Suriye’de yönetimi 1971 yılında askerî darbe ile ele geçiren Hafız Esad ve oğul Beşar Esad ülkeyi tam anlamı ile bir felakete sürükledi. Yüz binlerce insanın katliamından ve tüm Suriye’nin yıkımından sorumlu katillerin harici işgal güçlerine verdiği vatandaşlıkta ihanetin bir diğer boyutunu ortaya koydu. Baba-oğul Esad rejiminin 2011-2024 aralığında 660 bin kişiyi Suriye vatandaşlığı verdiği ortaya çıktı. Bazı muhalif araştırmacılar ise gerçek rakamın 2 milyonu aştığı iddiasında.
Devrik dikta döneminde 2 milyona yakın insan öldürülürken hâlen 300 binden fazla kişi kayıp durumda. İç ve dış göç sebebiyle 13 milyon insanın mülteci durumuna düştüğü ülkede rejim, 50 bini muhalif Suriyeli için vatandaşlıktan çıkarma, tüm mal varlığına el koyma işlemi yaptı. Şam’da konuştuğumuz eski Suriye İçişleri Bakanlığı bürokratlarından Ziyad Ebu Muhammed, vatandaşlık işlemlerinin çoğunlukla gizli kapaklı ve illegal usullerle yürütüldüğünü anlattı. Ülke dışına çıkmak zorunda kalan binlerce muhalife ait menkul ve gayrı menkullere el konulduğunu hatırlatan Ebu Muhammed “Terör örgütü PKK listesinden en az 40 bin Kürt Suriye pasaportu taşıyor. Bunlar arasında Avrupa, Türkiye, İran ve Irak’tan isimler bulunuyor. 30 bin Hataylı Nusayri-Alevi, 620 bini de İran’a bağlı teröristler ile aileleri Suriye vatandaşı yapıldı” dedi.
Suriyeli Araştırmacı Abdullah Süleymanoğlu da Esadların 1980’den bu yana Şam, Humus, Rakka ve Lazkiye’ye binlerce Şii aile getirip yerleştirdiğini belirterek “Devrim sürecinde bu durum tamamen kontrolden çıktı. Baas-Esad dikta rejimi Suriye’nin gerçek sahiplerini kovarken bir yandan Şii teröristlere, diğer taraftan Hatay-İskenderun bölgesinden Nusayrilere kimlik dağıttı” diye konuştu.
Olayın takipçilerinden Suriyeli araştırmacı Manhal Barış ise bu olayın gerçek boyutunun anlaşılmasının yıllar alabileceğini belirterek “Radikal bir ayıklama için zamana ihtiyaç var. Ancak kesinlikle bu listelerle seçim ve sayım yapılamaz” ifadelerini kullandı.
Yılmaz Bilgen, Türkiye Gazetesi