LGBT dayatması, küresel sermayenin de desteğiyle birlikte dünyanın dört bir yanında çocukları ve gençleri ele geçiriyor. Propagandalarını yapmak için her yolu deneyen, sosyal medyanın her alanını saran, dijital platform içeriklerine müdahale eden LGBT, şimdi de "Onur Ayı" adı altında çeşitli girişimlerde bulunuyor.
OKULLARDA SKANDAL KARAR
LGBT dayatmasının girişimleri bu kez ABD'de büyük olaylara sahne oldu. Kaliforniya eyaletinin Glendale şehrinde bulunan Birleşik Okullar Bölgesi Yönetim Kurulu toplantısında, haziran ayını "Onur ayı" olarak tanıma kararı alındı.
LGBT'yi okul müfredatlarına sokulmasını da içeren karara isyan eden aileler, okul yönetimini tepki için okulun önde protesto gösterisi gerçekleştirdi. Yaklaşık 200 kişi, sınıflarda yapılması planlanan LGBT çalışmalarını protesto etmek için bölge ofisinin önüne geldi.
"ÇOCUKLARIMIZI RAHAT BIRAKIN"
Birleşik Okullar Bölgesi Kurul Başkanı Jackie Goldberg ve üye Nick Melvoin tarafından sunulan ve LGBT destekçisi öğretmenlerin baskıları sonucu onaylanan karara büyük tepki gösteren aileler, "Çocuklarımızı rahat bırakın" sloganları attı.
Yönetim Kurulu toplantısının gerçekleştirildiği salı günü, tepkilerini ortaya koymak adına okul binasının önünde bulunan aileler ile kararı destekleyen LGBT'liler arasında kavga çıktı.
Çocuklarını korumak isteyen ailelerle LGBT destekçileri arasında yaşanan kavgada tekme ve tokatlar havada uçuştu. Polis şiddet olayını önlemek için biber gazı kullanmak zorunda kaldı.
Glendale bölgesindeki ailelerin de özellikle son 5 yıldır, okul müfredatlarına 'kadın ve erkek dışında da cinsiyetlerin olduğuna' dair bilim dışı iddiaların yer aldığı derslerin dahil edilmesine karşı mücadele verdiği öğrenildi.
DEVLET ELİYLE SUSTURMA
Bu olayın yankıları sürerken ABD'de bir olay daha baş gösterdi.
Geçtiğimiz gün Pensilvanya'da halka açık gerçekleştirilen sözde 'onur yürüyüşü' etkinliğine tepki gösteren ve İncil'den ayetler okuyan bir adama Amerikan polisi müdahale etti.
Damon Atkins isimli adam ile devriye gezen polis arasında yaşanan münakaşa kayıt altına alındı.
Polis, Atkins'e 'Bırak günlerini yaşasınlar, saygı duy' dedi. Atkins ise, "Bizi kim alkışlıyor biliyor musun? Cehennemdeki insanlar," diye yanıtladı. Atkins, bu konuşmanın ardından İncil'den parçalar okumaya devam edince yaka paça tutuklandı. Bu durumun ise 'Asayiş' için gerçekleştirildiği ifade edildi.
Avrupa Birliği ve küresel sermayenin desteğiyle birçok dijital platformda propaganda yaptıran LGBT, "onay vermedikleri" içerikleri ise dolaşıma dahi sokturmuyor. Son olarak gündeme gelen bir belgesel ise, LGBT lobisinde büyük rahatsızlığa neden oldu.
LGBT PROPAGANDASI YAPMAYINCA ENGELLENDİ
Amerikalı yazar Matt Walsh'ın "Kadın Nedir?" isimli, LGBT propagandası yapmayan, kadın ve erkek olmak üzere yalnızca 2 cinsiyetin var olduğunu anlatan belgesel, kriz yarattı. Dijital platformlara adeta çöken bu küresel lobi, belgeseli her türlü kanaldan engellemişti. LGBT propagandası yapmadığı için dijital platformların hiçbirinde yer bulamayan belgesel, Twitter'da yayınlandığı ilk gün ise yoğun bir sansüre maruz kaldı.
Walsh'ın 2022 yılında kurguladığı belgesel, haber sitesi The Daily Wire'da yayınlanmıştı. The Daily Wire, belgeselin yıl dönümünde içeriği Twitter'dan da paylaşma kararı aldı. 1 saat 35 dakikalık belgeselde ABD'de kadın, erkek, genç, yaşlı ve LGBT'lilere 'Kadın Nedir?' sorusu yöneltildi. Röportaj veren hiç kimsenin cevap bulamadığı belgeselde Walsh, bu kez bilinen soruyu Afrika'da ilk kabilelerin soyundan olduğu iddia edilen Masai kabilesinin üyelerine sordu.
LGBT lobisini rahatsız eden belgesel, yayına hazır olduğu günden bugüne tanıtım videoları dışında YouTube'un kısıtlama politikasıyla karşı karşıya kaldı. Belgeselin tamamı Netflix gibi YouTube'da da yayınlanamadı.
TWİTTER'I ESİR ALDILAR
The Daily Wire ise, Twitter hesabı üzerinden belgeseli yayınlama kararı aldı. Süresi bir buçuk saat olan belgeselin yayınlanabilmesi için Twitter yetkilileri ile yapılan görüşmeler, yetkililerin belgeselin içeriğinden haberdar olana kadar oldukça olumlu ilerlerledi. Ne var ki bu süreç, Twitter yetkililerinin belgeselin verdiği mesaja dair bilgi sahibi olmasıyla tersine döndü.
