Terörist İsrail'in Gazze'ye düzenlediği yeni saldırılarının ardından 142 bin kişi yerinden edildi Terörist İsrail'in Gazze'ye düzenlediği yeni saldırılarının ardından 142 bin kişi yerinden edildi

28 Şubat’ta Müslüman iş insanlarına yönelik büyük bir ekonomik operasyon düzenlendi. Anadolu halkının yükselişi tehdit olarak görüldü, iş adamları kara listeye alındı. Bankalardan kredi almaları engellendi, şirketlerine yönelik mali denetimler artırıldı. Tüm bu süreçte, TÜSİAD’ın bu baskılara karşı bir itirazı olmadı.

Dönemin TÜSİAD üyeleri, medya üzerinden oluşturulan “irtica tehdidi” algısına karşı çıkmadı. Aksine, TÜSİAD’ın yayın organlarında bu süreç desteklenir gibi bir tutum sergilendi. “İrtica PKK’dan tehlikeli”, “Muhtıra gibi tavsiye” manşetleri atılırken, iş dünyasının büyük kısmı bu sürecin dışında kalmayı tercih etti. Anadolu sermayesinin büyümesi, rekabet dengelerini değiştirirken, 28 Şubat’ta yaşanan ekonomik tasfiye bu dengeleri koruma adına bir fırsat olarak kullanıldı.

O dönemde medya, sermaye ve bürokrasi iş birliği içinde hareket etti. Askerî brifinglerde yargı mensuplarına belirli kararlar empoze edilirken, ekonomi dünyası da bu sürecin dışında kalmadı. TÜSİAD, açık bir darbe desteği vermese de, yaşanan süreç karşısında sessiz kalmayı seçti.

Bugün geldiğimiz noktada TÜSİAD’ın Türkiye’ye dair açıklamaları hâlâ tartışma konusu oluyor. 28 Şubat’ta yaşananlar, iş dünyasının siyasete nasıl etki edebileceğini gösterdi. Bugün de ekonomik kriz söylemleri ve yönlendirmelerle siyasete etki etmeye çalışan çevreler var.

28 Şubat ile hesaplaşılmak isteniyorsa, darbenin tüm ayaklarının incelenmesi gerekiyor. O dönemin aktörlerinin, süreçte oynadıkları rollerin netleşmesi, darbelerin tekrarlanmaması için kritik bir adım olacaktır. Türkiye’nin Bu süreçte, yalnızca askerî değil, ekonomik vesayetle de hesaplaşması gerekiyor.