Geçtiğimiz hafta, Almanya’nın İsrail politikasında yaşanan kaosa dair ilginç haberlere tanık olduk. Avrupa Birliği’nin (AB) 4 büyük ülkesi arasında yer alan İspanya’nın ardından Fransa ve İtalya’nın da İsrail’e silah satışına karşı çıkmalarından sonra Almanya’nın ciddi bir ikilemle karşılaştığı görüldü. “Suç ortaklarının” birer birer gemiyi terk etmesinin ardından, Amerika Birleşik Devletleri'nden (ABD) sonra İsrail’e en fazla silah desteği veren ikinci ülke konumundaki Almanya'yı “soykırıma destek” suçlamasında yalnızca ABD ile birlikte “sanık sandalyesinde” oturma endişesi sarmaya başladı. Avrupa’da İsrail’e en fazla silah desteği veren ülke konumunda olan Almanya, aslında Nikaragua’nın Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) kendisi aleyhine “soykırıma ortak olma” davası açtığı zaman endişelenmeye başladı.

İsrail, Almanya için katlanılması zor bir maliyete dönüştü

Holokost gerekçesiyle İsrail’in güvenliği Almanya için “öncelikli devlet politikası” (Staatsräson) idi. Ancak bu kadar açık bir şekilde dünya kamuoyunun gözü önünde işlenen ve gerek UAD'de gerekse Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) dava konusu olan bir soykırımı silah satışıyla desteklemek, Berlin açısından giderek katlanılması zor bir maliyete dönüştü. Ayrıca federal koalisyon hükümetinin üyesi olan Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller mensubu bazı siyasetçiler, soykırımın boyutu genişledikçe ve Lübnan’a uzanınca İsrail ve Siyonizm'e yönelik eleştiri yapma ihtiyacı hissetmeye başladı.

Bu eleştirilerin iki temel nedeni var. İlk olarak, her iki partinin tabanını da sol seçmen oluşturuyor ve partilerinin İsrail katliamlarına destek veren tavrından rahatsız olan seçmenler aşırı sola kayıyor. Her iki partinin son yapılan Saksonya, Thüringen ve Brandenburg eyalet seçimlerinde aldıkları aşırı düşük oy oranlarında, izledikleri tutarsız dış politikanın da etkisi var. İkinci olarak söz konusu partilere mensup siyasetçilerin bir kısmının İsrail tarafından gerçekleştirilen katliamların boyutu karşısında hatırladıkları vicdani sorumluluğun da soykırıma eleştirel bakmalarında etkisinin olduğu söylenebilir.

​​​Almanya’nın Siyonizm karşısındaki zayıflığı

Bu duruma örnek olarak, yine geçen hafta içerisinde Alman Federal Meclisi’ndeki SPD’li Başkan Yardımcısı Aydan Özoğuz’un bir sosyal medya paylaşımı üzerinden yaşanan tartışmalar gösterilebilir. Instagram hesabında, Siyonizm karşıtı “Jewish Voice for Peace” isimli kuruluşun İsrail saldırılarında yanan eski bir okul binası resmi üzerinde "This is Zionism" (Siyonizm budur) yazılı görselini paylaşan Özoğuz, Siyonist katliamlara karşı çıktığı için siyasetçilerin ve Almanya’daki İsrail büyükelçisinin de yürüttüğü bir linç kampanyasına maruz kaldı. İsrail katliamlarını eleştirdiği için antisemitist olmakla suçlanan ve istifa etmesi için baskı gören Özoğuz paylaşımı için özür dilemek zorunda kaldı. [1]

Bir başka geri adım Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock tarafından atıldı. 10 Ekim’de Federal Meclis’te yapılan 7 Ekim’i anma toplantısında Baerbock’un tuhaf açıklamalar yaptığı görüldü. “Birleşmiş Milletler'e (BM) şunu açıkça ifade ettim: Sivil yerler de koruma statülerini kaybedebilir, çünkü teröristler bunu istismar ediyor. Almanya bunun arkasındadır; bizim için bu, İsrail'in güvenliği demektir”[2] şeklindeki ifadelerle sivillerin öldürülmesini haklı çıkarmaya çalışan Baerbock, bir yandan insan hakları kuruluşları tarafından sert şekilde eleştirilirken bir yandan da insan haklarının korunmasını öncelikli hedeflerinden biri olarak gören bir partiye mensup bir Dışişleri Bakanının nasıl bu kadar uluslararası hukuku hiçe sayan bir pozisyona sürüklenebildiğine dair soru işaretlerine yol açtı.

