Rahmetli Sezai Karakoç'un yıllar önce şiirlerini okurken bir şiirini kıskanmış başka bir şiirini ilginç ve güzel bulmuştum.
Daha sonra ilginç ve güzel bulduğum şiire başka bir cepheden bakmayı yeğledim. Kıskandığım şiir toy delikanlıların ayağını yerden kesen "Mona Roza”, ilginç ve güzel bulduğum şiir ise "Balkon"du.
Kıskandım, bu şiiri keşke ben yazsaydım diye düşündüm. Daha sonra da Büyük Doğu-İbda gözüyle böyle bir şiir yazabilir miydim diye…
Delikanlı dönemlerim. Ayaklar yerde gönüller gökte. Rahmetli Sezai Karakoç'un Mona Rosa şiirine yaslanmadan çok uzun zaman sonra Aşığım şiirini yazdım. İçimdeki ukde çözülüverdi. Balkon şiirini yıllar sonra başka bir cepheden yazdım. Şiirimi Mehmet Sürmeli Ağabey’e gösterdim. Çok beğendi ve aldı. Diğer örneği de kayboldu. Böylelikle Balkon şiiri elimden gitti. Mehmet Sürmeli Ağabeyi de bir daha göremedim. Şiirlerimi ezberleme yeteneğim maalesef hiç yok. Bütün bunlar üç dört yıl önce oldu.
Dün gece, evet dün gece Mektubat’ı okurken, İmam Rabbani Hazretleri’nin ocağında pişerken yeni bir Balkon şiiri yazdım. Rabb’ime şükürler olsun, şiirimi güzel insanlarla paylaşmayı bir borç biliyorum. Umarım gönül bahçenizde güzel nağmeler estirmeye muvaffak olurum.
BALKON
Dört duvar arası düşsen çığlığa
Balkon oturduğun nazlı bir beşik
Yokluk pençesini atsa varlığa
Berzahta yer alan sırlı bir eşik
Derinden derine nefes alırken
Balkonda oturanlar neyi düşünür
Güneş dağın ardında kaybolurken
Hangi hatıralar göze görünür
Kalbinin gölünde yüzer bir kuğu
Gecenin koynunda oynar gölgeler
Sevgilinin saçı uçan bir buğu
Neşeyle barışık yaşar hüzünler
Kurtarılmış bölge evlerde balkon
Yıldızlar sağanak sağanak rahmet olur
Çayın visale erdiği yer balkon
Sigara dumanı kıvrılır durur