Selam ile…

Cihad ruhunu kaybedenlerin, Müslüman kardeşinin zaferine sevinemeyenlerin, konforlarının bozulacağı korkusuyla gâvur ağzıyla konuşanların ve ABD’yi yenilmez görenlerin altında bit yeniği arama çabalarına mukabil, Ağustos ayında Müslümanlar bir zafere daha erişti. Malazgirt zaferi, Kıbrıs’ın fethi, Mohaç zaferi, Belgrad’ın fethi, Çaldıran ve Mercidabık zaferlerinin yaşandığı, Anadolu’nun Fırat Kalkanı Harekâtı ile bir asır sonra tekrar dal verdiği ayda, Afganistan’da Taliban süper güç ABD’yi ve onun başını çektiği haçlı ordusunu hezimete uğrattı. Bu mesele memleketimizde son derece sığ bir zeminde tartışılıyorsa da, Müslümanlar ve Batı dünyasında uyandırdığı tesir göz önüne alınacak olursa, dünya çapında bir kırılma noktası olduğu muhakkak.

II. Dünya Savaşı sonrasında ABD öncülüğünde kurulan dünya düzeni, bu nizamın banisi olan ABD ile birlikte yerle bir oluyor. 1839-1919 tarihleri arasında İngilizler tarafından işgale uğrayan, 1979-1989 yılları arasında Sovyet işgaline maruz kalan ve 2001-2021 yılları arasında da ABD tarafından Japonya’ya atılan atom bombalarından sonra en kudretli bombalar kullanılmak suretiyle dümdüz edilen Afganistan’da, Taliban’ın ABD’yi hezimete uğratması, birçoklarının “Tanrı” yerine koyduğu süper güç ABD’nin nasıl bir güç kaybı ve gerileme yaşadığının günün aynasındaki akisi oldu.

Süper güç ABD ve yancılarına çelikten bir iradeyle karşı koyan ve 20 yıl boyunca direnen Taliban karşısında, içeriden çürüyen Batı dünyasının iradesi kırıldı ve Müslümanların zaferine tanıklık edildi. Kıtalar çapında bir ihtilâl ve inkılâbın ayak seslerinin duyulduğu bir devrenin içinde olduğumuzu müteaddit kere dergimiz sayfalarında ifade etmiştik. Bu ihtilâl ve inkılâbın merkezinin ise Anadolu olduğunu söylemiştik. Afganistan’da Müslümanların elde ettiği zafer, Türkiye’yi de tarihî misyonuna davet edici bir mahiyet taşımaktadır. Yaşanan global değişim sürecini kendi menfaati istikametinde yönlendirmek isteyen -mesela Çin ve Rusya gibi- güçlerin varlığına mukabil, Türkiye artık daha fazla kayıtsız kalmaksızın tarihî misyonunu üstlenmeli ve Allah’ın yardımıyla mücadelenin Müslümanların ve tüm mazlumların menfaatine neticelenmesine tüm varlığıyla hizmet etmelidir.

Kapağımızda bu meseleyi işlerken “İslâm Bayrağı Göndere Çekilirken İnkâr ve İflas Bayrağı İniyor! Düzen Değişiyor!” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Amerikan Rüyasının Sonu” başlıklı yazısında işleyen İbrahim Tatlı, Amerikan rüyasının çoktan kabusa döndüğünü anlatıyor.

Aylık Baran Dergisi 30. sayı çıktı Aylık Baran Dergisi 30. sayı çıktı

Ömer Emre Akcebe, “Zafer Ayı, Savaş İradesi ve Kendi Başına Düşünmeye Kalkan Sefil” başlıklı yazısında kapak mevzumuzu başka bir veçheden işlerken, Ağustos ayının zafer ayı olduğundan, irade göstermenin ehemmiyetinden ve iktidara yakın medyanın rezil vaziyetinden bahsediyor.

Çakal Carlos (Salim Muhammed), ABD’nin Afganistan’da hezimete uğradığından ve bir hiç uğruna harcadıkları parayla dünyada refah düzeyinin yükseltilebileceğinden bahsediyor.

Harun Çetin ile Taliban ve Türkiye’deki Müslümanların ahvali üzerine bir mülakat yaptık. Çetin, Taliban'ın ortaya çıkışını ve Türkiye'de Taliban'a nasıl bakıldığını anlattı.

Melikşah Sezen ile Taliban’ın Türkiye’de çok tartışılan itikadî tarafını konuştuk.

Osman Temiz, "Taliban’ı Bekleyen Büyük Tehlike veya Nasip…" başlıklı yazısının birinci bölümünde 19. yüzyıldan bugüne yaşanan mücadelenin esasına dair tesbitlerde bulunurken 11 Eylül 2001’e kadar yaşanan süreci anlatıyor.

Bahattin Yeşiloğlu, “Başımızın Tacı Dört Mezhep İmamı: İmam-ı Malik”i anlatıyor.

Abdulkerim Kiracı, ABD'nin Brezilya, Kolombiya ve Peru Büyükelçiliği ile Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun Kıdemli Danışmanı olarak görev yapan; yine 2014-16'da ABD'nin Afganistan Büyükelçiliği yapan P. Michael McKinley’in CFR’nin yayın organı Foreign Affairs’de yayınlanan 16 Ağustos 2021 tarihli makalesini okurlarımız için tercüme etti.

Gelecek sayımızda görüşmek üzere Allah’a emanet olunuz.