Bu açıklamalardan kısa bir süre sonra Siyonizm'in Almanya’daki borazanı olarak bilinen Bild gazetesinde ardı ardına yayınlanan haberler Baerbock’un aslında bu açıklamalarla Siyonist lobiyi yumuşatmaya ve kendisine yönelecek saldırıların önünü kesmeye çalıştığını gösterdi. Bild gazetesi 13, 14 ve 15 Ekim’de “Yeşiller İsrail’e Silah Yardımını Gizlice Durduruyor”[3], “İsrail’e Silah Ablukası Çifte Standardın Dışa Vurumu”[4ve “Yeşiller Alman Tarihini Yanlış Anlıyor”[5] manşetleriyle mart ayından beri Baerbock ve Başbakan Yardımcısı Robert Habeck’in engellemesi yüzünden Federal Hükümetin “saldırı mağduru İsrail"e silah ihracatına izin vermediği suçlamasında bulunmuş ve bu iki siyasetçiyi ağır şekilde eleştirmişti.

İsrail’i korumanın “öncelikli devlet politikası” olarak görüldüğü bir ülkede İsrail'e silah ablukasıyla suçlanmanın nereye varacağını bilen Baerbock, 10 Ekim’de ne kadar İsrail yanlısı olduğunu bir kez daha göstermek istedi. Ancak Baerbock'un sivil Filistinlilerin de öldürülmesinin meşru olduğuna dair açıklamaları Siyonist lobinin öfkesini dindirmeye yetmemiş olacak ki bu açıklamalarından 3 gün sonra İsrail’e silah ablukası uygulamakla suçlandı. Bu suçlamalar Bild gazetesi ile sınırlı kalmadı kuşkusuz. Siyonizm'e hizmetleriyle bilinen Springer medya grubunun diğer önemli gazetesi Die Welt de Baerbock ve Habeck’in istifasına dair manşetler yayınladı.[6]

İsrail’in katliamlarını Lübnan’a yaymasının ardından Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin İsrail’e silah satışının yasaklanmasını talep ettiği bir ortamda Almanya Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısının şimdiye kadar İsrail katliamlarına verdikleri desteğe rağmen bu şekilde Siyonist lobi tarafından hedef alınması Almanya’nın Siyonizm karşısındaki zayıflığının bir başka göstergesi oldu.

Soykırıma desteğe devam mesajı

Gerçekte Almanya 2024 yılında İsrail’e silah satışını azaltmasına rağmen halen ABD’nin ardından İsrail’e en fazla silah desteği veren ikinci ülke konumundadır. [7] Almanya Başbakanı Olaf Scholz ülkesinin İsrail’e silah satışını bundan sonra da sürdüreceğini açıklamıştır.[8] Scholz’un 19 Ekim’de gerçekleşen Türkiye ziyaretinde misafiri olduğu Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’in katliamlarına yönelik eleştirilerine karşı bu ülkeyi savunmaya devam etmesi de Almanya’nın gerek askeri gerekse diplomatik açıdan soykırıma verdiği desteği devam ettireceğinin bir başka göstergesi oldu.

[1] “Antisemitismus-Vorwürfe gegen Bundestagsvizepräsidentin”, Tagesschau, 18 Ekim 2024. https://www.tagesschau.de/inland/innenpolitik/oezoguz-post-kritik-100.html

İsrail, Mervan el-Bergusi'ye hapishanede işkence ediyor İsrail, Mervan el-Bergusi'ye hapishanede işkence ediyor

[2] https://www.auswaertiges-amt.de/de/newsroom/-/2679468

[3] “Grüne stoppten heimlich Waffen-Hilfe für Israel”, Bild Zeitung, 13 Ekim 2024. https://www.bild.de/politik/inland/bild-exklusiv-gruene-stoppten-heimlich-waffen-hilfe-fuer-israel-670b96af2de6a20c12808c97

[4] “Waffen-Blockade für Israel ist entlarvende Doppelmoral”, Bild Zeitung, 14 Ekim 2024. https://www.bild.de/politik/inland/waffen-blockade-fuer-israel-ist-entlarvende-doppelmoral-670cb39f2de6a20c128093c0

[5] “Habeck und Baerbock stehen als die Bedröppelten da”, Bild Zeitung, 15 Ekim 2024. https://www.bild.de/politik/inland/waffen-stopp-gegen-israel-habeck-und-baerbock-stehen-als-die-bedroeppelten-da-670e27a69dd36429753562e3

[6] “Falls das stimmt, müssten Habeck und Baerbock zurücktreten”, Die Welt, 16 Ekim 2024. https://www.welt.de/politik/deutschland/video254011260/Waffenlieferungen-an-Israel-Falls-das-stimmt-muessten-Habeck-und-Baerbock-zuruecktreten.html

[7] https://de.euronews.com/my-europe/2024/10/18/liefern-europaische-lander-noch-waffen-an-israel

[8] “Scholz kündigt weitere Waffenexporte nach Israel an”, Tagesschau, 10 Ekim 2024. https://www.tagesschau.de/inland/innenpolitik/deutschland-israel-waffenexporte-100.html

Prof. Dr. Kemal İnat, Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi