Hayatın gayesi
şevk... Büyük ve sonsuz neş'e... Ama delinin, aptalın, vurdumduymazın ve ahlaksızın köpek neş'esi değil... Bir his ki, belirttiğimiz şevk ve neş'e, tek damlası denizler kadar ağlamadan ele geçmez... Büyük şevk ve neş'e...
Büyük fikir şövelyesi (Paskal), geçirdiği kafa buhranının zehirli kıskacı içinde kıvranır ve ismine beşerî emniyet duyguları dedğimiz sahte tesellileri kaybederken şöyle bir çığlık koparmıştı:
- Şevk, şevk!... Sâf, ulvî ve ebedî sevinç... Seni istiyorum! (Paskal)ın, sırrına erişir gibi olduğu İlaâhî sevincin hakikatini, herşey gibi, yine İslâmda, İslam tasavvufunda bulabilirsiniz.
İnsanı öz hakikatine ezdiren o tükenmez sevinç kaynağının ismi de, binbir iştikak halkasiyle yine tasavvufa bağlı görünmektedir: Safa, saf, saffet, tasavvuf... Varlık şevk ve iradesi, var olma neş'esi!... Sen ne güzelsin!..
Sabaha karşı bir horoz ötüşü, uzaklarda, üç beş damlalık bir pırıltı, güneş, dünya, renk, şekil, koku, ışık... Ve sevinç... Terazi nizamiyle âhenk içinde iki kafa, iki kafiye çizgisi üzerinde süzülen kuşlar... Sevinç... Tüten baca, zıplayan çocuk, sevinç; yaz gitti, sevinç; ölüm var, sevinç; ölümsüzlük var, sevinç... Beterini düşün, sevinç; Allahın rahmetini fikriyle sevinç... Nihayet, en ölgün bir rahavet deminde yerinden fırla, pencereni aç, meydan yerini bas, şehrin en yüksek kulesine çık ve haykır:
-Gafiller, Allah var, sevinin! İnsanlık yıllardır öyle bir zift ve karanlık ikliminde yolunu kaybetmiş bulunuyor ki, gökleri bir boru içinden bile göremiyor; ve tek mesele, ona hayat şevk ve
neşesini, büyük sevinci iade etmekten ibaret kalıyor.
Bütün şehrin, bütün vatanın, bütün dünyanın çatılarında kasırga koparacak bir nida kuvvetiyle şu müjdenin, şu basitlerin en basiti ve girifti olan müjdenin rejimini bekliyor insanlık:
- Allah var, sevinin ve bütün dâvalarımızın karşısına bu sevinçle çıkın! Allahı unuttuğu devirlerden beri, ışıldattığı milyarlarca milyar ampullere rağmen, ruhundaki yıldızları sayısız kollu bir şamdan gibi söndüren insanlık, kendisine büyük şevk ve neş'eyi getirecek fikir kahramanını bekliyor. Türkiye'nin beklediği ise (Egzistansiyalist)lerinden (Modernist)lerine kadar ne türlü bunalmakta olduğunu göstermekten başka birşey yapmayan Batı dünyası karşısında cebinde kaybettiği güneştir.
Birkaç yıldan beri bize sahte tesellilerimizi bile kaybettiren bir hayat şevksizlik ve neş'esizliği içinde bugün, yaşanmaya değer hayatın konuşulmaya değer tek meselesi budur ve gerisi sadece palavradır.
Necip Fazıl Kısakürek, Çerçeve 4, s. 239