün de aynı siyaseti izlemeye devam ediyorlar. Savaş her geçen gün daha da kızışarak devam edecek, hepimizin bu savaştan muzaffer çıkmak için dua etmesi gerekiyor.
 
Allahü Ekber!

11.02.2018
Tercüme: Faruk Hanedar

Baran Dergisi 579. Sayı