Fransa Dışişleri Bakanı Sébastien Séjourné Pazartesi günkü saldırının ardından yaptığı açıklamada "Hiçbir şey böyle bir trajediyi haklı gösteremez" dedi. İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, üçü İngiliz olan yardım görevlilerinin ölümünden "dehşete düştüğünü" söyledi.
İngiltere, cinayetler nedeniyle İsrail büyükelçisini kınama için çağırdı. Vatandaşlarından birini kaybeden ve dışişleri bakanı Radek Sikorski'nin "ahlaki öfkesini" dile getirdiği Polonya da aynısını yaptı.
Avrupa dışında Kanada Başbakanı Justin Trudeau yardım görevlilerine saldırmanın "kesinlikle kabul edilemez" olduğunu söylerken, Avustralya lideri Anthony Albanese ülkesinin "öfkelendiğini" söyledi.
İsrail, yardım görevlilerinin ve Filistinli şoförlerinin ölümüne neden olan saldırının trajik bir hata olduğunu söyledi. Ordu, angajman kurallarını ihlal ettiklerini söyleyerek iki subayı görevden aldı ve üç subayı da kınadı.
University College London'da siyaset ve uluslararası ilişkiler profesörü olan Julie Norman, Avrupa'da çatışmayla ilgili tedirginliğin zaten artmakta olduğunu ve Pazartesi günkü saldırının bunu "hızlandırdığını ve çok daha kamusal hale getirdiğini" söyledi.
Norman "Daha önce daha sessiz söylenen şeyler şimdi çok daha yüksek sesle söyleniyor" dedi.
AVRUPALILARIN İKİLEMİ
World Central Kitchen konvoyuna yapılan saldırı, 7 Ekim'de korkunç saldırıya uğrayan bir müttefike destek ile üzerinde çok az kontrol sahibi oldukları bir savaşı durdurmak için artan kamuoyu baskısı arasında sıkışan Avrupalı politikacılar için ikilemi keskinleştirdi.
Hamas’ın 7 Ekim saldırı sonrası Avrupalı müttefikleri İsrail'in karşılık verme hakkını güçlü bir şekilde desteklemişti.
Birkaç hafta içinde, bazıları artan kan dökülmesinden duydukları rahatsızlığı dile getirmeye başladı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Kasım ayı gibi erken bir tarihte ateşkes çağrısında bulundu. Sunak, Hamas'ın İsrailli rehineleri serbest bırakması ve saldırıları durdurması koşuluna bağlı olarak "insani bir duraklamayı” desteklemekten "sürdürülebilir bir ateşkesi” desteklemeye geçti.
Almanya İsrail'in en yakın müttefiklerinden biri ve Holokost ‘mağduriyeti’ nedeniyle İsrail'in eylemlerini eleştirirken dikkatli davranıyor. İsrail'in kendini savunma hakkını vurgulamaya özen gösteren hükümet, Gazze'deki insani durumu giderek daha fazla eleştirir hale geldi.
Olaf Scholz, geçen ay bir toplantıda İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu 'ya herhangi bir amacın "bu kadar yüksek maliyetleri nasıl haklı gösterebileceğini" sorarak savaşın gidişatından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.
İSRAİL’E SİLAH SATIŞININ DURDURULMASI KONUSUNDA BASKI ARTIYOOR
World Central Kitchen saldırısı, Avrupa hükümetleri üzerindeki İsrail'e silah satışını eleştirme yerine askıya alma yönündeki baskıyı arttırdı.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Cuma günü bu yönde bağlayıcı olmayan bir karar aldı. Konsey'deki 47 ülkeden oluşan Avrupa ülkeleri arasında sadece Almanya ve ABD aleyhte oy kullandı.
İspanya Başbakanı Pedro Sánchez Perşembe günü yaptığı açıklamada ülkesinin İsrail'e silah satışını durdurduğunu söyledi ve diğer ülkeleri de aynı şeyi yapmaya çağırdı. Şubat ayında Kanada gelecekteki sevkiyatları durduracağını açıkladı ve aynı ay Hollanda mahkemesi Hollanda'nın İsrail'e F-35 savaş uçağı parçaları ihracatını durdurmasına karar verdi.
İngiltere'de, aralarında üç emekli Yüksek Mahkeme yargıcının da bulunduğu 600'den fazla İngiliz hukukçu, Uluslararası Adalet Divanı'nın Gazze'de "makul bir soykırım riski" olduğu yönündeki kararını dikkate alması ve İsrail'e silah sevkiyatını durdurması için hükümete baskı yaptı.
Avam Kamarası dış ilişkiler komitesine başkanlık eden iktidardaki Muhafazakârlardan bir milletvekili olan Alicia Kearns, "Silah satışlarını askıya almaktan başka seçeneğimiz olmadığına inanıyorum" dedi ve "Birleşik Krallık silah ihracat lisansları, alıcının uluslararası insancıl hukuka uymasını gerektirmektedir” diye ekledi.
Büyük etkiye sahip tek ülke olan ABD de İsrail'e karşı tavrını sertleştirmeye başladı. Başkan Joe Biden Perşembe günü Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinde ABD'nin savaşa desteğinin devamının İsrail'in sivilleri ve yardım görevlilerini korumak için daha fazla adım atmasına bağlı olduğunu söyledi. Saatler sonra İsrail Gazze'ye yeni yardım yolları açacağını ve bölgeye giren gıda ve diğer malzemelerin miktarını arttıracağını duyurdu.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock Cuma günü yaptığı açıklamada Almanya'nın "İsrail hükümetinden açıklamalarını hızla hayata geçirmesini" beklediğini söyledi.
Alman haber ajansı dpa'ya göre İsrail'in en büyük ikinci silah tedarikçisi olan Almanya, geçen yıl 326,5 milyon avroluk (354 milyon dolar) savunma ihracatına onay verdi.
Hükümet sözcüsü Christiane Hoffmann, Cuma günü Almanya'nın hangi koşullar altında İsrail'e silah sevkiyatını askıya almayı düşündüğü sorusuna "silah ihracatı her zaman siyasi ve insan hakları meseleleri göz önünde bulundurularak vaka bazında alınan bir karardır" yanıtını verdi.
Bar-Yaacov, Avrupa ülkelerinin İsrail uluslararası hukuka uymadığı sürece silah tedarikini durdurma kararının, ABD üzerinde kendi sert adımlarını atması için baskıyı arttırarak "büyük bir fark yaratacağını" söyledi.