2016 yılında FETÖ'cü bir hesap olan Enes Halifekan'ın (cennet_dunya) 160 bine yakın attığı twitler gündeme oturdu.
Paylaşımlarda, İYİ isminde parti kurulacağı, DEVA partisi iması, Ankara Gar patlaması, 2018 seçimlerinde kullanılan “her şey çok güzel olacak” sloganı, 6 okun Cumhurbaşkanı olması, 6 tane yeni makam açılacağı (başkan yardımcılığı), Davutoğlu’nun istifası sonrası darbe yapılacağı ve Davutoğlu'nun istifasının bir uyarı olması, Kılıçdaroğlu'nun bugünkü "Halil İbrahim sofrası" söylemi, Haziran yerine Temmuzda darbe yapılacağı iması, Erdoğan vurulsaydı darbeye gerek kalmazdı söylemi ve imaları gibi 160 bine yakın twit atılmış.
Paylaşımlardan ikisinde ise milletin dikkatini "16 senedir işkence görüyor ortalama haftada 1 idi” ve "Bırak okusun, zihin okuma öğretiyorum" paylaşımları çekti. Millet bu paylaşımları ise Salih Mirzabeyoğlu'na yapılan işkence ve zihin kontrolüne yordu.
Bu vesileyle Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’na suikastle neticelenen süreçte yaşanan Telegram işkencesi bir daha gündem oldu.
Salih Mirzabeyoğlu’na yapılan işkence
Salih Mirzabeyoğlu, insanlık tarihinin gördüğü en aşağılık işkence metoduna, elektro manyetik dalgalar marifetiyle yapılan “Telegram”a maruz bırakıldı. Bunun yanında fiziki işkencelere de maruz kaldı.
Telegram nedir?
Telegram; içerisinde Şaman müzleri ve ritleri, mistisizm, Spiritüalizm, ekstaz, cin, okulist gibi büyüler ve nefse bağlı sahte keramet olan istidraç hünerlerinin bulunduğu ve çeşitli din, inanç ve akımlardan pay almış ve bunları teknolojiyle buluşturmuş, insan hayatını yönlendirmede kullanılan ve her türlü inisiyatifi elinde bulunduran bir cihaz.
Bugün genel anlamıyla Türkiye'de zihin kontrolünün konuşulması ise Salih Mirzabeyoğlu'nun pratikte zihin kontrolünü yaşaması ve teoride ise bunu ilmi bir çalışmaya dökerek -ismi de kendisine ait olmak üzere- "Telegram"ı keşfetmesiyle gerçekleşmiştir.
"Telegram" kelimesi; "uzak" manasına gelen "tele" ve "uzaktan yazmak, çizmek, kaydetme" manalarına gelen "graf-gram" kelimelerinden müteşekkil bir kelimedir. Telgraf da uzak yerlerle haberleşme manasına gelir. Telgrafta, nesneden nesneye aktarım söz konusu iken yani ortada iki cihazın yardımı varken, Telegram'da bir cihaz ve diğer cihaz yerine insanın kendisi vardır. Kişiyi elektromanyetik dalgalarla yönetmekle birlikte, karşılıklı konuşma (ki bu yönetenin inisiyatifine bağlı), ses ve söz aktarımı mevcuttur. Karşılıklı haberleşme söz konusu olduğundan dolayı da "Telegram" ismini vermiştir Salih Mirzabeyoğlu.
1998 yılında haksız yere tutuklanan Salih Mirzabeyoğlu hukuksuz "yargılama" safhasının ardından idam cezasına çarptırılmış, idamın kaldırılmasıyla cezası ağırlaştırılmış müebbete çevrilmişti. 2000 yılında Kartal Cezaevi’nde 8 metrekarelik hücresinde olduğu dönemde başlayan Telegram işkencesi farklı ekipler ve çeşitli yoğunluklarla şehadetine (16 Mayıs 2018) kadar devam etti. Zaten kendisi de araştırmacı yazar Abdullah Kiracı ile yaptığı telefon görüşmesinde "Beni oturduğum yerde oturtturmayacak, yürüsem de yürütmeyecek. Bana bir şey olursa Telegram'dan..."(1) diyerek işkenceyi sürdürdüklerini belirtmiş, vefatının da Telegram vasıtasıyla olacağını haber vermişti. Telegram’ın öldürücü olmasıyla birlikte iz bırakmamasına dair şu tesbiti yapmıştı Mirzabeyoğlu: "Uzaktan elektromanyetik dalgalarla gerçekleştirilen ve hiçbir iz bırakmadan dengesiz-delice-deli bir tip ve organizmada buna şahitlik eden sarsaklıklar meydana getirebilen, hatta sadece psikolojik tahribat değil, doğrudan doğruya öldürme işini yapabilen bu cihaz..."
Mirzabeyoğlu, Telegram işkencesinin varlığını, bizzat şahidi ve yaşayanı olarak ortaya çıkardığı halde -dünyada suç teşkil ettiği halde- devlet adamlarınca kaale alınmadı ve yokluğa gömüldü. Bir diğer yanda ise yıllarca zihin kontrolü üzerine absürt ve gerçek dışı yazı ve konuşmalarla gündeme gelen üç beş sahtekar yazar tayfası bu meseleyi sulandırdı ve saptırdı. Mevzu olduğunun dışında başka yerlere kaydı.
Telegram hakkında detaylı bilgi için TIKLAYINIZ
İlk işkence 2000 yılında başladı
2000 senesinin Mart ayında Kartal F-Tipi Cezaevi’nde başlayan işkenceyi başta anlamlandıramayan Salih Mirzabeyoğlu, 2003 senesinde Telegram adlı eserini kaleme alarak muztarib olduğu işkencenin hem adını koydu, hem de n’idüğünü ve neye muhatap bırakıldığını ifşa etti.
Mirzabeyoğlu ve İbdacılar FETÖ’yü deşifre etmişti
-Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu 1991 yılında kaleme aldığı “İşkence” isimli eserinde Fetullah Gülen’in adamlarının kendisine yaptığı işkenceleri aktarmış ve şunları demişti:
“Kamuoyunda "Fethullah Hoca" diye bilmen ve MİT'le iç içe çalışan adamın, "dini bütün polislere" hem meslekî ve hem de uhrevî yol (!) rehberliği yaptığına işkencehanelerde bizzat şahit oldum; ve şu ânda da, karşımda duran Fethullahçı "Hoca", "Laik Devleti İslamcılara karşı" nasıl "İslamî bir şuurla" (!) savunduğunu misâllendiriyordu... Ve haykırışı:
-"Senin yüzünden iki Cuma Namazına gidemedim!... Allah belânı versin senin!"
Allah, "Hoca"nınki türünden dangalaklık belâsını kimseye vermesin!..”
-Hatta 1994 senesinde Taraf dergisi FETÖ'nün de aralarında bulunduğu yapılanma deşifre edilmiş ve "Şeytan kardeşler, Büyük Doğu İbda'ya karşı birleşti" manşeti atılmıştı.
-Yine o senelerden itibaren Baran Dergisi de Fetullah Gülen’in ipliğini pazara çıkarmış ve birçok sayısında Fetullah Gülen’in ve cemaatinin rezilliklerini, dinlerarası diyalog çalışmalarını ifşa etmişti.
Baran Dergisi birçok kez uyarmıştı
Baran Dergisi ve kardeş yayın organı olan Aylık Dergisi kuruluşlarından itibaren Fetullah Gülen’in Amerika tarafından hazırlanmış ve Anadolu’yu bitirecek olan bir zehir olduğunu birçok sayısında ele almış ve Müslüman Anadolu’yu uyarmıştı.
İşte Baran Dergisi’nin bazı manşetleri:
Siyonist-Haçlı Misyoneri Zaman Gazetesi, Zaman Gazetesi’nin Abisi Graham Fuller
(4 Mart 2010, 164. Sayı)
Fetullah Gülen İçerideki Fitneci
(4 Ekim 2012, 299. Sayı)
Dershane düştü, cemaat göründü
(21 Kasım 2013, 358. Sayı)
İşte Elebaşı İşte Çetesi
(26 Aralık 2013, 363. Sayı)
Zübük ve Avanesi
(18 Eylül 2014, 401. Sayı)
Paralel Örgütün İnlerine Girdiler
(16 Aralık 2014, 414. Sayı)
Suretleri Farklı Tıynetleri Aynı - Ortak Paydaları İsrailcilik, Irkçılık, Amerikancılık, Şantajcılık
(1 Ekim 2015, 455. Sayı)
ABD Ajanı Fetullah Gülen
(30 Nisan 2016, 433. Sayı)
Anadolu ve İslam Düşmanı FETÖ Örgütü
(28 Şubat 2015, 424. Sayı)
İşkenceye alkış tutuldu
Yılmaz Özdil ve Fatih Çekirge yönetimindeki Star Gazetesi Mirzabeyoğlu'nun gördüğü işkenceleri manşetine taşıyarak yüzündeki darp izleri ile alay etmişti. Yılmaz Özdil tarafından kaleme alınan o iğrenç haber hafızalardan silinmedi. Bu rezil manşetin ve 28 Şubat’ta atılan manşetlerin hesabı da hala sorulmadı.
İşte o rezil manşet:
1. Jandarma koğuşa dalınca uyandı, alnını ranzaya çarptı.
2. Sendeleyerek kalktı, ayağı kayınca burun üstü düştü.
3. Kalkayım dedi, uyku sersemiydi. Dipçiğe gözünü vurdu.
4. Kendini topladı. Kapıdaki askılığı görmedi, kulağını taktı.
5. Jandarma hasretle sıkı sıkı sarılınca boynuna kan oturdu.
6. Koğuştan çıkıyordu, kapıyı açık zannetti. Kaşını yardı.
7. Sağ gözünü dipçiğe vurmuştu sol gözü de copa değiverdi.
8. Diyet yaptığı için az yiyordu... Halsizlikten göz altları morardı.
9. "Hoşgeldin" dediği jandarmanın eli, elmacık kemiğine çarptı.
10. Mahkeme öncesi tıraş oldu jilet keskindi, yüzünü doğradı.
Telegramcılar tarafından şehit edildi
Cezaevinden çıktıktan sonra fikrî faaliyetlerini yoğun bir şekilde devam ettiren, “Ölüm Odası B-Yedi” eserini yazmayı sürdüren Salih Mirzabeyoğlu, 7 Nisan 2018’de Abdullah Kiracı ile yaptığı telefon görüşmesini kaydettirerek “benim bir sağlık sorunum yok, başıma bir şey gelirse Telegram dolayısıyla olacaktır.” dedi. 4 Mayıs 2018 Cuma günü ise Telegramcıların tansiyonunu manipüle etmesi neticesinde beyin kanaması geçirerek Yalova Devlet Hastanesine kaldırıldı ve burada ameliyata alındı. 7 Mayıs’ta İstanbul Siyami Ersek hastanesine sevk edilen Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, 16 Mayıs 2018 (1 Ramazan 1439) günü öğlen saat 12 sularında şehadet şerbetini içti. 18 Mayıs Cuma günü ise Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Eyüp Sultan Mezarlığı’nda, Üstad Necip Fazıl’ın ayakucundaki ebedî istirahatgâhına defnedildi.
Baran Dergisi