UAD, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi çerçevesinde İsrail'e açtığı davada aldığı ihtiyati tedbir kararlarını 26 Ocak'ta açıkladı. Filistinlilere yönelik saldırıların durdurulması çağrısı yapılan ve birçok noktadan İsrail'in aleyhine olduğu değerlendirilen kararlara rağmen İsrail, Gazze Şeridi'ndeki saldırılarını sürdürüyor ve insani dramın ortadan kaldırılmasına yönelik adımlar atılmasını engellemeye devam ediyor.

Geçen günlerde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca İstanbul'da düzenlenen "Gazze Savaşı'nda Medyanın Hakikat Mücadelesi: Şiddet, Dezenformasyon, Sansür" sempozyumuna katılan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İslam Dünyası ve Küresel İlişkiler Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Sami Al Arian ve Al Hiwar TV sunucusu Azzam Tamimi, UAD'nin İsrail'e yönelik aldığı ihtiyati tedbir kararları ve bunların uygulanması için yapılması gerekenlere ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Slovakya Başbakanı Robert Fico'ya suikast Slovakya Başbakanı Robert Fico'ya suikast

"İsrail'in BM üyeliği bile askıya alınabilir"

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İslam Dünyası ve Küresel İlişkiler Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Arian, UAD'nin kararının tarihi önemine dikkati çekerek, İsrail'in Filistinlilere karşı yaptıklarının soykırım olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.

Ateşkes ifadesi kullanılmasa da mahkemenin ölümlerin durdurulması gerektiğini söylemesinin önemini vurgulayan Arian, "Bu da bugün İsrail'i durdurmaya çalışan herhangi bir tarafın, uluslararası hukukta meşru olduğu anlamına geliyor. Ateşkes demek zorunda değiller." ifadelerini kullandı.

Arian, sürecin nasıl ilerleyeceğine ilişkin şunları kaydetti:

"Güney Afrika bu kararı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine (BMGK) havale edecek ve İsrail'in savaşı durdurmasını isteyecek. Büyük olasılıkla ABD bunu veto edecek. Ardından Güney Afrika BM Genel Kurulu'na gidecek. Yapabilecekleri pek çok hüküm, geçirebilecekleri pek çok karar var. Örneğin Filistin'i bir devlet olarak tanıyabilirler. İsrail'den de durmasını isteyebilirler. İsrail'e yaptırım uygulayabilirler. İsrail'in BM üyeliği bile askıya alınabilir. Yapabilecekleri her türlü şey var; çünkü temelde UAD'nin söylediği şey, İsrail'in soykırım yapıyor olabileceğidir."

"Gazze'de yaşananları durdurma tüm dünyanın sorumluluğu"

İsrail'in UAD'nin kararlarını uygulamak mecburiyetinde olduğunu belirten Arian, "Mesele isteyip istememesi değil. İsrail buna uymak zorunda bırakılmalı." dedi.

Arian, Gazze'de yaşanan insanlık dramına işaret ederek, İsrail'in Refah Sınır Kapısı'nı açmayacağını fakat Gazze'ye giden yardımların içeri girmesinin sağlanması gerektiğini söyledi.

"Eğer İsrail yardım götürenleri bombalarsa, o zaman uluslararası iradeye, uluslararası yasalara karşı gelmiş olacaktır." diyen Arian, Gazze'yi insansızlaştırmak isteyen İsrail'den insani yardımların içeri sokulması için izin beklenmesinin absürt olduğunu dile getirdi.

Arian, Gazze'de yaşananları durdurmanın tüm dünyanın sorumluluğu olduğunu ifade etti.

Alınan kararın ardından İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in UAD'yi "antisemitizm" ile suçlamasına da değinen Arian, "Bu her zaman oynanan bir kart. İnsanlar, İsrail'in ya da siyonistlerin diğerlerine karşı yaptıklarını her eleştirdiğinde bunun antisemitik olduğunu duymaktan bıktı. İsrail'i eleştirmek antisemitik değildir." dedi.

"İsrailliler çok mutsuz. Bunun bir felaket olduğunu düşünüyorlar"

Al Hiwar TV sunucusu Tamimi de "Bu tarihi bir karar. Çünkü ilk kez bu kadar üst düzey bir kurum İsrail'i kınıyor, İsrail'i soykırım olarak görülebilecek eylemlerde bulunmakla suçluyor. Bunun tarihi bir karar olduğunu İsraillilerin tepkisinden de anlayabilirsiniz. İsrailliler çok mutsuz. Bunun bir felaket olduğunu düşünüyorlar. Her zamanki gibi herkesi antisemitizmle suçluyorlar." ifadelerini kullandı.

Mahkemenin söz konusu kararının bir başlangıç olduğunu hatırlatan Tamimi, prosedürlerin devam edeceğini söyledi.

Tamimi, İsrail'in mahkemenin kararına uyup uymayacağı konusunda "Bundan şüpheliyim. İsrail sadece baskı altında itaat eder. ABD bu konuda önemli bir rol oynuyor. Eğer ABD İsrail'e baskı yaparsa, İsrail dinleyecektir. İsrail ne yaparsa yapsın, ABD desteklerse, İsrail dünyanın geri kalanını umursamaz." dedi.

"Batılı güçler için gerçek bir sınav"

İsraillilerin, Filistinlileri öldürmek ve topraklarını almak için Tanrı'dan ruhsat aldıklarına inandıklarını kaydeden Tamimi, bu inancın işlenen suçu meşrulaştırma çabasının bir ürünü olduğunu belirtti.

Tamimi, ABD, İngiltere ve bazı Avrupa ülkelerinin, Güney Afrika'nın çabalarını küçümsediğini; buna karşın dünyanın en yüksek mahkemesinin İsrail aleyhine karar verdiğini kaydetti.

Batı ülkelerinin bir tercih yapması gerektiğini ifade eden Tamimi, "Buna uyup uymayacaklarını göreceğiz. The Guardian'da yayınlanan bir makalede denildiği gibi, bu Batılı güçler için gerçek bir sınav. Uyacaklar mı, uymayacaklar mı?" diye konuştu.

UAD'de İsrail aleyhine açılan soykırım davası

Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023'te, 1948 tarihli BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine UAD'de dava açtı.

Güney Afrika, Gazze'deki durumun aciliyet teşkil etmesi sebebiyle UAD'den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istedi ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar 11-12 Ocak tarihlerinde Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapıldı.

Divan, 26 Ocak'ta açıkladığı tedbir kararlarında, İsrail'in Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze'deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze'deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlerin ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze'deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi'nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren bir ay içinde, alınan tüm tedbirler hakkında Mahkeme'ye bir rapor sunmasına hükmetti.