ABD savunma ve istihbarat çevrelerine yakınlığıyla bilinen düşünce kuruluşu RAND Corporation, Batı ittifakının Türkiye ile ilişkilerini yeniden şekillendirmesi gerektiğini savunan bir analiz yayınladı. Avrupa'nın savunma kapasitesini artırma çabalarına değinilen yazıda, bu süreçte Türkiye'nin "gözden kaçırılan anahtar bir ortak" olduğu belirtildi.

Analizde, Türkiye'nin zaman zaman Batı için "kolay bir müttefik" olmadığı kabul edilse de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin kendi ulusal çıkarlarını ön planda tutan "işlevsel" yaklaşımının bir gerçeklik olduğu ve buna direnmek yerine uyum sağlanması gerektiği ifade edildi.

Değişen Dünya, Değişen Öncelikler: Pragmatizm Yükseliyor

RAND'ın bu analizi, küresel güç dengelerinin yeniden şekillendiği, dünyanın adeta "gömlek değiştirdiği" bir dönemin ruhunu yansıtması açısından dikkat çekici. Artık uluslararası ilişkilerde ideolojik uyum veya değerler manzumesinin yerini, somut stratejik çıkarların ve jeopolitik gerçeklerin aldığı bir döneme girildiği gözlemleniyor. Batı'nın, özellikle Avrupa'nın kendi güvenlik mimarisini oluşturma çabaları ve Rusya gibi tehditler karşısında Türkiye'nin potansiyelini yeniden "keşfetmesi", bu pragmatik dönüşümün en belirgin işareti olarak okunuyor.

Bu yeni dönemde, Türkiye'nin iç politikası veya geçmişte sıklıkla gündeme getirilen demokrasi/insan hakları gibi konuların geri plana itildiği, bunun yerine Ankara'nın stratejik konumu, savunma sanayiindeki yetenekleri, Ukrayna krizindeki kritik rolü ve bölgesel denklemlerdeki ağırlığının ön plana çıktığı görülüyor. RAND raporu da tam olarak bu değişen bakış açısını teyit eder niteliktey; Batı'nın "ideal" müttefik arayışı yerine, "mevcut" Türkiye'nin sunduğu somut avantajlara odaklanması gerektiğini söylüyor. Özellikle ABD'de Trump'ın dönüşüyle daha da belirginleşen olan bu "işlevsel" ve pragmatik yaklaşım, RAND'ın analizinde şimdiden kendini belli ediyor. Batı'nın, kendi çıkarları gereği, Türkiye'deki iç siyasi tartışmalara eskisi kadar müdahil olmaktan kaçınması da bu yeni konjonktürün bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

"Hayallerden Vazgeçip, Var Olan Türkiye ile İlişki Kurulmalı"

RAND analizinde, Avrupa liderlerinin Türkiye'ye yönelik eski beklentilerinden sıyrılması gerektiğini net ifadelerle ortaya koyarak şu ifadeler kullanıldı "Avrupa liderleri, Türkiye'nin olmasını diledikleri Batılılaşmış, değer odaklı müttefik olacağı yanılsamasından vazgeçmelidir. Bunun yerine, bugün var olan Türkiye ile ilişki kurmalıdırlar."

Yazıda, Türkiye'nin NATO içinde kendine özgü konumu ve bağımsız hareket etme arzusu bir gerçeklik olarak tanımlanıyor ve Batı'nın bu durumu kendi lehine kullanmasının yollarını araması tavsiye ediliyor: "Türkiye kendini NATO'nun ast bir üyesi olarak değil, bağımsız bir güç olarak görüyor ve liderleri kendi ulusal çıkarlarına en iyi hizmet eden anlaşmaları yapmaya devam edecekler. NATO, bu gerçekliğe direnmek yerine, bundan faydalanmanın yollarını bulmalıdır."

Analizde, Türkiye'nin bu bağımsız duruşunun Batı hedefleriyle örtüşebileceği alanlar olarak özellikle Karadeniz ve Suriye'de Rus etkisine karşı koyma potansiyeli örnek gösterildi.

Hamas'tan ateşkes müzakerelerine ilişkin açıklama Hamas'tan ateşkes müzakerelerine ilişkin açıklama

"Savunma Sanayii ve Seri Üretim Kapasitesi Stratejik Bir Değer"

Türkiye'nin son yıllarda büyük bir atılım yaptığı savunma sanayiinin ve bunun sahada kanıtlanmış başarısının stratejik önemi de raporda özel olarak vurgulanmış durumda: "Türk ekipmanları... Batılı muadilleri kadar teknolojik olarak gelişmiş olmasa da, maliyet etkinliği ve savaşta yüksek etkinliği kanıtlanmıştır. (...) Hızlı ikmalin kritik olduğu bir çağda, Türkiye'nin seri üretim kapasitesi stratejik bir değerdir."

Ayrıca, Türkiye'nin NATO'nun ikinci büyük ordusuna sahip olmasının getirdiği "askeri kitle" ve Afrika'dan Orta Asya'ya uzanan geniş coğrafyadaki diplomatik erişiminin, Batı'nın nüfuz etmekte zorlandığı bölgelerde bir "köprü" işlevi görebileceği belirtildi. AB üyeliği konusundaki belirsizliğin de artık bir kenara bırakılarak, İsviçre, Norveç veya İngiltere benzeri, "yakın ama bağımsız bir ortaklık" modelinin daha gerçekçi olduğu ifade edildi.

 "Bizim için İdeal Olmayabilir Ama Artık Vazgeçilmez"

RAND Corporation, Türkiye ile Batı arasında çeşitli konularda gerilimler yaşanabileceğini kabul etmekle birlikte, günümüzün karmaşık ve tehlikeli uluslararası ortamında Türkiye'nin ittifak için taşıdığı önemin göz ardı edilemeyeceğini kesin bir dille belirtiliyor: "Türkiye ideal bir müttefik değil, ancak günümüz jeopolitik ikliminde ideal müttefikler NATO'nun karşılayamayacağı bir lüks. (...) NATO, bu fırsatı Türkiye ile ilişkisini yeniden tanımlamak için kullanmalı - isteksiz bir ortak olarak değil, vazgeçilmez (indispensable) bir ortak olarak."

Baran Haber