Eskişehir’de zabıta ekipleri tarafından cami önünde görme engelli taklidi yaparak dilenen İ.M.’nin (54) üzerinden 32 bin 15 lira çıktı. Paraya el konulurken, dilencilik suçundan İ.M.’ye adli para cezası uygulandı.
Odunpazarı Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, Hamamyolu Caddesi Çarşı Camii önünde görme engelli taklidiyle dilencilik yapan İ.M.’yi bir süre takip ettikten sonra yakaladı. Çarşı Zabıta Amirliği’nde yapılan kontrollerde, dilencinin İzmir’den geldiği ve farklı şehirlerde de dilendiği belirlendi. Dilenci İ.M.’nin üzerinden yapılan aramada ise 32 bin 15 lira bulundu.
İ.M.’nin üzerinden çıkan paralara el konulurken, hakkında Kabahatler Kanunu gereğince adli para cezası uygulandı.
Manevi istismar mesleği: Dilencilik sorunu
Türkiye’de hemen her şehirde, özellikle büyük metropollerde, dilencilik adeta bir sektör hâline gelmiş durumda. Kimi zaman sakat numarası yapan, kimi zaman bebekleri istismar eden, kimi zaman ise dinî duyguları sömüren bu kişiler, insanların vicdanını kullanarak kazanç sağlıyor. Hürriyet’in haberine göre, İstanbul’da kendisini görme engelli gibi göstererek dilenen bir şahsın üzerinden çıkan yüklü miktardaki para, olayın sadece bireysel bir durum olmadığını, sistematik bir dolandırıcılığa dönüştüğünü gösteriyor.
Ancak sorun, sadece bireysel sahtekârlıklarla sınırlı değil. Özellikle organize grupların, çocukları da dilenciliğe zorlayarak bu işi bir tür “sektöre” çevirdiği biliniyor. Bu durum, sadece ekonomik bir mesele değil; ahlâkî, hukuki ve toplumsal bir çöküşün de göstergesidir.
Afganistan’da Bile Dilenciler Toplanıp Rehabilite Ediliyor!
Özellikle ekonomik krizlerden en fazla etkilenen ülkelerden biri olan Afganistan’da bile hükümet, dilencilik yapan insanları toplayarak onları rehabilitasyon merkezlerine yönlendiriyor. Taliban yönetimi, başkent Kabil’de 2022 yılında başlattığı bir uygulama ile sokaklardaki dilencileri toplayarak ihtiyaç sahiplerini tespit etti ve onların sosyal yardım sistemine dâhil edilmesini sağladı. Gerçekten ihtiyacı olanlar devlet desteğine alınırken, dilenciliği meslek hâline getirenler ise bu işten men edildi.
Peki, Türkiye’de neden benzer bir sistem kurulamaz? Gerek Diyanet İşleri Başkanlığı gerekse sosyal devlet mekanizmaları, gerçek ihtiyaç sahiplerini belirleyerek bu istismarın önüne geçebilir. Ancak hâlen sokaklarda, cami önlerinde, trafik ışıklarında ve kalabalık meydanlarda dilenci grupları varlığını sürdürüyor.
Sorumluluk hepimizin
Cumhurbaşkanından en küçük idari birime kadar herkesin bu meselede sorumluluğu vardır.
Bu insanları hızla topluma kazandırmak, kuldan değil yalnızca Allah’tan medet ummaları gerektiğini hatırlatmak ve alın teriyle rızıklarını temin etmeleri için gerekli adımları atmak, devletin asli vazifelerindendir. Devlet, ne insanını aç bırakmalı ne de dilenmeye mahkûm etmelidir.
Dilencilikle Mücadelede Etkili Olabilecek Çözümler
Türkiye’de dilencilikle mücadelede daha katı ve sistematik politikalar uygulanmalı. İşte bazı öneriler:
-
Denetim ve Yaptırım Mekanizmalarının Güçlendirilmesi:
Belediyeler ve güvenlik güçleri, dilencileri belirleyerek sıkı denetimler yapmalı. Sadece para cezası kesmek yerine, bu kişilerin sosyal durumları detaylı incelenmeli. -
Gerçek İhtiyaç Sahiplerinin Tespit Edilmesi:
Dilencilik yapan her kişinin gerçekten ihtiyaç sahibi olup olmadığı belirlenmeli. Sosyal yardım programları, bu kişileri kazanç amacıyla dilenenlerden ayırt etmeli. -
Organize Dilencilik Şebekelerine Karşı Cezai İşlemler:
Birçok büyük şehirde dilenciliği yönlendiren, çocukları zorla çalıştıran ve insanları bu işe mahkûm eden şebekeler var. Bu yapılarla etkin mücadele edilmeli, tıpkı insan kaçakçılığı gibi ağır suç kategorisine alınmalı. -
Kamu Bilinçlendirme Kampanyaları:
Halkın, sahte dilencilere para vermesi, bu sahtekârlığı teşvik ediyor. Bilinçlendirme çalışmalarıyla, gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmanın daha etkili yolları vurgulanmalı.
İyilik Sömürüsüne Artık Geçit Verilmemeli!
Dilencilik, gerçek ihtiyaç sahiplerine yardım eli uzatmaktan çok, toplumun vicdanını istismar eden bir düzen hâline gelmiştir. Türkiye’de sosyal yardımlar, aşevleri, belediyelerin destek programları gibi pek çok yardım mekanizması bulunuyor. Ancak bu yardımlara rağmen dilenciliğin devam etmesi, işin aslında bir meslek hâline geldiğini gösteriyor.
Dünyada farklı ülkelerde bu sorunla başa çıkmak için çeşitli yöntemler uygulanırken, Türkiye’nin hâlâ etkili bir çözüm üretememesi düşündürücüdür. Artık sahtekârlığa, toplumun merhametinin sömürülmesine ve dilenciliğin bir kazanç kapısı hâline gelmesine izin verilmemelidir!
Baran Dergisi