Belgesel, Twitter'da yayınlandığı ilk gün yoğun bir şekilde sansürlendi. The Daily Wire CEO'su Jeremy Boreing belgeselin sansürlenmesi nedeniyle Elon Musk'a şikayette bulundu. Boreing, kullanıcıların içeriği izleyemediklerini, paylaşamadıklarını ve bir başka kişiyi etiketleyemediklerini belirtti.
Amerikalı yönetmen Robby Starbuck ise Elon Musk'ı, videonun erişimini sınırlamaya karışan herkese karşı "Bunu kim yaptıysa kovulmalı" sözleriyle önlem almaya çağırdı.
Elon Musk, 2 Haziran'da yayınlanan belgeselle ilgili başlangıçta gelen şikayetlere karşı tepkisiz kalmayı tercih ederken, geçtiğimiz cuma günü dikkat çeken bir adım attı. Belgeseli alıntılayarak, "Bunu her ebeveyn izlemeli" ifadelerine yer veren Musk, içeriğe uygulanan erişim engeline dair tüm sansürleri de kaldırttı.
Musk'ın bu paylaşımı LGBT lobisi tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Musk'ın verdiği destek sonrası Twitter'ın içerik güvenliğinden sorumlu şefi Ella Irwin ve AJ Brown görevinden istifa etti.
BELGESEL, 170 MİLYONU AŞKIN KİŞİ TARAFINDAN İZLENDİ
Ne var ki aile birliğinin korunmasını ve çocuklarına karşı LGBT propagandasının önüne geçilmesini önemseyen yüz binlerce kişi, Musk'ın bu kararına büyük destek verdi. Belgesel, 170 milyonu aşkın kişi tarafından izlendi.
LGBT DAYATMASI AB'DEN FONLANIYOR
Türkiye'de Türkiye İşçi Partisi (TİP), HDP ve PKK'nın yaygınlaştırmaya çalıştığı LGBT lobisine Avrupa ülkeleri ve ABD'den para akıyor: Adında LGBT geçen 22 derneğe sadece son 5 yılda tam 20 milyon dolar aktarıldığı öğrenildi.
Küresel bir toplum mühendisliği projesine dönüşen LGBT'liler, Türkiye'de de faaliyet alanını artırıyor. LGBT lobisi, ağırlıklı olarak sözde "sivil toplum kuruluşu" adı altında tabanını genişletmeye çalışıyor.
OSCAR VE FESTİVALLERDE LGBT
Film endüstrisi, LGBT için tüm araçlarını seferber etmiş durumda. Hollywood LGBT konulu filmlere ayrıcalık tanıyor. Ekibinde belli oranda LGBT bulundurmayan yapımları kara listeye alabiliyor. Oscar 2024'ten itibaren LGBT şartı uygulayacak. LGBT, eş cinsellik, çocuk istismarı... Tüm bunlarla ilgili her geçen gün yeni gelişmeler yaşanıyor. Dünya toplumunun ahlak yapısını çökertmeyi hedefleyen lobi çalışmalarına geçtiğimiz yıllarda Oscar Ödülleri de dahil oldu.
Oscar törenlerinde adaylar arasında çeşitlilik eksikliği nedeniyle tutarlı bir şekilde eleştirilen ve "Oscar çok beyaz" şeklinde protesto edilen Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi, Oscar Ödülleri için 4 temel kriter getirdi.
Akademi'den yapılan açıklamada, "Standartlar, sinemaya giden seyircilerin çeşitliliğini daha iyi yansıtmak için ekranda ve kamera arkasında eşit temsili teşvik etmek için tasarlandı" denildi.
Fakat yapılan açıklama ile yeni eleştirinin de fitili ateşlendi.
En iyi film için istenen dört kriter ise şöyle:
Oscar Akademisi, 'En İyi Film' kategorisinde yarışacak adaylar arasındaki çeşitliliği teşvik etmek, ayrıca ekran önünde ve arkasında eşit temsili sağlamak adına uyulması gereken dört temel kriter belirledi. Bu kriterlerin en az ikisini karşılama şartı getirildi.
İlk kriter, başrol oyuncusunun yeterince temsil edilmeyen bir gruptan olması ve yan rollerin yüzde 30'unun azınlıklardan oluşması ya da filmin, bu toplulukların yaşadığı sorunlara işaret etmesi olarak belirlendi.
HEPSİ TAMAM DA NEDEN LGBT'LİLER?
İkinci kriter, sahne arkası yönetici ekibin veya teknik ekip üyelerinin tarihsel olarak dezavantajlı gruplardan seçilmelisi; ayrıca bu grubun kadınları, farklı ırkları, LGBTİ'leri ve engellileri de kapsaması oldu. Diğer iki kriterse, yeterince temsil edilmeyen kişilere staj ve eğitim sunulması, ayrıca filmin pazarlama ve dağıtım ekiplerinde aynı çeşitliliğin sağlanması olarak belirlendi.
Söz konusu yeni kriterler, 2024'te düzenlenecek 96. Akademi Ödülleri ile birlikte hayata geçirilecek.
Aydınlık