Kökü Batı’da olan ve Türkiye’de eğitim üzerinden çocukları dinsizleştirmeye yönelik propaganda faaliyetlerinde bulunan Eğitim Sen, geçtiğimiz günlerde yaptıkları basın toplantısında İslam dininin okulları kuşattığını, laik eğitim-laik yaşam tarzının hedef alındığını söyledi.

Basın toplantısında şunlar söylendi:

“Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaokullar ve imam hatip okulları, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı il/ilçe spor müdürlükleri/gençlik merkezleri ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Diyanet Gençlik Merkezleri iş birliğinde yürütülmekte olan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” (ÇEDES Projesi) kapsamında atılan adımlar laik eğitim anlayışına açıktan bir meydan okuma anlamına gelmektedir. ÇEDES Projesi iktidarın eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik çizgisi doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olmuştur.

Mersin’de yaşanmıştır. Mersin’de Hüseyin Polat Özel Eğitim Uygulama Okulu’nda okul müdürü tarafından kadın eğitimcilere yırtmaçlı etek, kısa kollu tişört, yakası açık gömlek giymek gerekçesiyle “uyarı” cezası verilmiştir. Bakanlığı ‘beyaz önlük’ tavsiyesi üzerinden özellikle kadın eğitim emekçilerini hedef alarak “tek tip” kıyafet uygulamasını hayata geçirmek istediği bilinmektedir. Okullarda serbest kıyafet uygulaması sendikamızın uzun süredir savunduğu bir uygulamadır.

Eğitim sisteminde ve genel olarak toplumsal yaşamda iktidarın kendi dünya görüşüne ve yaşam tarzına uygun nesiller yetiştirme yönündeki uygulamaları tüm topluma yönelik fiili bir baskı ve dayatma haline gelmiştir. Bu konuda mesai saatlerinin ve okul ders planlarının Cuma namazı saatlerine göre düzenlenmek istenmesi, karma eğitim ilkesinin ihlal edilmesi, tek tip kıyafet dayatması vb. girişimler, eğitim sisteminin dini kurallara göre biçimlendirilmek istendiğinin kanıtı niteliğindedir. Bazı illerde okul yönetimlerince velilere dilekçeler imzalatılarak tek cinsiyetli sınıflar oluşturulmak istendiği, imam hatip okulları başta olmak üzere bazı okullarda karma eğitimin fiilen kaldırıldığı bilinmektedir.

Türkiye’de uzunca bir süredir yapıldığı gibi eğitim sisteminin dini kurallara göre düzenlenmesi, dini eğitimin yaygınlaşmasının kaçınılmaz sonucu okullarda öğrencilerin inanan ya da inanmayan, ibadet eden ya da ibadet etmeyen gibi kategorilere ayrılmasına ve yeni gerilim alanları yaratılmasına neden olacaktır. Toplumda ve okullarda bütün din ve inançtan insanlar, eşit koşullarda yaşamak ve aynı kurallara uymak durumundadır. Okullarımız, farklı inanç gruplarının her birinin eşit değerde görülmesi gereken, hiçbir öğrencinin ya da öğretmenin inancı, kimliği, siyasi düşüncesi nedeniyle ayrımcılığa uğramadığı kurumlar olmak zorundadır. Laik eğitim, bu nedenle yaşamsal bir zorunluluktur.

Laikliğin varlığı, her inancın kendisiyle ve diğer inançlarla eşit haklar temelinde ilişki kurmasını güvence altına almak açısından önemlidir. Devlet, bütün inançlara eşit mesafede ve tarafsız yaklaşmalı, günlük yaşamın her alanında okulda, üniversitede, işyerinde, sokakta, farklı kimlik, inanç ve dünya görüşleri arasında ayırım yapılmamalıdır.

Yeni müfredatla ilgili taslak bugün askıya çıkıyor Yeni müfredatla ilgili taslak bugün askıya çıkıyor

Türkiye’de yıllardır bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik her türlü uygulamadan derhal vazgeçilmelidir. ÇEDES projesi, bu yönüyle hem laikliğe hem de laik eğitim anlayışına temelden aykırılıklar içeren bir düzenlemedir. Çocuklarımızın siyasi iktidarın kendi siyasal-ideolojik hedeflerine ulaşmak için hayata geçirilen ÇEDES ve benzeri projelerin parçası haline getirilmesine sessiz ve tepkisiz kalmayacağımız bilinmelidir. Bu konuda eğitim ve bilim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizi, velilerimizi ve demokratik kamuoyunu birlikte tutum almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz.

Okullarımızın dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için bütün gücümüzle mücadele edecek, laik eğitim ve laik yaşam mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”

itim kurumlarının üzerine giydirilen Kemalist kabuk kırılmalı

Eğitim Sen’in yıllarca “laiklik elden gidiyor” çırpınışlarıyla verdiği mücadele gösteriyor ki, devlet 22 senedir İslam’ı, İslami kuralları okullara verememiş. Eğitim sistemi kökten değişmediği sürece de Eğitim Sen gibi Kemalist çığırtkanlar propagandalarına devam edecek ve dilediklerini de yaptıracaklar.

Çünkü Batıcı hayat tarzının benimsenmesiyle toplumumuzda oluşan ve her geçen gün artan ahlâkî dejenerasyon neticesinde toplumun bütün müesseseleri bozulmuş vaziyette. Dinden soyutlanan bir eğitim sistemi ile çocuklar kendi dinine, tarihine, kültürüne düşman olarak yetişiyor ve deist, ateist oluyor. Çünkü din, hayatın tüm merkezini kapsayacak şekilde yürütülmediği ve yerini alan Kemalist ideolojinin baskısı altında kaldığı için ne aile tam manasıyla aile, ne okul tam manasıyla bir eğitim-öğretim müessesesi oluyor!

Kemalist kesim tarafından sürekli empoze edilen “Çocuklara din eğitimi yasaklansın, çocuklar kendi yolunu kendi seçsin” gibi söylemlere kendileri bile inanmıyor. Çocuklarına dini eğitim vermeyen bu insanlar, Kemalizm'in getirdiği ideolojiyi öğreterek bir nevi kendi zihnî yapılarına göre eğitiyor.

Bunlar Batılılaşma adına “çocuklara dini eğitim yasaklansın” diyedursun, bugün Batı dünyasında başta psikologlar olmak üzere fikir ve ilim adamları çocuğun fıtratında dinin olduğunu kabul etmişlerdir. Bilim diye yana yakıla gezen bu tiplere bugün Avrupa'da bile bu şekilde bir başıboşluğa izin verilmiyor.

İktidarın acilen yeni bir eğitim modeline geçmesi, laiklikten arındırılmış bir müfredatla Müslüman Anadolu insanını yeniden yoğurması gerekiyor. Elbette iş dönüp rejim değişikliğine dayanıyor.

Bu meselede ailelerin mesuliyeti iktidardan daha fazla. Ebeveynler çocuklarını yolladıkları okullar ve öğretmenler hakkında malumat sahibi olmalı, çocuklarının imânına tasallut edilmesine müsaade etmemeli, bu kadar ehemmiyetli bir meselede ses çıkarmayı bilmelidir.

Okullarda laiklik propagandası yapan, dersin dışına çıkıp kendi sapkın düşüncesini çocuklara zerk eden, genç dimağlara tarihimizi ve İslam’ı kötüleyen, Kemalizm’i zerk etmeye çalışan öğretmenlere müsamaha gösterilmemeli.