ABD'nin Gazze'de İsrail'e verdiği destek nedeniyle Joe Biden yönetiminden istifa eden eski ABD yetkilileri ortak bir bildiri yayınladı.
Bildiride ABD'nin politikalarının Filistinliler, İsrail'in uzun vadeli çıkarları ve Amerika'nın ulusal güvenliği için oldukça kötü olduğuna vurgu yapıldı:
"Her birimiz tek başımıza, geçtiğimiz dokuz ay boyunca görevlerimizi yerine getirirken farklı zamanlarda karşılaştığımız bireysel koşullara dayanarak istifa etme gibi üzücü ve zor bir karar aldık. Ancak bugün, sesimizi yükseltmenin kolektif sorumluluğumuz olduğuna dair ortak bir inançta birleşmiş durumdayız."
Bildiride ABD Başkanı Biden, İsrail'in Gazze'deki zulmüne göz yummakla suçlandı.
Salı günü yayınlanan ortak bildiri, eski yetkililerin Gazze konusunda yapılan yanlışları düzeltmek için altı öneri sunuyor.
Bildiride ismi bulunan yetkililer Mohammed Abu Hashem, Lily Greenberg Call, Anna Del Castillo, Stacy Gilbert, Tariq Habash, Maryam Hassanein, Binbaşı Riley Livermore, Binbaşı Harrison Mann, Josh Paul, Hala Rharrit, Annelle Sheline ve Alexander Smith.
Bildiri şu ifadelerle devam etti:
"Biden yönetiminin Gazze'deki politikası bir başarısızlık ve ABD ulusal güvenliğine yönelik bir tehdittir. Amerika'nın İsrail'e verdiği diplomatik destek ve sürekli silah akışı, Gazze'de kuşatma altındaki Filistin halkının öldürülmesi ve açlığa mahkum edilmesinde inkar edilemez bir suç ortaklığı yapmamıza neden olmuştur.
Bu sadece ahlaki açıdan kınanacak bir durum ve uluslararası insancıl hukukun ve ABD yasalarının açık bir ihlali olmakla kalmamış, aynı zamanda Amerika'yı da hedef haline getirmiştir."
Bildiride Biden yönetimine verilen tavsiyeler arasında yasaların sadakatle uygulanması, çatışmanın bir an önce sona erdirilmesi, rehinelerin serbest bırakılması için tüm kozların kullanılması, Gazze'deki insani yardımın artırılması, Filistin halkının kendi kaderini tayin etmesinin desteklenmesi, Batı Şeria ve Doğu Kudüs de dahil olmak üzere askeri işgal ve yerleşim inşasının sona erdirilmesi yer alıyor.
Bildiride ayrıca "ABD'nin mevcut yaklaşımını mümkün kılan örgütsel yapı ve kültürlerin değiştirilmesi" önerilirken, ve ABD'deki kampüs protestolarına yönelik polis müdahalesine atıfta bulunularak ifade özgürlüğüne yönelik tehdide dikkat çekiliyor.