Olaylar, 29 Haziran 2023'te Cezayir asıllı 17 yaşındaki Nael M’in polis tarafından öldürülmesiyle tetiklendi ve çabucak tüm ülkeye yayıldı. Protestolar, Fransa'nın neredeyse tüm kentlerinde ve hatta başka ülkelerde de görüldü.
Protestoların üçüncü gününde, ülke genelinde 667 kişi gözaltına alındı ve 40 bin polis görevlendirildi. Kamu binaları, otobüsler, garajlar ve hatta okullar bile hedef alındı. Marsilya, Lille, Rennes, Lyon, Dijon ve Burgundy'nin bazı kasabalarında şiddetli çatışmalar yaşandı. Ayaklanma, Fransa'nın Paris, Clamart, Compiègne ve Neuilly-sur-Marne gibi çevre kasabalarına kadar yayıldı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yaşananlar karşısında bir kriz toplantısı düzenledi ve "Bu yaşananlar hiçbir şekilde haklı gösterilemez" dedi. Ancak, bu ifade, Fransa'nın genelindeki gerilimi düşürmeye yetmedi.
Fransa ve "Mağribliler" meselesi
Fransa, Afrika'daki kolonilerinden ve özellikle Cezayir'den gelen göçmenlerin ağırlıklı yaşadığı bir ülke. Fransa ülkede yaşayan "Fransız asıllı olmayan" nüfusunu resmi olarak açıklamıyor. Ancak resmi olmayan sayılara göre ülkede 7 milyonluk Afrika kökenli nüfus var. Bu rakamın çok daha yüksek olduğu ve 10 milyonu geçtiği tahmin ediliyor ki bu da ülke nüfusunun yaklaşık yüzde yedisine tekabül ediyor.
Fransa, Anglo-Sakson ülkerinden farklı olarak, ulus devlet anlayışı daha katı olan bir ülke. Bu durum da onları entegrasyon noktasında sorunlar yaşamaya itiyor. Özellikle belli merkezlerde toplanan sermayenin, göçmen nüfusla paylaşılmaması Fransa'yı uçların bir arada yaşadığı bir ülke haline getirmiş durumda.
"Bir de buna hâlihazırda Avrupa ülkelerinde kuşaklardır yaşayan yabancı unsurları eklediğimizde, özellikle Suriye gibi çeşitli İslâm ülkelerinde savaştıktan sonra Avrupa’ya giden, savaş tecrübesi olan Müslümanları da göz önünde bulundurduğumuzda, başta Fransa olmak üzere Avrupa’nın önümüzdeki dönemde savaş alanı hâline gelmemesi için hiçbir sebep yok. Hatta neredeyse tüm Avrupa devletlerindeki ayrılıkçı hareketlerin mevcudiyeti ortadayken, kıtada şehir devletlerinin ortaya çıkmaması için de bir sebep yok. Belki de Batı devletleri böyle bir senaryonun gerçek olma ihtimaline karşı hazırlanıyordur." Kaynak
Son günlerde yaşanan meseleyi de bu cihetten okumak gerekirse, tutuşma ve büyük bir Avrupa yangını çıkartma potansiyelini haiz bir diğer kıvılcımlanma olarak görmek gerekir. Büyük ihtimalle bu sefer de isyan çok sürmeden bastırılacaktır, ta ki başka vesileyle bir yenisi alevlenene kadar. Ancak Türkiye açısından bu meselenin istifadeye açık olduğu ve büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu Fransa'daki göçmenleri yönlendirmeye ihtiyaç duyduğunu göz ardı edilmemesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, Fransa'da yaşanan bu ayaklanmalar, Batı'nın sosyal yapısındaki çatlakları açığa çıkartıyor. Bu olaylar, göçmenlik, entegrasyon ve sosyal adalet konularındaki sorunları vurguluyor ve Batı'nın gelecek günlerde büyük problemlere gebe olduğunu bizlere gösteriyor.