Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sağ olsunlar, bizzat bilgilendirdiler: Özçelik ailesinden üç kişiyi öldüren Emrah Serbes, üç yıl hapis yattıktan sonra dışarı salınmış.
Önce korona virüs tedbirleri sebebi ile bırakılmış, sonra Bakırköy 2. İnfaz Hakimliğinin kararı ile 8 Haziran 2021 tarihinde denetimli serbestlik kapsamında tamamen salıverilmiş. Şu anda imza vererek dışarıda ama, hiç merak etmeyin iki ay sonra o zorunluluk da ortadan kalkacak. Bir ailenin yaşamını söndüren şımarık züppe, mutlak özgürlüğün keyfini çıkaracak.
Malumunuz, alkol müptelası olduğunu gizlemeyen Emrah Serbes, lüks otomobili ile Özçelik ailesinin aracına arkadan çapmış, baba Ayhan Özçelik, anne Nilgün Özçelik ve kızları Zeynep Özçelik’i öldürmüştü. Ayhan Bey 59, Nilgün Hanım 51 kızları Zeynep ise henüz 16 yaşında idi.
Trafik cinayetinin ardından Emrah Serbes’in bir arkadaşı suçu üstlenmeye kalktı, Emrah Serbes de olay yerinden kaçtı. Olayın detayları savcının detaylı takibi sonucu ortaya çıktı. Serbes, suçunu itiraf etmek zorunda kaldı ancak, mahkemedeki şımarık ve kibirli halleri ile akıllara kazındı.
İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 2018 yılında işlediği suçtan dolayı Serbes’e 13 yıl 4 ay hapis cezası verdi. Öldürülen üç insan ve yok olup giden bir aile için 13 yıl çok küçük bir cezaydı. Ancak, bu tip olaylarda zenginlerin-güçlülerin çoğu zaman doğru düzgün ceza bile almadığını bilen kamuoyu açısından bir tür teselli oldu.
Gelin görün ki o teselli de uzun sürmedi. Yürürlükteki ceza ve infaz rejimi sayesinde Emrah Serbes, cezaevinde kısa süre “misafir edildikten” sonra dışarı bırakıldı.
Eylem Tok, trafik katili oğlunu kanundan kaçırmasa aklımızda da gelmeyecekti. Bu rezillik, gözümüzün önünde cereyan etmiş bir başka kepazeliği aklımıza getirdi. Biz de sorduk, sormaz olaydık. Öğrendiklerimiz yaramızın soğumasına değil, daha da fazla kanamasına yol açtı.
Şimdi elimizi vicdanımıza koyup düşünelim:
Alkollü halde trafik cinayeti işleyerek üç insanı öldürmenin cezası 13 yıl olur mu?
Mahkemede 13 yıl diye kesilen bir cezanın yatarı 3 yıl olur mu?
Şu manzaraya “adalet” diyebiliyorsanız, bırakın Eylem Tok da oğlu da gelsin, hatta başımızın üstüne çıksın.
HANGİ TİMUR?
Çakma yazar Eylem Tok’un biyografisi “bomboş”. Kadının hayatı sanki yazdığı kitapla başlıyor. Ne eğitim, ne memleket, ne meslek… Yapay, sonradan üretilmiş bir özgeçmiş olduğu o kadar belli ki! Hiçbir şey yazmıyor. Hanımefendi, sanki kırk yaşında uzaydan dünyamıza ışınlanmış. Eylem Tok’un hayatına dair tek detay oğlu Timur. Onu da bir kitap satış sitesindeki tanıtım yazısından anlıyoruz. Şöyle diyor: “Timur adında, çocuk masalları için vazgeçilmez ilham kaynağı olan bir oğlu var”.
Timur’a bak, ilham kaynağı olduğu masala bak! Masaldan ziyade korku filmine benziyor. Annesi ile baş rolü oynadıkları kaçış öyküsü ise “kibir pornosunun” ilk türü olarak tarihe geçebilir.
Gaffar Yakınca/Aydınlık