İnsan hem maddî ve hem de manevî yönü olan bir varlıktır. Çocuklarımızın maddi yönünü düşündüğümüz gibi manevi yönünü de düşünmeliyiz. Manevi eğitim çocuğumuz için çok önemli ve vazgeçilmezdir. Çünkü manevi inançları olmayan çocuklar kendilerini eksik ve yalnız hissederler. Depresyona girme riskleri fazla, kendilerine güvenleri yetersizdir. Oysa hayatın bir anlamı olduğuna inanmak rahatlatıcıdır.
Maneviyat ebeveynlerden öğrenilir. Güven veren, uyumlu anne-babalar çocuklarına da inanç aşılarlar. Gördükleri ve hissedebildikleri ebeveynine güvenmeyi öğrenen çocuklar, göremedikleri bir varlığa inanmayı ve güvenmeyi de öğrenirler. Maneviyatın günlük aile yaşantısından ayrı bir şey olmadığını, aslında aile hayatının ta kendisi olduğunu bilmeliyiz. Aslında her an maneviyatla iç içe yaşıyoruz.
Gökyüzünü, bulutları, ağaçları, bin bir renkteki çiçekleri, süt veren koyun ve inekleri çocuğumuzla birlikte seyredelim; tüm bunların nereden geldiğini ve bu nimetleri bize kimin ikram ettiğini konuşalım. Rabbimize şükredelim.
Çocuğumuz günlük hayatın manevi yönünü bildiğinde, ruh sağlığı ve mutluluğu çok şey kazanacaktır. Onu dua etmeye, herhangi bir işe, özellikle yemeğe ve yatmaya başlarken Allah’ın adını anmaya, verdiği nimetler için Rabbimize şükretmeye, sevdirerek alıştırmalıyız.
Bayramlara, cuma günlerine, Ramazan Ayına özel önem verelim. Bugünlerde daha mutlu ve neşeli olalım. Dinî faaliyet ve ibadetlerimize çocuğumuzu da katarak heveslendirelim, zevk almalarını sağlayalım. Unutmayalım ki inançlı çocuk, daha mutlu ve daha huzurlu çocuk demektir.
Dinî ve manevi inançları zayıf çocuklar, belirsizlik denizinde kaybolabilir veya olmadık sapkın bir inanışa bağlanabilir. Maneviyat, çocuklar tarafından görülemeyecek, ölçülemeyecek, ayarlanamayacak bir şey olduğundan, hayatın bu çok önemli boyutunu kaçırmamaları için yönlendirmeye ihtiyaçları vardır.
Çocuklar hayata daha derin bir anlam katmak için manevi araştırmalara bizim sandığımızdan daha çok zaman ayırırlar: “Ben dünyaya nereden geldim, nereye gidiyorum?”, “Hangi yolu izlemeliyim?” İşte manevi yönlendirme, çocukların kafalarında yer eden bu sorulara cevap verebilmeleri için bir plan ve yol haritası sunar. Aynı zamanda onlara güven, barış ve kişisel değer hissi verir. Sonra manevi değerleri ve inançları olan kimseler, karşılaştıkları problem ve rahatsızlıklarla daha kolay baş eder, kendini daha güçlü hisseder.
Yalnız olmadığını, Allah’a dayanan insana Allah’ın yardım ederek onu sahipsiz bırakmadığını düşünür. Allah’ın himayesine girerek rahatlar, moral bulur. Dolayısıyla çocuğun manevi dünyasını ihmal etmemeliyiz, onlara inanç, ibadet ve güzel ahlâk anlayışını kazandırmalıyız.
Günümüzde çocuklarımız kötü arkadaş, internet ve zararlı neşriyat, sigara, alkol ve uyuşturucu gibi tuzaklarla karşı karşıyadır. Bu itibarla ebeveyn bunlara karşı uyanık olmalı ve çocuklarını korumalıdır. Çocuklarımızı bu gibi tehlikelerden koruyacak en etkili ve güçlü kalkan, sağlıklı bir din eğitimidir. Onlara seviyelerine göre iman ve ibadet konularını haram ve helalleri, hak ve hukuku, doğruluk ve dürüstlüğü, insanlara maddi ve manevi faydalı olmayı, güzel ahlakı öğretmeli ve bunların uygulanmasında bizler de örnek olmalıyız.
İslâm’da din ile ahlâk iç içedir. Bu nedenle dinî eğitimin yanında, küçük yaşlardan itibaren çocuğa iyi bir ahlâk eğitiminin de verilmesi gereklidir. Anne-babalar, çocuklarının ahlâk terbiyesi üstünde büyük bir titizlikle durmalı. Çocuğa doğruyu yanlıştan ayırma ve doğru olanı seçip uygulama niteliğini kazandırmak hemen çabucak olmaz. Önce bilgilenmesi, sonra da benimsemesi gerekecektir.
Çocukta ahlâk kavramları, belli dönemlerden geçerek olgunlaşır. Çocuk büyüdükçe davranışları daha tutarlı olur. Çocuğun "insanî vasıflara" sahip olarak yetişmesinde, ahlâkî değerlerin önemli bir rolü vardır. Ahlâkî değerler, çocuğun olumlu davranışlar kazanmasına öncülük ettiği gibi, kişilik gelişimine de büyük bir katkı sağlamaktadır.
Ahlâkî erdemlerin kazanılması ancak bireylerin zihninde ve gönlünde Allah sevgisi, insan sevgisi ve sorumluluk duygusu yerleştirmekle mümkündür. Bilindiği gibi toplumda yaşayan her fert; kendine, ailesine ve çevresine karşı sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlüdür.
Küçük yaşta kazandırılan ahlâkî değerler ve din eğitimi yoluyla verilen temel dinî bilgiler, öğretilen emir ve yasaklar, ezberletilen ayet ve dualar, çocuğun düşünce ufkunu genişletir, mana dünyasını aydınlatır ve dinî hayatını şekillendirir. Çocuğun fıtratında var olan din duygusunu geliştirir, çocuğu ahlâkî olgunluğa ve erdemliliğe eriştirir.
Dünya ve ahrette mutlu, huzurlu olmak istiyorsak İslâm’ın emir ve yasaklarına, koymuş olduğu ahlâk kurallarına uymak zorundayız!
Süleyman Gülek, Yeni Akit