MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçen hafta yaptığı "Abdullah Öcalan örgüte silah bırakma talimatı versin" çağrısının ardından, bu hafta Öcalan'ın TBMM'de DEM Parti sıralarına katılıp PKK'nın lağvedildiğini ilan etmesi gerektiğini söyledi. Bahçeli, Öcalan’ın terörün tamamen bittiğini duyurması halinde, yasal düzenlemelerin yapılabileceğini ve umut hakkından yararlanmasının önünün açılabileceğini belirtti.
Açıklamaların ardından herkes bu meseleyi bir taraflara çekerken, İbda Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun 30 yıl öncesinden “Kürt Meselesi”ne dair verdiği röportaj akıllara geldi.
Kürt meselesi mi, Kürt'ün meselesi mi?
Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu, 1992 yılında Kürt meselesine dair görüşlerini verdiği bir röportajda "Kürt meselesi nedir?" değil, "Kürt'ün meselesi ne olmalıdır?" sorusunun esas alınması gerektiğini dile getiriyor ve Kürtlerin kimlik talepleri, ezilmişlik ve kendi kendini yönetme arzusu gibi bilinen cevapların, meseleyi çözmeye yetmeyeceğini; onun ilgisini çeken, Kürt'ün meselesinin İslam’a göre nasıl şekillenmesi gerektiğini söylüyor.
Mirzabeyoğlu, Kürtlerin meselesinin diğer milletlerin meselelerinden farklı olmadığını, Kürt’ün, Türk’ün, Arap’ın ve Azeri’nin meseleleri, İslam'a muhatap anlayışın ışığında insan ve toplum sorunlarını derinlemesine ele almak şeklinde olması gerektiğini, bu noktada "nasıl bir kimlik" ve "hangi kimlik" sorularına cevap aranması gerektiğini belirtiyor.
Sonuç olarak, Salih Mirzabeyoğlu, Kürt meselesine, Kürtlerin İslam'la olan ilişkileri üzerinden bir kimlik inşası ve bu kimlik doğrultusunda bir mücadele şeklinin belirlenmesi gerektiği yönünde yaklaşıyor.
İbda Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun 30 yıl öncesinden “Kürt Meselesi”ne dair verdiği röportajı önemine binaen okuyucularımıza sunuyoruz:
Yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