İstanbul'da bazı cami imamları emanet aldıkları camilerinin imamlığını yapmıyor. Vatandaşlar kimi camilerde sabah namazı ve yatsı namazında imamların olmadığını söylüyor. Akşam namazından sonra sanki bir manav işletiyormuş gibi muamele çeken bazı imamlar camiyi kilitleyip evine gidiyor. Yatsı namazı vakti de camiyi açmıyor.
Bu camilerden biri Damat İbrahim Paşa Camii. Barış Kurt isimli vatandaş Damat İbrahim Paşa Camii imamının yatsı namazlarına gitmediğini, camiyi kilitlediğini, bu sebebten CİMER'e ve KDK'ya şikâyette bulunduğunu söyledi.
CİMER'e yazdığı şikâyette, imamın yatsı vakitlerinde camiye gelmediğini, akşam namazından sonra camiyi kilitlediğini, imamın caminin anahtarını esnafa verdiğini ve esnafın kendi açıp namaz kıldığını, camiye gelenlerin caminin kapalı olduğunu görünce geri döndüğünü ifade etti.
CİMER'den gelen cevap, “Görevli konu hakkında hassasiyetle uyarılmış olup iki haftadan bu yana yatsı namazları kılınmaya başlanmıştır. Bundan böyle konu müftülüğümüzce takip edilecek olup ilginiz için teşekkür ederiz.” olduğu halde imamın hiçbir uyarıyı dikkate alıp camiye teşrif etmediğini belirten Kurt, yatsı namazında imamı camide bulamıyoruz, dedi.
Emanete ihanet ediyorlar
Görevlerinin sadece namaz kaldırmak olduğunu sanan ve onu da layıkıyla yerine getirmeyen, Allah'ın mescitlerine ihanet eden bu "imam"lar, namaza gelmeyenlerin dahi vebalini taşıdıklarının şuurunda değil. Allah rızası için orada bulunmayan ve sadece kıl beşi al maaşı hesabı güden imamlar, emanet aldıkları camilere de dükkân muamelesi çekiyor ve topluma kötü örnek teşkil ediyor.
İmam sıcak yatağından kalkıp namaza yetişemiyor!
Bir diğer cami ise Defterdar İbrahim Paşa Camii. Sabah namazlarında imam dahil kimse yok. İmam Üsküdar'da oturduğundan dolayı zahmet edip Beşiktaş'taki camisine sabah namazına yetişemiyor!
Beşiktaş sahil şeridindeki camiler de hemen hemen bu durumda. Beyoğlu ve Beşiktaş müftülükleri bu camilerin yalnızlığı, sessizliği ve kimsesizliği hakkında ne düşünüyorlar acaba? Mesela Mimar Sinan’ın eseri olan Sinan Paşa Camii’nin müezzini yok ve hem imamlığı hem de müezzinliği imam yapıyor. Yıllardır orada ama bir müezzin yetiştirememiş. Özellikle Osmanlı’nın protokol camileri çok yalnız.
Camiler ölüm yalnızlığına terkedilmiş
Camiler ölüm yalnızlığına terkedilmiş vaziyette. Camiler kimsesiz ve yalnız. Bu camilerin etrafında yüzlerce bina var ama camiye giden yok. Eğer müftülüğün gerçekten bir derdi olsaydı kadroya görev dağılımı yapardı. ‘Buralarda insan yoksa her birimiz falanca camide sabah namazında olalım. Böyle böyle teşvik edelim.’ diye. Eğer cami fonksiyonunu icra edemiyorsa burada sorun imam ve müftülerde. Daha camiye imam gelmemiş. Bu çok acı bir durum.
İnsanları camiye toplayamayan imam ve imamı camide tutamayan müftü ve müftüye işini yaptıramayan sistemin acilen ele alınması gerekiyor.