Aynı çevreler, bazı eski ordu generallerinin anlaşmazlıkları çözmek için araya girdiğini belirterek, yaşananların savaşlardaki askerlerin moraline ‘stratejik zarar’ verdiğini kaydetti.
Yedek Tümgeneral Yisrael Ziv, “Bu atmosfer, siyasi düzeyde karar alma sürecindeki kararsızlığın sonucudur. Bu da ordunun yetenek ve yeterliliğine zarar verir, hedeflere ulaşma olasılığını düşürür ve elde ettiği başarıları aşındırır” dedi. Daha önce Genelkurmay Başkanlığı'nda operasyonlar bölüm başkanı olarak görev yapan Ziv, bunun ana nedeninin ‘askeri seviye için gerçekçi ve spesifik hedeflerin tanımlanmaması’ olduğunu belirtti.
İsrail medyası, ordu komutanları arasındaki anlaşmazlıkların, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ve 7 Ekim'deki Hamas saldırısının ardından Gazze Şeridi'ne yönelik savaşın başarısızlığından ‘şahsen’ sorumlu olan generallerin görevlerinden istifa etmelerini ve ordudan ayrılmalarını talep eden Genelkurmay Başkanlığı üyelerine kadar uzandığına dair sızıntılar yayınlamıştı.
Yedioth Ahronoth gazetesindeki habere göre Halevi ve diğer generallere yöneltilen eleştiriler ‘son derece objektif, profesyonel ve meşru’ olmakla birlikte ciddi ve ordu üzerinde kötü bir etki bırakıyor. Daha tehlikeli olan ise bunların ordu yönetimi tarafından görmezden gelinmesi. Gazete, Halevi'nin Kuzey Kolordu Komutanı General Saar Tzur'un görevine son verip ordudan terhis etme ve yerine 98. Tümen Komutanı Tuğgeneral Dan Goldfuss'u atama kararının ardından Halevi ile Saar Tzur arasında yaşanan ‘doğrudan çatışmaya’ atıfta bulundu. Genelkurmay'daki subaylar, Hizbullah'a karşı daha geniş çaplı bir savaş olasılığı ışığında Tzur'un terhis edilmesinin ‘iyi bir fikir olmadığını’ düşünürken, bu subaylardan bazıları ‘Tzur'un Kolordu Komutanlığı’ndaki performansı nedeniyle terfi etmeyi hak ettiğini’ söyledi.
İsrail basını Tzur'un Halevi ile görüşmesi sırasında söylediklerini aktardı: “Başarısız olan ben miyim ve ayrılmak zorunda mıyım? Başarısızlıktan sorumlu olan ve halen görevlerinde olan kişiler var.”
Halevi, Askeri İstihbarat Şefi’nin istifa ettiği yanıtını verince Tzur, “Peki ya diğerleri?” diye sordu. Tzur, 7 Ekim'de başarısızlıktan sorumlu olduğunu açıklayan, ancak henüz istifa etmeyen Halevi'ye atıfta bulundu.
Tabur komutanlarına yönelik bir kursa katılan subaylar, başarısızlıktan sorumlu oldukları halde istifa etmeyen subayları ağır bir dille eleştirdi. Üst düzey bir subay, “Başarısızlıktan Genelkurmay Başkanı sorumludur. İsrail ordusu özel bir kuruluş değildir. Genelkurmay Başkanı, İsrail ordusu ve devletin iyiliği için sorumluluğunu yerine getirmeli ve koltuğunu boşaltmalıdır. İyi bir lider, cesur ve iyi bir insan olan Halevi'ye üzülüyorum ama başarısız oldu. Ordu başka biri tarafından yönetilmeli. Başarısızlıkta doğrudan payı olan herkes evine gitmeli; gelecekteki ordu liderliğini o atamamalı. Bu fiillerle genç subaylara ve kamuoyuna nasıl bir mesaj veriyoruz?” ifadelerini kullandı.
İsrail Kanal 12 televizyonu, İsrail Genelkurmay Başkanlığı'nda dün (Pazartesi) gerçekleşen bir oturumda, ordu generalleri ile Genelkurmay Başkanı Halevi arasında, kuşatma altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik 241 günlük savaş çerçevesinde ordunun ‘durgunluğu’ üzerine bir tartışmaya tanık olunduğunu bildirdi.
İsrail Kanal 12 televizyonunda yer alan bir haberde, bu sabah (salı) İsrail Genelkurmay Başkanlığı'ndaki ‘hassas’ müzakereler sırasında Halevi ile bir dizi general arasındaki toplantıda, İsrail ordusunun operasyonlarının yönetimine ve Gazze savaşındaki etkinliğine itiraz ettikleri için ‘keskin ve istisnai bir çatışmadan’ bahsedildi. Ordunun ‘Gazze Şeridi'nde zafer kazanmayı başaramadığını’ düşünen generaller, subayların ‘başka türden müzakerelere’ odaklanırken acil konuları tartışabilecekleri ‘yeterli istişarelerin’ olmamasına itiraz etti. Kanal, Halevi'nin Genelkurmay'da haftalık bir oturum düzenlediğini, ancak bunun memnuniyetsiz subayların Genelkurmay Başkanı'nı sert bir şekilde eleştirmesini engellemediğini belirtti.
Habere göre Halevi generallere şöyle yanıt verdi: “Savaşın ilk günlerinde sorumluluk aldım. Kamuoyu önünde sorumlu olduğumu ve sorumluluk duygusunun her zaman ve savaş bağlamındaki her karar sırasında bana eşlik ettiğini kabul ettim. Bu aşamada, savaşın hedeflerine ulaşmaya odaklandım ve bu masanın etrafında oturan herkesin benim gibi hissetmesini ve hareket etmesini bekliyorum.”