Rohingya halkı, Myanmar'ın Arakan (Rakhine) Eyaleti'nde yaşayan Müslüman bir etnik gruptur. Dünya genelinde en çok zulme uğrayan topluluklardan biri olarak kabul edilen Rohingyalar, tarih boyunca sistematik baskı, vatansızlık ve şiddetle karşı karşıya kalmışlardır. Bu durum, sadece bölgesel değil, aynı zamanda küresel bir insan hakları krizine dönüşmüştür. Türkiye ise, bu felaketin hafifletilmesi adına insani yardım, diplomatik girişimler ve uluslararası platformlarda yürüttüğü himaye faaliyetleriyle öne çıkmıştır.
Arakan ve Rohingya'nın Tarihi
Arakan bölgesi, tarih boyunca bağımsız bir krallık olarak varlığını sürdürmüş ve Güneydoğu Asya’nın önemli ticaret ve kültür merkezlerinden biri olmuştur. Bölgede, İslâm’ın ilk izleri 8. yüzyılda Arap tüccarların etkisiyle görülmeye başlanmıştır. 15. yüzyılda Arakan Krallığı, Bengal Sultanlığı ile sıkı bağlar kurmuş ve bazı Arakanlı krallar Müslüman unvanlar kullanarak Bengal Sultanlığı’na bağlılık göstermiştir.
Ancak, 1785 yılında Burma'nın Konbaung Hanedanlığı tarafından fethedilmesiyle bölgenin kaderi değişmiştir. İngiliz sömürge yönetimi altında Arakan ile Bengal arasında yoğun nüfus hareketleri yaşanmış ve bu süreçte birçok Bengal kökenli Müslüman bölgeye göç etmiştir. Bu göç dalgaları, özellikle II. Dünya Savaşı sırasında Japon işgali döneminde ve sonrasında yaşanan etnik şiddetle daha da karmaşık bir hâl almıştır.
Myanmar’ın 1948’de bağımsızlığını kazanmasının ardından, Rohingyalar sistematik ayrımcılığa maruz kalmaya başladı. 1982'de çıkarılan Vatandaşlık Yasası, Rohingya halkını vatandaşlık haklarından mahrum bırakarak onları vatansız bir topluluk haline getirdi. Bu yasa ile Rohingyalar, eğitim, sağlık ve hareket gibi temel insan haklarından mahrum bırakıldı.
Rohingyalar, 1978’den itibaren artan askerî baskılarla defalarca zorla yerlerinden edildi. 2017 yılında Myanmar ordusunun yürüttüğü operasyonlar, Birleşmiş Milletler tarafından "etnik temizliğin ders kitabı örneği" olarak tanımlanmış ve bir milyondan fazla Rohingya, Bangladeş’e sığınmak zorunda kalmıştır. Bu süreç, dünya genelinde büyük yankı uyandırmış ve Rohingya krizini uluslararası bir sorun haline getirmiştir.
Türkiye'nin Rolü ve Katkıları
Türkiye, Rohingya krizine insani, diplomatik ve kalkınma alanlarında önemli katkılarda bulunmuştur. Türkiye'nin yardımları özellikle üç ana alanda yoğunlaşmıştır:
İnsani Yardım: Türk Kızılayı, TİKA, AFAD gibi kuruluşlar, Bangladeş'teki mülteci kamplarında gıda, sağlık hizmetleri ve barınma gibi temel ihtiyaçları karşılamak için önemli çalışmalar yürütmüştür.
Diplomatik Girişimler: Türkiye, Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi platformlarda Rohingya haklarını savunmuş ve uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırmıştır.
Psikososyal ve Eğitim Desteği: Türkiye, mülteci kamplarında eğitim merkezleri açarak, çocuklara eğitim ve psikososyal destek sağlamış, böylece gelecekteki toplumsal gelişime katkıda bulunmuştur.
Günümüzdeki Vaziyet
2024 itibarıyla, Rohingya krizi daha da kötüleşmiştir. Arakan Ordusu'nun saldırıları sonucunda yüz binlerce kişi yerinden edilmiştir. Myanmar’daki askeri darbe sonrası Rohingyaların durumu daha da ağırlaşmış ve Arakan’daki Rohingya nüfusu yarı yarıya azalmıştır. Bangladeş’teki mülteci kampları aşırı kalabalık olup, temel hayat şartları oldukça zordur.
Türkiye, Bangladeş ile iş birliği yaparak Rohingya halkının güvenli bir şekilde anavatanlarına dönebilmeleri için çözüm yolları geliştirmeye çalışmaktadır. Ancak, uluslararası toplumun daha geniş çaplı ve koordineli bir çaba göstermesi gerekmektedir.
Baran Dergisi